Bölüm 29

476 36 2
                                    


"hiç birimiz Üykül'ü sevmek ya da ona saygı duymak zorunda değiliz ama yaptığımız –daha doğrusu yaptığınız şeyler- en az onun yaptıkları kadar yanlış şeyler. Hangimize çıktığımız bu yolda babası 'yanındaki emanetlerine zarar gelirse sen de geri dönme' dedi ki? Adamın yöntenmleri yanlış olabilir ama koruduğu bir tek şey var, bu da kucmanın veya baykuşun söylediği şey: umut..."

Ennab gerçekten Üykül'e yapılanlara anlam veremiyordu bu yüzdendi bütün bu siniri; gürlemesi; bağırması. Kedil yalın kılıç Üykül'e saldırdığı zaman bu yüzden çok hızlı bir refleksle Kedil'in kılıcını okla vurmuş ve onu durdurmuştu. Olayın şokuyla kimse durumu fark edememiş olsa da Üykül'ün kaçamak bir şekilde attığı şükran dolu bakış Ennab'a çok şey anlatmıştı. Üykül 'biriniz tokat atar; biriniz yumruk atar' demişti, tokat atan muhtemelen Niran'dı çünkü Kedil daha önce hiçbir zaman Üykül'e iki kol mesafesi kadar bile yaklaşmamıştı. Yumruk atan zaten Ritka'ydı: bu yüzden Üykül'ün şükran dolu ifadesi de bir tek şeyi anlatmıştı Ennab'a, Üykül kılıç saldırısını durduramamıştı veya ondan kaçamamıştı...

Sonrasında bir iki dakikalık bir görüşme yapılmıştı ve Üykül uyanmadan önceki plana sadık kalınmasına karar verilmişti: Nisrem'e Niran'ın uzak akrabalarının yanına gideceklerdi. Belki ejderhalarla ilgili efsaneler hakkında bir şeyler öğrenebilirlerdi. Bu konuşmalar esnasında Üykül'ün gayet durgun olduğunu gözlemlemişti Ennab, buna sebep olarak aklına sadece üç ay gibi uzun süren uyku hali gelmişti ancak emin de olamamıştı. Aklının bir tarafına fırsat bulunca bunu sormayı kazıdı. Herşey karara bağlandıktan sonra ise hemen krala bir mektup yazıldı ve deniz yoluyla Nisrem'e hareket edebilmek için Miriz'e doğru yola çıkıldı.

Ennab, İslem'in iyileşmesine ve Nalmes'le beraber kendilerine katılmasına henüz sevinecek fırsatı bulamamıştı. Gerçi bir taraftan da onlara çok sinirliydi: bu ikisi prensi korumak için geldikleri halde Kedil'in saldırısına karşı herhangi bir şey yapmamışlardı. İster istemez onların da hain olma ihtimallerini tarttı Ennab, tabi her hangi bir kanaat getiremedi. Atlarına bindiklerinde Miriz limanına kadar hiç durmadan at sürecekleri düşüncesiyle ürperek atına binmişti bile...

Miriz'e doğru giderlerken Ennab'ın içinden Üykül'le konuşmak geçmişti ve bu yüzden de Üykül, Ritka'nın beynine bakarken olan olayları düşünmüştü. Baykuştan gelen hediye ile Üykül Ritka'nın gözünden görebilmişti. Eger Ennab bir şekilde o yeteneği tetikleyebilirse direk Üykül'le bağlantı kurarak onunla konuşabilecekti. Bu yüzden de –neden kendisi de emin değildi ama- Üykül'ün baykuş dövmesine enerji göndermeye karar verdi. Tabi bunu diğerlerinin fark etmemesi için Üykül'ün geliştirdiği sinsi metodu ile yapması gerekiyordu. Bu yüzden de hafif meditasyon durumuna geçti ve dalga aralığı geniş, dalga düzeyi düşük enerji yollamaya başladı.

"merhaba Ennab"

"başardığım hahahahhhhh"

"tebrikler de neyi kutluyoruz"

"senin baykuş dövmene enerji gönderip seninle konuşma girişimim başarıyla sonuçlandı onu kutluyoruz"

"hee bence sinsi tekniğini kendine göre geliştirdiğin için kutlama yapmalıyız"

"ikisini de kutlayalım o zaman"

"aa olmaz"

"neden"

"çünkü kutlanacak tek bir şey var"

"hadi yaaa, bi an sevinmiştim oysa"

"Ennab o dövmelerin nasıl çalıştığından ben bile tam olarak emin değilim, baykuş da anlatmıyor –"

ejderha günceleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin