5

55.2K 3.1K 1.4K
                                    

"Feza!" Başımı kaldırıp bana doğru koşan Tunç'a diktim gözlerimi. Sarı saçları geriye doğru yatmıştı. Rüzgar onları geriye iterken suratı erkek olduğunu vurguluyordu. Annesi saçlarını hep uzun bıraktırdığı için insanlar genelde Tunç'u kız çocuğu sanırdı. Bundan nefret ederdi. "Feza kalk!" Yanıma ulaştığında ellerini dizlerine koyup soluklandı. "Koray kavga ediyor." Dayak yiyor olmasını umarak kalktım ayağa.

Tunç acele ettikçe ben uyuşuklandım, beş dakikada arka sokağa ulaştık. Koray'la yaşıt olan Sezer Koray'ı yere yatırmış, beline beline tekme savuruyordu. Koray son bir güçle ayağa kalkıp çocuğu iterek yere düşürdü, üzerine çıktı. Müdahale etmek için ileri atıldım, Koray'ı kolundan çekiştirmeye başladım. Küçük yumruklarından biri Sezer'in burnuna isabet etti ve çocuğun tombul burnundan kırmızı sıvı kulağına doğru yol çizmeye başladı.

"Koray yeter!" diye bağırırken Koray gözü korkmuş bir şekilde ayaklanmıştı bile. Koşa koşa uzaklaştık o sokaktan, ağaçevimize tırmanıp minderlere yerleştik.

"Neden kavga ettin?" dedi Tunç ona sırnaşıp dibine otururken. Koray bize göre daha yapılıydı çünkü 12 yaşındaydı ve Tunç ona yaslanmaya bayılırdı.

"Canım istedi." dedi başını yere eğerek.

"Yalan söyleme." diye homurdandım. 8 yaşındaydım ve üç yıllık arkadaşlığımızdan anladığım kadarıyla Koray boş yere kimseyle kavga etmezdi.

"Söylemiyorum." diye homurdandı o da. Başını kucağına eğip parmaklarıyla oynamaya başladı.

"Koray!"

"Sana küfür etti." Kaşlarımı kaldırdım şaşkınlıkla. Koray bunu bir anda başını kaldırıp söylemiş, kızarıp başını diğer tarafa çevirmişti. Koray'la birbirimizden her zaman nefret etmiştik ve daha önce bir kez olsun arkamı kollamamıştı. "Çok iğrenç konuşuyordu. Seni korumak için değil de, sinirlendim." Bakışlarını tavanda gezdirdi. "Hem anneni de severim, biliyorsun. Annene de etti." Yanaklarımı şişirdim, sırtımı ağaçevin tahta duvarlarına yasladım.

O gün eve gittiğimde babamın paçasına yapışıp dövüşmeyi öğrenmek istediğimi söyledim. Çok fazla yalvarmama gerek kalmadı, bu babamın hoşuna gitmişti. Bir kurs buldu ve yazdırdı beni. Artık kickboks dersleri görmeye başlamıştım. Aklımda tek bir hedef vardı.

Ben de bir kez olsun Koray'ı korumak istiyordum.

"Özür dilerim." dedim özür dilememe rağmen sert bir tavırla. "Beni yanında istemezsin diye düşündüm." Alayla kahkaha attı.

"Seni her şeye rağmen her zaman kabul ettim! Hoşlandığın cinsiyet değişince ne fark eder ki?" Omuz silkip başımı yere eğdim. İyice yaklaşıp bana bir anda sarıldığında o gün beklemediğim bir anda ikinci kez kucaklandım. Yine de karşılık vermem uzun sürmedi.

"Sana soslu tavuk kızarttım." diye mırıldandım başımı omzuna yaslarken. Hızla ayrıldı benden. Resmen gözleri parlamıştı. Sırıttım.

"Sana anne diyebilir miyim?" Yüzümü buruşturup saçlarını karıştırdım. Elimi yakalayıp saçlarından uzaklaştırırken yüzünü buruşturdu. Kahkaha attım. Kolumun altına girdi ve birlikte eve geri yürüdük.

*

İlk ders gelip çatmıştı. Tam 26 öğrenci karşımda, sıraya dizilmişti. Aralarında Koray da vardı. Ayrıca yine küçükken tanıdığım bir çocuk, Buğra. Önce kendimi tanıttım, sonra Yiğit'i. Sonra selam sırasını ve selam vermeyi falan öğrettim. Sonra boy sırasında koşmaya, ısınma hareketlerine falan başladık. Tüm ısınmalar bittiğinde dersin yarısı geçmişti. "Bize boks dersi mi vereceksin, saçma sapan hareketler mi yaptıracaksın?" diye seslendi bir çocuk ukala bir tavırla. Gülümsedim.

Geçmişim (Gay)Where stories live. Discover now