-34-

8.5K 513 109
                                    

"Umarım beni anlamışsındır." Oğuz bana doğru yaklaşıp yanaklarımı öperken onu daha da çok sıkıştırmak istiyordum. Yarım saat boyunca onunla konuşmuştum. Ama işin pürüzsüz olduğunu hissedemiyordum. Hala bir şeylerde hata olacak gibiydi.

"Oğuz bak beni zor duruma düşürme." Siyah kısa saçlarını eliyle düzeltti. Okula neredeyse gelmiştik. İçim içime sığmıyordu.

Geçenlerde Alkım ile o atışmamızdan sonra üç gündür ne o beni, ne de ben onu arıyordum. Mesaj da atmıyorduk birbirimize. Sadece bana bir kaç gün işi olduğunu sonra programa uyabileceğimizi söylemişti ve onu üç gün boyunca görmemiştim. Dün Oğuz'u buraya çağırmıştım. O da hem biraz dinlenme hem de sakinleşme amacıyla bana gelmişti. Eski kız arkadaşlarımdan biriydi Oğuz. Her arkadaş grubunda, her şeyden anlayan. Her işe yarayan, her türlü şeyi becerebilen bir kişi olurdu ya. Bizim arkadaş grubumuzda bu kişi Oğuz'du. Eskiden çok güzel ve feminen bir kadınken, şu an genellikle erkeksi takılmayı tercih ediyordu. Bir erkek gibi ama fazlasıyla seksiydi.

Ve Oğuz, Alkım Operasyonu'nu becerebilecek tek kişiydi...

Otoparka girdiğimde Alkım'ın arabasının arkamdan geldiğini fark ettim. Onların otoparkı ayrıydı ama? Ne alaka ki? Arabayı park edip arabadan çıktım. On metre kadar ilerimde Alkım arabasını park edip arabadan çıktı. Ona baktığımda onun da bana baktığını gördüm. Bana doğru bir kaç adım atıyordu. Ki arabanın kapısını sertçe kapatan Oğuz ile ikimizin de dikkati dağıldı. Alkım bir anda olduğu yerde kalmıştı. Oğuz yanıma gelip sırt çantamı omuzumdan alıp kendi omuzuna taktı. Elini omuzuma atıp sağıma geçmişti. Yavaşça yürümeye başladı. Konuşuyordu aynı zamanda. Alkım'ın üç dört metre ötesinden geçmiştik. Ona baktığımda şaşkın halde Oğuz ve beni izlediğini fark ettim. Onunla bir kere daha göz göze gelip Oğuz'un omuzumdaki sağ elini kavradım ve onu durdurdum.

"Oğuz sen sınıfa git. Sedat ile de görüşün ben az sonra geleceğim. Eğitmenim ile konuşacağım." Duyması için biraz sesli söylemiştim. Oğuz gülerek bana sarıldı. Kendimi her zaman onun yanında küçük hissederdim.

"Çok geç kalma bebeğim." Bana bebeğim dediğinde gözbebeklerim büyüse de arkamızdaki Alkım'ı hatırlayıp kendimi sakinleştirdim. O giderken arkasından baktım. Sakinim evet, evet!

Ardından Alkım'ın yanına doğru ilerlemeye başladım. Ve tüm sakinliğim yok oldu. Elim ayağım boşalıyor bu bakışlar karşısında... Alkım beni biraz süzdü. Ardından Oğuz'un arkasından bakmaya başladı. Beni unutmuş sadece Oğuz'a odaklanmıştı ve dudaklarını kemiriyordu. Derin bir nefes aldım. Gözlerim sadece dudaklarına odaklanmıştı.

"Demek arkadaşın bu çocuk..." Dedi bana garip bakışlar atarak. Kendime gelmem bir kaç dakikamı aldı. Tamam, Oğuz'dan bahsediyordu. Büyük ihtimalle onu erkek zannetmiştir.

"Oğuz bir erkek değil. Sadece erkeksi takılmayı ve kısa saçı seviyor. Boks yapıyor."

Güzel ela gözleri beni dikkatlice süzerken yerin dibine girmek istediğim doğrudur... Ama Alkım, sakince çantasını eline alıp bana bakıyor. Yani, yerin dibine giremem şu an...

Bir süre sonra dikkatini benim üzerimden alıp gözlerini telefonuna çevirdi. Telefonunun kilidini kaydırıp bana çevirdi. Gece yarısı paylaştığım fotoğrafı gösterdi.

