PART 36: "İyi Şanslar Gabriela!"

7.5K 293 41
                                    

Israrla çalan telefonum uyumaya devam etmeme kesinlikle izin vermiyordu. Yüzüme bastırdığım yastığı hızla geri çekerken sinirle ufak bir çığlık attım ve telefonumu alarak beni gecenin bir yarısı rahatsız eden geri zekalının kim olduğuna baktım. Louis gecenin bir yarısı neden beni arıyordu? İlk önce kalmak için benden misafir odamı istemişlerdi ardından Harry ile geçirdiğimiz küçük tartışmadan sonra ona acımasız davrandığımı söyleyip üçü bana karşı resmen cephe olmuşlardı. Harry ile tartışmamızın konusu kesinlikle Taylor ile söylediği şarkı olmuştu. O bunu neden umursadığım hakkında beni sıkıştırmış ardından bir şeyleri düzeltmeye çalıştığını ama benim ona hiç yardımcı olmadığımı söyleyerek evimi terk etmişti. Ardından Louis ve Eleanor beni biraz azarlamış ve Harry’nin peşinden gitmişlerdi. Ve şimdi sinirimi biraz unutmak adına uyuduğum uykumdan uyandırılıyordum ve bu kişi kesinlikle bunu yapması gereken son kişi olan Louis’ti.

“Ne var?” Telefonu sinirle açmış ve aksi çıkan ses tonumla onu neredeyse aradığına pişman etmiştim.

“Ella, hemen buraya gelmen gerekiyor.” Endişeli çıkan ses tonu yataktan doğrulmama sebep olurken, neler olduğu düşüncesi çoktan beynimi kemirmeye başlamıştı. Stresle sordum.

“Bir sorun mu var?”

“Harry bir kaza geçirdi.”

“Ne!!” Yorganı tekmeleyerek ayağa kalkarken duyduklarım beni berbat bir hale getirmişti.

“Hey, sakin ol canım.” Telefondaki Louis acıyla bağırdı ve arkadan birkaç homurdanma duyuldu. Louis telaşla ekledi.

“Ya da endişelen. Bilemiyorum, o kötü gözüküyor.” Söyledikleriyle karışan aklımın düzelmesini umarak iki yana salladım ve dolabımın kapağını açtım.

“Hangi hastanedesiniz?”

“Ah sen ciddi misin güzelim? Hastaneye gidelim de fanlar çıldırsın?”

“Birkaç dakika içinde orada olacağım.” Cevap vermesini beklemeden telefonumu kapadım ve üzerimdeki geceliği aceleyle çıkarıp yere fırlattım. Siyah pantolon ve herhangi bir tişört giyinirken telefon ve cüzdanımı elime alarak odadan ardından ise evden çıktım. Ana caddeye kadar birkaç dakika içinde koşar adım yürüdüm ve taksi durağına geldiğimde aldığım derin nefes boğazımda düğümlendi.

“Bu saatte nereye böyle güzelim?” Arkamdan gelen tok ses kanımı dondurmaya yetmişti ki tam da zamanıydı ya! Sinirlendiğimi hissettiğim sırada arkamı sesin geldiği yöne doğru dönerek sert bir bakış fırlattım.

“Belanı arama.” Cevabım nefessiz kalana kadar gülmesine neden olduğunda arkamı dönmüş oradan uzaklaşmak üzereydim. Kolumda hissettiğim soğuk bir elle irkildim fakat iki eliyle tutarak beni sabitledi.

“Bence bela arayan sensin ki beni buldun.” Düzeltmeye fırsat bulamadığım kabarık dalgalı saçlarımı yatıştırmak adına elleriyle taradığında kusmak üzereydim.

“Çek ellerini!” Onu geri ittiğimde sarhoş olsa gerekti ki tökezledi. Bundan yararlanarak neredeyse yeni gelmiş olan taksiye binerek oradan uzaklaşması için bağırdım.

“İyi misiniz hanımefendi?”

“Tam zamanında geldiniz bayım, o adam beni taciz etmek üzereydi.” Adam korku dolu bakışlarıyla bana bakarken gülümsemeye çalıştım ve adresi söyledim. Yaklaşık yirmi dakika sonra araba durduğunda cüzdanımdaki tüm nakit parayı taksiciye verdiğimde itiraz etti.

“Bu çok fazla-“

“Bir teşekkür olarak..” Daha fazla bir şey söylememesini umarak arabadan hızlıca indim ve sakinleşmeye çalışarak kapıda ki güvenliğe gülümsedim.

TWIX // h.sWhere stories live. Discover now