Özel Bölüm.

11.1K 463 141
                                    

"Anne!" Arkamı dönüp endişeli bir şekilde küçük kızıma baktım. Kayalıklara henüz adımını atmamıştı çakılların orada duruyordu. Arabayı işaret ettim.

"Begüm, arabaya git lütfen." Begüm koşarak arkaya doğru giderken elime kemanımı geri aldım. Yutkunarak Marmara'ya doğru baktım. Uzaktan geçen gemileri izledim sakince. Kemanımın yayı hafifçe kayarken ve çıkan tiz ses gökyüzüne yayılırken Begüm'ün gülücüklerini duyuyordum. Beş yaşına henüz girmiş, hayat dolu, ela gözlü, sarışın, yaşıtlarına göre küçük kızım annesinin kolları arasında gülüyordu. Ayağımın altındaki taş zeminin kaydığını hissediyordum.

Seneler önce anneannemin son cümleleri, senelerdir beynimde yankılanmaya devam ediyordu. "Ben ölürsem denize çalarsın, bu son serenadın olsun."

Sakince esen havada kemanımı çalmaya devam ederken yer yarılsa da içerisine girsem diye diliyordum. Nefesimi tutup kemanımı yere indirdim. 5 sene önce bu gün saat 10:34'de kaybetmiştim anneannemi. Tam da iki dakika önce. Aynı gün kızımın doğduğunu bilmeden güne lânet etmiştim. Anneannemsiz bir hayat. Beni çok korkutmuştu. Hala etrafıma baktığımda onu göremeyecek olmak içimi acıtıyordu. Ama hayat bize istediklerimizi değil ihtiyacımız olanı veriyordu...

Arkama dönüp gözümdeki siyah güneş gözlüğünü omuzlarıma uzanamayacak kadar kısa saçlarımın üzerine yerleştirdim. Kemanı kutusuna koyup dikkatlice kayalıklardan çakıl zemine indim. Yavaşça çakıllarda yürüyerek arabaya doğru ilerliyordum. Begüm koşarak kucağıma atladı.

"Benim küçük kızım beş yaşına mı girmiş? Begüm'üm. Bir tanem benim." Ona sarılıp öperken aynı anda arabaya ilerliyordum. Biz gelirken arka koltukta uyuyor olması ve kalkınca beni görememesi onu endişelendirmiş olmalıydı. Arabanın bagajına kemanımı bırakıp küçük kızımla arabanın arka koltuğuna bindim. Onu hala kullandığı çocuk koltuğuna oturtup kemerini taktıktan sonra ön koltuğa geçtim.

"Hazırsak gidelim?" Dedi sevgilim, kafa salladım. Araba ilerlerken geçip giden dağları izliyordum. Kızımın neşe dolu sesini dinliyordum. Eşim ise ona şarkısında eşlik ediyordu.

Yutkunarak kafamı yanıma çevirdim. Koyu saç rengi gözündeki siyah güneş gözlükleriyle gülümseyen sevgilimi izledim bir süre olduğum pozisyonda. Dakikalar ne çabuk geçmiş hiç fark etmemiştim. Araba yavaşladı. Şehir merkezindeki evin bahçe kapısının önünde durdu. Arabadan inip çantamı aldım ve Begüm'ün kemerini çözüp arabadan inmesine yardım ettim.

O hızla içeri koşarken parmaklarım arasına sokulan parmaklarla, eşimin elini kavradım ve ona doğru gülümsedim. İkimiz kızımızın arkasından bahçeye girdiğimizde. Bizimkiler çoktan Begüm'ü aralarına almış seviyorlardı. Sedat kızımı havaya atıp geri tutarken bize doğru yaklaşan arkadaşlarımıza baktım.

"Ya sonunda geldiniz ne bekledik be kızım. Çok özledik sizi." Yaren bana sarılırken aynı anda da sitem etmeye başlamıştı. Çantamı köşeye bırakıp diğerleriyle de sarılmaya devam ettim. Sedat'a sarılınca yanındaki kız ateş eden gözlerle bana baktı.

"Ben Aybars, bunun kız kardeşim. Kesinlikle emin olabilirsin hiçbir şey olmadı aramızda olmaz, zaten ben evliyim. Çocuğum var." Sedat'ın bitmeyen yeni sevgilileriyle tanışmakta profesyonel olmuş çıkmıştım. Begüm'ü kızlar aralarında severken gözüm Vera'ya takıldı. Gülümseyerek yanına gittim.

"Merhaba Vera, nasılsın? Uzun zaman oldu görüşmeyeli." Vintage kataloglardan fırlamış moda mankenleri edasıyla nostalji-modern karışımı giyinmiş kadını süzerek selam verdim. İçten bir gülümsemeyle bana sarıldı. Elindeki hediye paketini bana uzatıp bizi ne kadar özlediğinden bahsederken kalabalığa doğru yürümüştük.

Gökyüzündeki İki KadınWhere stories live. Discover now