ejderha günceleri

ANTRLAR DİVANI II

-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

öncelikle küçük bir hatırlatma:

gönderdiginiz mesajlarınızla ve yorumlarınızla verdiginiz destekleriniz ve ilginiz için çok teşekkür ederim. son zamanlarda maddi ve manevi olarak yaşadıgım sıkıntılardan dolayı bölüm atamadım, gerçekten kusura bakmayın. 

iyi okumalar :)

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-

Üykül'ün en son verdiği haberden bu yana divandaki kimse her hangi bir tepki verememişti. Zira divandaki herkes Abrit'in en son savaşında yitip gittiğini düşünüyordu. 'olmaması gereken antr' olarak isimlendirilen Üykül'ün verdiği bu haber belki de bu yüzden pek de kabul görmemişti. Yine de kimse oturdukları yerlerde rahat duramıyordu, bu rahatsızlıkları alenen tavırlarından belli oluyordu. İşin daha kötü tarafı ise Abrit'in gecikmesydi: bu, işleri daha da zorlaştırıyordu. Diğer taraftan Üykül, Rukwousos denen antrın arkadaşlarına saldırmaya cüret etmiş olmasını da henüz sindirememişti. Kendisi de antr olduğunu sonradan öğrenmiş olsa da kendinden zayıf olan insanlara saldırmaya asla tenezzül etmemişti: hem de bütün hor görülmelere; aşağılanmalara rağmen. Diğer taraftan Üykül karşısında antrları görmüş olmanın mutluluğunu da içten içe yaşıyordu hatta bir çocuk gibi sevincine hâkim olamıyordu. Bunun sebebi sadece efsanelerde bile unutulmuş olan antrları bulmuş olması değildi, kendisi hakkında bir şeyler bilebilecek olan yegane kimselerle karşılaşmış olmasıydı,

"sanırım belirli konularda mutabıkız, doğru mu?" diyerek sabırsızlığını göstermişti Üykül,

"bitlenmiş köpek gibi duramıyorsun değil mi?" diyerek cevaplayansa Shouaphie olmuştu,

"e pek tabi, hayatımın tamamını ne olduğumu neden bu kadar güçlü olduğumu bilmeden geçirdim. Ve bununla alakalı olarak bana bilgi verebilecek sizlerden başka kimse yok." Bunun üzerine Shouaphie derin düşüncelere dalmıştı ancak konuşmaya da devam etmemişti. Bir iki dakikalık sessizliği bölen ise Rukwousos'un acı ile inleyerek oturduğu yerden, yere yığılması olmuştu. Thelepsh ne olduğunu anlamak için kafasını kaldırıp baktığında Rukwousos'un betinin benzinin attığını dehşetle fark etmişti. Bunun üzerinde diğer antrların tamamı bayılan antra yardımcı olabilmek adına divanı dağıtarak yaralı ile ilgilenmeye başlamışlardı. Nereden geldiği belli olmayan birkaç hizmetkâr hemen Rukwousos'u yerinden kaldırarak meclisten çıkartmışlardı. Diğer antrlar Rukwousos'un çıkmasıyla birlikte odayı terk etmeye başlamışlardı. Thelepsh ve Eynetes'ten sonra en kıdemli olan antr Shouaphie gençlere Choun'u göndererek rahat etmelerini meclisin belirsiz bir süre sonra toplanacağını bildirmişti sadece...

"şimdi, bizleri kendi halimize bıraktınız doğru mu?"

"evet Üykül, istediğiniz her hangi bir şey varsa sizlere hizmetkarlar yardımcı olacaklardır"

"hizmetkârlar sorularımızı cevaplayamaz"

"kimse sorularınızı cevaplayamaz" diyerek sert bir şekilde cevap vermişti antr Choun

"peki basit bir soru sorayım öyleyse: arkadaşınıza ne oldu?"

"sorun da bu: bilmiyoruz." Demişti Choun yüzünde umutsuz bir ifadeyle,

"nasıl yani?"

"daha önce antrlar birbirleri ile hiç kavga etmedi Üykül: arada sırada düello yaparız sadece. Onda da kimse yaralanmaz. Zira aramızdaki güç farkı senin ve elçinin arasındaki güç farkı gibi değil – ama sen bir antrı yaraladın"

"demek ki güçlüymüş –" diyerek araya girmişti Ritka,

"hayır çocuk hayır, anlamadığın bir şey var: Rukwousos bir kayadan dogdu; günlerce Thelepsh'in demir ocağında dövüldü; buz gibi nehir sularında soğutuldu. Bir yıj –sizin dev olarak bildiğiniz mahlûkların asılları- ordusuna karşı tek başına savaştı ve bir çizik bile almadı. Sizin cadı olarak bildiğiniz mahlûkların arasına daldı, büyülerinden etkilenmedi ve daha nicesi. Üykül böyle birisini tek yumrukta saf dışı bıraktın" bu açıklama üzerine herkes şaşırmıştı zira buraya geldiklerinde Üykül'ün çok güçlü bir antr olduğunu düşünmelerini sağlayacak bulgular edinmişlerdi ama şu anda Choun'un söyledikleri bundan öte bir durumu işaret etmekteydi. choun ise bir iki nefeslik durgunluğun ardından devam etmişti,