3. Gümüş Grisi

1.5K 125 66
                                    

Gözyaşları kahverengi tüylerinin arasında usulca kaybolurken Momo gözlerini Kai'ninkilere dikti. Kai onun gözlerine öyle derin bakmıştı ki Momo bir an için titredi ve ardından terlemeye başladı. Kalkmaya çalıştığı sırada acıyla inledi. Dişlerini sıkıp Kai'yi kenara itti ve ormanın derinliklerine doğru koşmaya başladı. Kai'nin "Neden ağlıyorsun?" sorusu Momo'nun ormana koşmasıyla havada asılı kalmıştı.

Momo Çakal Tepesi'ne kadar koştuktan sonra duraksadı ve ay ışığının altında, en yakındaki kıyafet zulasının yerini bulmaya çalıştı. Tenindeki rüzgârın çelik dişlerini hissedebiliyordu. Ağacın dalına asılı torbayı bulduğunda ayak parmaklarının üzerine yükselip torbayı aldı. Mavi renkli, ucu büzgülü torbada siyah uzun bol bir elbise buldu ve hemen üzerine geçirdi. Bu elbiseyi geçen sene Sana ile birlikte almışlardı, elbisenin kumaşı kadifedendi. Ağacın gövdesine yaslanarak yere oturdu, elbisenin ucunu yukarı kaldırdığında bacağındaki kesiği gördü. Fazla derin değildi ama bacağını koyu kırmızıya boyamıştı. Yara sızlıyordu.

Torbanın içinde bulduğu tişörtün alt kısmından bir parça koparıp yarısının üzerine bağladı. Tekrar ağacın gövdesine yaslandığında nefes nefeseydi. Gözlerini kapadığında karanlığın içinden kendisine bakan Kai'yi gördü. Etrafı altın sarısı bir ışıkla çevriliydi ve gözünün hemen altında, elmacık kemiğinin üzerinde bir mühür vardı; Momo'nun geçen gece rüyasında gördüğü gümüş grisi mühür.

Momo gözlerini açtığında hemen karşısındaki Kai'yi gördü. Bu kez gerçekti ve ne etrafında altın sarısı bir ışık ne de gözünün altında gümüş grisi bir mühür vardı. "Neden buradasın?" diye sordu doğrulmaya çalışırken. Ağaçtan yardım alarak ayağa kalktı ve yarasını elbisesi ile gizledi. Kai'nin üzerinde buz mavisi bir gömlek ve kot bir pantolon vardı. Gömleğinin ilk dört düğmesi açıktı ve alttan ikisi yanlış iliklenmişti. Bana yetişmek için acele etmiş, diye düşündü Momo. Bir cevap beklediğini belirtmek için ona baktı. Kai'nin vereceği bir cevap yoktu. Sadece endişelenmişti. "Bacağın..." diyebildi. Momo'nun cevabı ise hızlıydı. "Küçük bir sıyrık, fazlası değil." Yerdeki torbayı ağacın dalına tekrar asmak için parmaklarının üzerinde yükseldi ve gerilen yarası Momo'nun gözlerinden yaş getirdi. Sanki yaranın içinde bir ateş yanıyordu. Dişlerini öyle sıktı ki bir an için kırılacaklarını düşündü. Sonra arkasında beliren Kai'yi hissetti. Kai Momo'nun tam arkasındaydı. Elini uzatıp Momo'nun elindeki torbayı aldı ve ağacın dalına astı. Nefesi Momo'nun boynunu gıdıklıyordu. Momo kendini bir öksürükle toparladı.

Ormandan eve dönerlerken Kai onun arkasındaydı, yürürken acele etmediler. Momo aklındaki karışık harfleri bir sıraya koyup anlamlı birkaç kelime oluşturabilmek için çabaladı. O gece Momo rüyasında tekrar aynı mührü gördü; bu kez mühür kendi yüzündeydi.

Gün soğuk ve ıslaktı. Yağmur geceden beri yağmış ve ormanda kuru tek bir nokta bırakmamıştı. Momo tabağındaki kremalı mantarla oynarken pencereden dışarı baktı. Kuşlar, ağaçların kalın yapraklarının altında kuru kalmaya çalışıyordu. Mantar yenmeyecek kadar soğuduğunda Momo tabağı ileri itti. Masadan kalktı ve hızlı adımlarla mutfaktan çıktı. Evdeki sessizlik şimdiden canını sıkmaya başlamıştı. Herkes şehre inmişti ama Momo cezası yüzünden evde kalmak zorundaydı. Bir an için garajdaki siyah wranglera atlayıp peşlerinden gitmeyi düşündü ama bu onun sonu olurdu.

Bir müddet tahta merdivenlerde oturdu. Sonra biraz televizyon izledi fakat yağmur yüzünden kanallar tam çekmiyordu. Televizyondan sıkıldığında odasına çıktı. Gözüne çarpan ilk şey, ağzı açık dolabıydı. Yığınla kıyafet dolaptan taşmış ve yere saçılmıştı. Momo onları düzenlerken geçen vaktin farkında olmadı.

