4

59.8K 3K 1K
                                    

Ayağımı ileri savurup yeni öğrendiğim tekmeyi gösterdim Tunç'a. Koray da kollarını göğsünde birleştirmiş, bizi izliyordu. "Kafaya vurmak çok zormuş ama ben ilk denemede başardım. Öğretmenim bana esnek olduğumu ve bunun çok iyi bir şey olduğunu söyledi."

"Ama tekmen çok hafif. Bunu bana atsaydın hiç etkilenmezdim. Ne önemi var ki esnekliğin?" diye homurdandı Koray. Ona bir ders vermek isteyerek üzerine yürüdüm ve tekmemi başına doğru savurdum. Ama boyu bana göre çok uzundu çünkü ben 8, o 12 yaşındaydı. Bacağım omzuna hafif bir şekilde çarpıp yere düşerken hiç etkilenmedi bile. Ama benim kasıklarım sızlamıştı çünkü bacaklarımı ısıtmamıştım. Yüzümü buruşturdum. Koray bana sinirli bir bakış attı. "Bana nasıl vurursun?"

"Acımadı, değil mi?" diye bağırdı Tunç ona doğru koşarak. Koray'ın bakışları yumuşadı onu görünce.

"Biraz." diye mırıldandı. Yalan söylüyordu, acımış olamazdı. Tunç onun tişörtünün kolunu kıvırıp omzuna bir öpücük bıraktığında gözlerimi yumdum. Koray'dan nefret ediyordum.

Hiçbir şey söylemedim. Onlar da beni unutmuş görünüyorlardı. Koşarak uzaklaştım, kendimi ilk bulduğum bahçe arkasına atıp sırtımı duvara vererek dizlerimi kendime çektim. Ondan ve yaptığı her şeyden bıkmıştım.

Direkt satın aldığım evimize en fazla yarım kilometre uzaklıktaki daireye girdim. Bir ay önce yapılmaya başlanmıştı zaten. Duvarlar kırılmıştı. İki odacık olacak şekilde soyunma odaları bir köşede kalmıştı sadece. İçlerinde tuvaletler de vardı. Kızlar ve erkekler soyunma odası olarak iki taneydi. Köşeye malzemeler için bir dolap konulmuştu. Yerler döşenmişti ve bir köşeye iki tane koltuk atılmıştı bekleme alanı olarak. Duvarların büyük kısmı da aynayla kaplanmıştı. Şimdi tek eksik malzemelerdi. Bir hafta içinde salonu açabilecektim. Broşürler mahallenin duvarlarına asılmış, çevredeki liselere dağıtılmıştı. Şimdilik 20 kişilik kadar katılım vardı. Tahmini kişi başına gelen para 200 TL gibi bir şey olacaktı. 20 kişiden 4000 TL gelirim oluyordu. Salonun aylık giderlerini çıkarınca da 3500 TL bana kalıyordu. Bu parayla evi geçindirebilirim diye tahmin ediyordum. İki
kişiydik zaten. Tek sorun Yiğit'in seneye üniversiteye başlayacak olmasıydı.

Ben salonu turlayıp bakınırken içeriye birinin adımladığını duyunca başımı merdivenlere çevirdim. Salon bodrum katta kalıyordu bu arada.

Ve görmeyi bekleyeceğim son kişi bile değildi belki de Koray. O da beni görünce şaşırdı. "Buraya boks salonu açılacakmış diye duydum ama..." diye mırıldandı. Bakışları ben ve salon arasında gidip geliyordu.

"Evet." diye cevapladım kısaca. Geçen gece birlikte film izlediğimizden beri görmüyordum onu. O dakikalar aklıma gelince kızardım. Film biter bitmez ayaklanıp yüzüne bile bakmadan iyi geceler dilemiş, Yiğit'i sürükleyerek oradan ayrılmıştım.

"Sen de mi üye olacaksın?" diye sordu şaşkınlıkla. Hadi ama... 8 yaşından beri boksla uğraşıyordum, hatırlamıyor muydu?

"Aslında ben hocayım." Duvara astığım antrenörlük belgelerini işaret ettim. Bakışları o tarafa kaydı, sonra tekrar bana döndü. "Kayıt için mi geldin?" Aslında içeri giriş yasaktı böyle pat diye. Kayıt için araması gerekirdi. Burayı açık yakalaması da büyük tesadüftü.

"Ben..." Salona bakındı. "Bu kadar mı?" Bakışlarımı boş salonda gezdirdim.

"Malzemeleri toptancıdan alacağım bugün. Derslerin başlamasına daha bir hafta var. Bu kadar değil yani." diye cevapladım. "Sen soruma cevap vermedin?"

Geçmişim (Gay)Место, где живут истории. Откройте их для себя