14

49.4K 2.8K 1.3K
                                    

"Ebelemeç oynayalım." dedi Koray. Tunç yine hastalanmıştı. İkimiz sıkıntıdan bayılmak üzereydik.

"Tamam." dedim düşünmeden.

"Üç kere ebeleyen dilek hakkını alır." Yine başımla onayladım. Taş kağıt makas faslıyla beş kere oynadık. İkisinde ben, üçünde o ebe oldu. Üçüncüde süreli oynadık. Yine o kazandı.

"Ne dileyeceksin?" diye sordum suratımı asarak. Bir süre düşündü, bakışları yüzüme düştü. Nasıl surat astıysam, Koray'ın bile suratı yavaşça düştü.

"Senin dilek hakkın olmasını diliyorum." Başımı hızla kaldırıp gözlerimi gözlerine diktim. Anında burnunu diğer tarafa dikip klasik benden nefret eden Koray tavrına geçti.

"Bana çilekli dondurma almanı diliyorum." dedim heyecanla el çırparak. Dudaklarında bastırmaya çalıştığı küçük bir tebessüm belirdi.

"Hadi bakkala o halde?" Bakkala doğru yürümeye başladık.

Hayatımda yediğim en tatlı dondurmaydı. Koray'ın bana aldığı ilk dondurma olarak, çubuğunu saklamaya karar vermiştim.

Eskilerden bahsederken Koray'ın saçma bir ortaokul macerasını anlatmasıyla kahkahalara boğuldum. O da küçük bir tebessümle beni izliyordu. "Ne güzel güldün." dedi gülmeyi kesip dik dik ona bakmaya başladığımda. Kızarıp başımı eğdim. "Bir daha yapsana."

"Neyi?" Elimi tutup kalbi üzerine koydu.

"Teklet. Sen gülünce çarpışı değişiyor." daha çok kızardığımı hissederken istemsizce gülümsedim. Beni kolu altına çekip şakağıma bir öpücük bıraktı. "Benden başkasına gülme, olur mu?" Burnunu saçlarıma sürttü. "Güzel yanlarını bana sakla istiyorum." Burun kıvırdım.

"Sadece gülüşüm mü?"

"Hayır." dedi gülerek. "Sinirli halin de. Ciddi tavırlarına, alaycılığına, hatta trip atışına..."

"Ohoo, kimseye görünmeyeyim istersen?"

"Görünmez ol uzay." Elimi alnıma atıp asker selamı verdim.

"Emrin olur Koray Komutan." Kıkırdayarak sıkıca sardı boynumu kollarıyla. "Boğuluyorum."

"Ebelemeç oynayalım mı?" dedi başını yüzüme eğip. Başımı kaldırıp şaşkınlıkla ona baktım.

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten." Başını eğip güldü. "Üç kere ebeleyenin bir dilek hakkı olur." Küçükken de böyle yapardık. Bu beni de gülümsetirken ayağa kalktık. Taş kağıt makas oynayarak ebeyi seçtik. Oydu. Yenik başlamıştım.

Koşmaya başladım. O da peşimden tabi. Ama çok kısa sürdü, sokak direğinin yanından dönerken elini aradan uzatıp ebeledi beni. Sonra tekrar taş kağıt makas oyandık. Ebe yine oydu. Yine koşmaya başladım. Bu sefer sokağı iki kere turladık, beni parktaki çimenlere devirdi, dudağıma minik bir öpücük bırakıp elini göğsüme koydu.

"Ebe."

Ayağa kalkıp tekrar taş kağıt makas oynadık. Bu sefer yırttım. Ben ebeydim. Anında koşmaya başladık. Sporcu olduğum için nefes sıkıntısı çekmiyordum ama Koray yorulmaya başlamıştı bile. Sokağın sonunda onu tişörtünden yakaladım. Ellerini dizlerine koyup soluklandı.

"Hadi." dedim tek elimi yumruk yapıp avucuma koyarak. Tekrar taş kağıt makas yaptık. Yine ben avantajdaydım. Kaçmaya başladı. Öyle yorulmuştu ki, anında yakaladım. Sırıttım. "Bu oyunun galibi benim." Gülümsedi.

"İkiye iki. Dur bakalım, son el. Üç dakika kuralı yapacağız. Ebe üç dakikada ebeleyemezse diğeri kazanır. Adil mi?" Başımla onayladım. Taş kağıt makas yaptık. Ben ebeydim.