Duyduğu sesler ile işine ara verip aşağı indi. Herkesin elinde ikişer üçer poşet vardı. Poşetinde yiyecek olanlar mutfağa yönelirken diğerleri salonda kaldı. Kai'nin onun yanından geçerken göz teması kurmaması Momo'nun dikkatini çekmişti. Momo umutla Sana'nın elindeki poşetlere baktı. Belki benim için de bir şey almışlardır. Ama yoktu, ona bir çorap bile almamışlardı. Babamın işi, diye düşündü Momo. Alınanlar yerlerine yerleştirilirken Momo Marin ve Jaehyun'a yardım etti.

Marin ve Jaehyun iki senedir evlilerdi. Düğünleri burada, evin bahçesinde olmuştu. Beyaz tüller ve mor çiçekler bahçenin her tarafında, her ağacın dalındaydı. Momo'nun annesi de o gün beyaz giymişti ve tüm gözleri gelinin üzerinden kendisine çekecek kadar güzel olmuştu. Momo babası ve annesinin yaptığı dansı hatırladığında anının sıcaklığı ile gülümsedi fakat gülümsemesi mutfağın kapısından giren Kai'yi gördüğünde son buldu. Momo elindeki kahvaltılık gevreği dolaba koyduktan sonra "Ben içeri geçiyorum." dedi.

Kris ve Luhan'ın oynadığı oyunu izledi bir süre. Kris her seferinde hile yapıyor ve Momo'nun bunu Luhan'a söylememesi için ona göz kırpıyordu. On dakika sonra Momo da oyunun içindeydi. Sana, Sehun, Kyungsoo ve Tao da onlara katılmıştı.

Alfa merdivenlerden aşağı inip herkesin bulunduğu salona geldi ve "Uzun zamandır avlanmayan var mı?" diye sordu. Sehun, Kai, Suho, Kris, Sana ve Momo elini kaldırdığında Alfa "Ceylanların sesini buradan duyabiliyorum, gidin ve işinizi halledin." dedi. Ellerini indiren altılı yüzlerinde hınzır bir gülümseme ile evin kapısına yöneldiler, geride kalanlar için bu durum hezimetti. Alfa önünden geçen Kris'i durdurdu ve "Kontrol sende, dikkatli olun." dedi. Kris başıyla alfayı onayladıktan sonra diğerlerini takip etti.

Ormanın girişine kadar yürüdükten sonra dönüşümlerini tamamlayıp koşmaya başladılar. Momo önde giden Sehun'a baktı, bronz tüyleri ay ışığında gözlerini kamaştırıyordu. "Sehun." Sehun "Efendim?" diye karşılık verdiğinde "Tüylerin... Çok güzel hep bronz bir kürk istemiştim tıpkı anneminki gibi." dedi. Sehun arkaya dönüp "İstersen kürklerimizi değiştirebiliriz." dedi ve yüksek sesle güldü. Kris "Sehun eğer önüne bakmazsan o güzel kürkün sonsuza kadar yok olacak." dediğinde Sehun önüne döndü ve büyük bir ağaca çarpmaktan son anda kurtuldu.

Bir an önce avlanmak isteyen Kai sürünün önüne geçtiğinde Momo önünde koşan kahverengi, iri kurda baktı. Kahverengi tüylerinin arasında yer yer daha koyu ve daha açık renkler vardı. Onunki de en az Sehun'unki kadar güzel, diye düşündü. Onunla arasında yaşadığı gerilime bir son vermek için"Hey esmer! Yarışa var mısın?" diye sordu. Kai arkasına bakmaya bile tenezzül etmeden "Ne yarışı?" diye soruya soruyla karşılık verdi. Momo "Derenin yanına giden ilk kişi en büyük payı alır." dedi ve ardından dudaklarının kenarında alaycı bir kıvrım belirdi. Lay "Kai'yi bilmem ama ben varım." dedi ve Momo'yu takip etti. Momo en önde olmanın verdiği mutlulukla gülerek koşarken Kris'in "Momo dur!" diye bağırmasıyla koşmayı bıraktı. Ayakları yeri tozuturken durması biraz zaman almıştı. Toz bulutunun içinde geriye baktı. Kris'e "Ne oldu?" diye soracağı anda rüzgâr burnuna yabancı kokuları getirdi. Momo ormanın derinliklerinden kendine dikilmiş sekiz çift kırmızı gözü gördüğünde nefesini tuttu. Gecenin tüm karanlığını içinde barındıran bu kırmızı gözler Momo'nun tehlikede olduğunun en büyük habercisiydi.

Bu bölümün büyük bir kısmını silip tekrar yazdım. Umarım hoşunuza giden bir bölüm olur, görüşlerinizi paylaşmayı unutmayın lütfen. Medyada Kai var ^-^

Alpha | Kim JonginWhere stories live. Discover now