 Gece yarısı paylaştığım fotoğrafı gösterdi

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

"Erkek gibi duruyordu." Dedi derin bir nefes alarak. Elindeki telefon titriyordu. Belki de Alkım'ın eli titriyordu. Kafa sallayarak onu onayladım. Bir süre hiç konuşmadık. Gözlerindeki duyguyu çözmeyi beceremiyordum. Karmakarışıktı ve derine bakamıyordum. Benimle sürekli oynuyordu. Bir süre beni seviyor yanına çekiyor. Sonra itiyordu. İttiğinde sevmediğini düşünmeye başlayacakken beni yine çekiyordu. Fazlasıyla karmaşık bir kadındı. Onun duyguları benim açımdan kifayesizdi ve ben sadece üzgündüm. Ama bunu ondan saklamayı çok güzel beceriyordum. Ya da öyle zannediyordum. Çünkü olabildiğince ukala ve umursamaz görünmeye çalışıyordum. Alkım. Lütfen bana sarıl. Sana ihtiyacım var. Diyemeyecek kadar korkaktım ve sinirli. Olacakları bilmiyordum. Sadece aklıma ne esiyorsa onu yapıyordum. Dengesizliği bana da bulaşmıştı.

Bir zaman sonra bu sessizlik canımı sıkmaya başladı ben de bunu bozmaya karar verdim.

"Bayan Tanay, ben ders başlamadan gidip Oğuz ve Sedat ile konuşmalıyım." Düşündüğümden daha ciddi ve sert çıktı sesim. Ama söylediğim an pişman olmuştum. Lakin geri dönüş yoktu...

"T-tabii. Seni işlerinden alıkoymak istemem. Git. Kendine dikkat et." İlk defa. Bu kadını bu kadar üzgün ve aynı zamanda garip görmüştüm. Ve ilk defa, Alkım kekelemişti...

"Teşekkür ederim efendim." Arkamı döndüğüm an gözlerim bir anda doldu. Hareket etmeye zorladım kendimi hadi ama Aybars gitmelisin... Bir kaç metre sonra arkama baktım. Alkım kendini arabaya dayamış ve yere çökmüş gökyüzüne bakıyordu...

S*keyim. Şu anda ona gidip sarılabilirdim. Alkım'ı sıkıca tutup güzel kokusunu içime çekebilirdim. Burnumu saçlarına sürtebilirim. Kıkırdamasını doldurabilirim kulaklarıma. Tenini hissedebilirim parmak uçlarımda. Ama bunu yapmak yerine sınıfa ilerledim. Sanki az önce hayatımın hatasını yapmamış gibiydim. Sınıfa girdiğim gibi yaptığım ilk şey otoparkı gören cama gitmekti. Kimseyi takmadan sınıf camından baktığımda Alkım'ın arabasının orada olmadığını gördüm. Ve benim arabamın kaputu üzerindeki paketi.

"Oğuz o paket nereden geldi?" Oğuz ve Sedat cama yapışıp neyden bahsettiğimi anlamaya çalıştılar. İşaret edince arabama baktılar. İkisi de bilmediklerini geveledikten sonra bana baktılar.

"Gidip alalım mı?" Sedat'ın sorusuyla ona doğru döndüm. Kafamı olumsuz anlamda iki yana salladım. Ben gidip bakacaktım. Koşarak sınıftan çıktım. Otoparka az önce Alkım'ı tek başına bıraktığım yere gelince durup kutuya baktım. Mavi bir kutuydu. Kutuyu elime alınca üzerinde bir kart olduğunu gördüm. Elime kartı aldım. Kart Alkım'ın el yazısıyla yazılmıştı. Parmaklarımı harfler üzerinde gezdirmeye başlayıp okudum.

Geçen gün ders çalışırken sana sert çıktığım için özür dilerim. Mesaj da atmadım çünkü böyle özür dilemek istedim. Umarım beni affedersin ufaklık...
-Alkım Tanay ☁️

Notu arka cebime koyup kutuyu açtım. Elle yapılmış kargo jeti modeli ve bir bulut yastık vardı. Jet modelin altından sarkan kağıda baktım.

KargoTürk-96
72/12 sayılı sefer uçuşu

Alkım'ın el yazısıyla yazılmış ve uçağın altına yapıştırılmıştı. Bu onun uçağının ince metallerden yapılmış bir modeliydi ve altındaki birlikte uçtuğumuz seferin sayısıydı. Gözlerim birden yaşarırken nasıl böyle bir şey yaptığımı düşünüyordum.

Alkım benim gönlümü almak için okula gelmişti ben de onu kıskandırmak için Oğuz ile çıkıyor gibi yapıyordum. Lanet olsun! Kutuyu elime alıp sınıfa çıktım. Ders başlamak üzereydi. Oğuz gidecekti. Liseyi bitirmiş üniversiteye hazırlanıyordu eski dostum. Ondan yardım isteyince beni kesinlikle kırmamış ve gelmişti. Plan sadece Alkım'ı biraz kıskandırmaktı. Onu kırmak aklımın ucundan bile geçmemişti.

Ama onu da yapmıştım. Şimdi ise düzeltmek zorundaydım.

#KalbiDengem

Gökyüzündeki İki KadınDonde viven las historias. Descúbrelo ahora