-27-

8.8K 511 76
                                    

Kapı çalındı. Anneannem olduğunu düşünerek 'Kilitli değil.' diye seslendim. Ve o an içeriye sarı saçları dağılmış halde Alkım girdi. Elindeki telefonda 27 dakika önce paylaştığım fotoğraf açıktı. Sert sesiyle konuştu;

"Bana bu fotoğrafta köprücük kemiğinin üzerindeki ruj izinin açıklamasını yapacak mısın?"

"Has-s*ktir." Ayağa kalkıp aynama doğru yürüdüm. Ruj hala boynumdaydı. Sırf boynumda değil göğsümün üzerinde de vardı. Kafamı hızla Hande'ye çevirdim. Ellerini yüzüne kapattı.

"Eee?" Alkım konuşunca ona döndüm. Tam ağzımı açacakken Hande öksürdü ve ayağa kalktı. Elini Alkım'a uzattı.

"Ben Hande. Aybars'ın arkadaşıyım." Alkım onun elini tutmamıştı. Hande'nin eli yavaşça düşerken nefes alıp tekrar konuştu.

"Yanlış anlaşıldığını biliyorum. Ama Aybars'ı ben zorladım. Kusura bakma. O da ihanet etmek istemediğini söyledi. Ve öpücükler. Pek de önemli bir şey değil. Aybars ile aramızda uzun süredir bir şey yaşanmadı. Kız sapyoseksüel ben ise pek hoşlanacağı kriterlerde değilim." Alkım'a baktım. Dikkatle Hande'yi dinliyordu. Ama Ela gözleri bana bakıyordu. Ah güzel gözlüm gerçekten öyle oldu...

"Kendim için üzülüyorum. Çünkü Aybars'ı hep tatlı buldum. Beraber hep güzel vakit geçirdik. Ama ben eve dönüyorum maalesef. Memleketime yani. Ve Aybars burada kalacak. Sanırım yaşıtız bu yüzden sana Alkım diyeceğim. Benim tatlı ayıcığıma iyi bak Alkım. Daha platonik olduğu insana ihanet etmemek için beni geri çevirdi..." Hande bir kaç adım atarak söylemişti bunların hepsini. Alkım yine telefona baktı

"Ama bu ruj izi..." Diye mırıldanıp resmi gösterecekken. Hande onu susturdu.

"Sen neden laftan anlamıyorsun. İzleri ben yaptım. Kızı tuttum, çektim ve öptüm. Sadece boynundan. Bu kadar sıkıntı etme. Sevgilisi olmadım hiç, ama sen beni zararsız eski sevgili olarak gör. Merak etme. Ayıcığımı üzecek şeyler yapmam asla." Elini benim boynuma atmıştı. Alkım dudaklarını aralamış ama sıkıntılı bir şekilde bana bakıyordu. Hande yavaşça benden uzaklaştı ve yerden ceketini aldı.

"Ben artık gideyim. Seni bekleyeceğim Aybars. Gitmeden görüşelim."

"Bakacağım." Diye mırıldandım gözlerim hala Alkım'ın gözlerindeyken. Hande çantasıyla odadan çıkarken peşinden gittim. Alkım odamda kalmıştı. Onu kapıya kadar götürdüm. Gitmeden salonda oturan anneannemin yanına geçip elini öptü. Ayaküstü konuştular ve Hande kapıdan çıktı.

"Bu saatte seni yalnız göndermek istemiyorum. Atla arabayla bırakayım seni." Dedim anahtarları alıp kapıyı çekerken. İtiraz edecekti ki elimi beline koydum.

"Uzatma." O sesini kesip gülünce ben de güldüm. Arabaya bindik. Zaten aramızdaki mesafe çok da uzak değildi. Ama gece yarısı bir kadının sokakta yürümesi... Ah hayır bunun için uygun değil buralar hala...

Yaklaşık 19 dakika sonra eve dönmüştüm. Arabayı park ederken Alkım'ın arabasının hala bizim evin önünde olduğunu fark ettim. Sessizce eve girdim. Salona baktığımda Alkım anneannemle Türk kahvesi içiyor aynı anda haberleri yorumluyordu.

Oha.

Bunu güzel bulmam garip mi?

"Oy kuzum hoş geldin." Anneannem bana bakarak konuşunca gülerek onun yanına gittim ve yanaklarını öptüm.

"Bıraktın mı Hande kızımı evine?"

"Bıraktım anneanne."

"Aferin kuzum." Gülerek oturdum. Alkım'ın yanında oturuyordum çünkü o büyük koltuktaydı. Ve burası benim yerim tamam mı? Onlar hala haberlere bakıp hararetle konuşmaya devam ediyorlardı. Alkım aynı anda beni izliyordu. Anneannem ise ikimizi de bırakmış elinde sıcak zayıflama çayı ile televizyona bakıp konuşuyordu. Muhabbetleri devam edecek gibi gözüküyordu.

Gökyüzündeki İki KadınWhere stories live. Discover now