Bölüm 2~

17K 1.1K 422
                                    

BÖLÜM 2

Kyungsoo, hızlıca dolabına koşup gerekli olan kitabını almış ve hiç düşünmeden aralarında belli bir mesafe bırakarak  Jongin’i takip etmeye başlamıştı. 

Jongin hızlı adımlarla kendini dışarı attı ve durup bir süre gökyüzünü izledi. Kyungsoo onun bakışlarını odakladığı yere döndüğünde gün batımı onu karşılamıştı. Jongin bir an iç çekince Kyungsoo irkilmişti ama çocuk bunu fark etmişe benzemiyordu.

Jongin’in birçok kişiyi etkilediğini biliyordu. Uzundu, geniş omuzluydu ve içinde kaybolunasıca gözleri vardı. Belki daha önce o kız gibi ona açılanlar olmuştu ama Soo onların hepsini geri çevirdiğini biliyordu. Neden böyle yaptığını, nerede yaşadığını, okuldan sonra ne yaptığını merak ediyordu.  Onun hakkındaki her şeyi merak ediyordu, bu yüzden bir gün onu takip etmişti. Evinin orada olmadığına emin olduğu bir semtteydi ve Soo fark edilmemek için araya koyduğu mesafeyle onu gözden kaybetmişti. Belki de o gün onun hakkındaki bu meraklarını giderebilirdi ama olmamıştı.

Hızlı adımlarla yürüyen çocuğun arkasından ayak uydurmaya çalışarak koşturuyordu Soo, uzun insanlar gerçekten avantajlı diye geçirdi içinden.

Tam okulun kapısından çıkacakken aniden telefonu çalmıştı. Soo panikleyerek kendini yandaki duvarın arkasına atıp telefonu cevapladı.

‘Neredesin Soo? Seni bekliyoruz!’ diyerek söylendi Baek.

Kyungsoo yavaşça etrafa kaçamak bakışlar attı, Jongin hiçbir yerde görünmüyordu. Bugünde kaybetmişti onu, mükemmel diyerek iç çekti.

‘Birkaç dakikaya oradayım. Tam olarak neredesiniz? Evet…tamam. Beş dakikaya geliyorum.’

Soo babasına geç kalacağını belirten bir mesaj atıp telefonunu cebine koyduktan sonra diğerlerinin onu beklediği ddoekbokki dükkanına doğru ilerledi.

Kyungsoo ne yemeğe ne de diğerlerinin muhabbetine verebiliyordu dikkatini. Tek düşündüğü Ki m Jongin’di. Neden insanlar hep onu yanlış değerlendiriyordu ki? O ağlayan kız geldi aklına. Gerçekten de Jongin’i öyle bir şey yaparak tehdit etmezdi değil mi?  Soo kafasını salladı, insanlar birbirini incitmeye neden bu kadar meraklıydı ki?

‘Herşey yolunda mı Kyungsoo?’

Soo başta görüklerini Kris’e anlatmaya karar verdi ama sonra vazgeçti.  Kendini gülümsemeye zorlayarak ‘Evet, sadece biraz yorgunum.’ Diyebilmişti.

‘Anladım. O zaman güzelce beslenip güçlenmelisin.’

‘Aslında Kris’in demek istediği biraz yiyip büyümen ve uzaman.’ Kyungsoo kıkırdayan Baek’e ters bakışlar attı.

‘Konuşana bak.’

‘Kyungsoo olduğu haliyle gayet iyi.’

‘Teşekkürler Kris.’

‘Her zaman. Pekala daha fazla isteyen? Hepsini Suho ödeyecek!’

--

Soo, 2 saat sonra eve varmıştı. Babası onu selamladı.

‘Oğlum geldiği için çok mutluyum.’  Babasının saçı ve kıyafetleri berbat haldeydi, bugün oldukça yorulmuştu anlaşılan.

Soo daha ayakkabılarını çıkarmadan, gürültücü ufaklıklar ‘oppa’ diye bağırarak bacaklarına yapışmıştı bile. Onların bu haline gülümseyip bir tanesini kucakladı diğerinin ise saçlarını karıştırdı.

Drawn to You [Kaisoo Çeviri] ✔Where stories live. Discover now