"Hiç gerek yok bence çünkü çok yorgunsun. Kazanırım." dedim gururla. Başını iki yana salladı.

"Göreceğiz Feza." Telefonundan alarm kurdu, cebine attı. Anında bir kovalamaca başladı ki, Koray öyle bir koşuyordu... İnanamazdınız. Bu kadar ciddiye alacağını tahmin etmemiştim. Üç dakika canı çıkana dek koştu. Alarm çalana dek tabiri caizse kıçını yırttı. Ben mi? Şaşkınlıklar içerisinde tüm gücümle koştum. Ama yakalayamadım.

Alarm çaldığında kendini yolun ortasına resmen bıraktı. Ben de başında dikilip derin derin soluklamaya başladım. "Kahretsin." dedim iki nefes arasında çarçabuk. "Ne yaptın sen?" Gülümsedi.

"Özür dilerim aşkım." Yanına çöktüm, bağdaş kurdum. Salih amca karşı evin camından bize onaylamaz bir bakış attı. Yol ortasına çökmüşüz tabi...

"Ee ne istiyorsun?" dedim derin bir nefes alarak. Suratındaki sırıtma korkuttu beni.

"Odama gidelim, orda söyleyeceğim." Gözlerimi hızla irilttim. Sırıtarak ayağa kalktı.

"Se-sevişmem!"

"Neden?" dedi gülerek.

"Daha erken."

"Sevişelim demeyecektim zaten, sen fesatsın." Yine kıpkırmızı yanaklar...

Ben de ayağa kalktım, onun evine doğru yürümeye başladık. Hafta içi olduğu için sokaklar bomboştu. Çoğu kişi işteydi. Çocuk pek kalmamıştı mahallemizde zaten...

Eve geldiğimizde bomboş olduğu için irkildim. Koray'la Koray'ın evinde tek başına.

Salonun ortasına oturup bağdaş kurdu. Eliyle gelmemi işaret ettiğinde ürkek adımlarla yaklaştım, karşısına çöktüm. Beni belimden yakalayıp kucağına çekti, bacaklarımı beline doğru kıvırdı. "Ateşli bir öpücük istiyorum. Utanıp çekinmelilerden değil, beni gerçekten öp bu sefer. Benim olduğunu hisset,
hissettir." Yutkundum.

Öpüşmek büyük bir problem değildi. Birini öpmek zor görünmüyordu. Ama hoşlandığınız birini öpmek gerçekten zordu. Utanç vericiydi. Öpüşme profesyoneli olsam bile Koray'ı öperken dudaklarımın birbirine yapışacağını, damağımın kuruyacağını biliyordum çünkü Koray nefes kesiciydi. Ve benim ilk öpücüğüm ona aitti. Tek öpücüğüm desek de yanlış olmaz tabi.

Titreyen dudaklarımı Koray'ın dudakları arasına yerleştirdim.

Ateşli ol Feza.

Yavaş hareketlerle başlayan öpücük yavaşça derinleşti, kendimi ona bırakmamla hızlanmaya başladı. Tek eli kalçama yerleşip okşamaya başladığında sıcakladığımı hissettim. Nefes seslerimiz kulağıma dolarken titrek olanın benimki olduğunu anlamam zor olmadı. Elleri belimin iki yanına yerleşip beni kucağında hareket ettirmeye başladığında sertleştiğini hissettim. Bacaklarımın boşalmasına sebep olurken ağzımdan ufak bir inilti kaçtı. Bu dudağımı ısırmasını beraberinde getirdi, tek eli tekrar kalçama inip hafifçe sıktı. Bacaklarımı beline sarıp teması arttırdığımda inleyen o oldu. Dudaklarımız nefes için ayrılırken gülümsedi.

"Ateşli miydi?" diye mırıldandım.

"Cehennemdeyim galiba." dedi gülerek. İstemsizce gülümsedim. "Bir dilek hakkım daha olsa, kesinlikle sevişmeyi dilerdim." İstemsizce sergilediğim tavır kahkaha atmak oldu bu kez. Bu onu yine gülümsetti. "Sen benim yanımda hep gül, olur mu? Sen güldüğün zaman dönüyor dünyam."

Geçmişim (Gay)Where stories live. Discover now