Lütfen yorum yapın! Yorumlarınız benim için çok önemli. Eleştirmeniz ve olaya farklı bir açıdan bakmanız da çok hoşuma gidiyor. O yüzden lütfen yorum yapın.
Uzunca bir süre sarıldıktan sonra ayrılmaya karar verdik.
''Hadi çıkalım güzelim.''
Kapıya doğru ilerlerken içimde hiç hissetmediğim bir duyguyu barındırıyordum. Huzur desem değil. Mutluluk desem değil. Galiba bu duygu Kerem'in yanında hissettiğim değişik ama güzel duygulardan biri.
***
Sınıfa girecekken arkamdan gelen Kerem'in sesiyle irkildim.
''Şşşşt!''
Arkamı döndüğümde sınıfın kapısına yaslanmış elleri cebinde ve pis sırıtışıyla duruyordu.
''Efendim?'' dedim hala ondan gözlerimi alamazken.
''Son bir şey daha söyleyeceğim.''
''Seni dinliyorum.''
''Seni seviyorum Gölyazı Elması.'' diye fısıldadı.
Bir anda gülümsememi gizleyemedim ve hızla Kerem'in yanına gittim.
''Ben-''
''Hadi çocuklar sınıflarınıza!''
Yaa hocam en mutlu anımızı da bozmasanız olmuyordu sanki.
Herkes sınıfa girdiğinde bizimde girmemiz gerektiğini anladık ve sınıfa girdik. Ama daha biz yaşayacağımız o anı yaşayamamıştık.
....
Okuldan çıkarken aklıma bir anda Kerem geldi. Onu barıştığımızdan beri görmemiştim. Tam okula tekrar girecekken elele bana doğru gelen Kerem ve Melis'i gördüm. Gözlerim anında Kerem ve Melis'in ellerine odaklanmıştı.
Kerem'de bunu anlamış olacak ki elini Melis'in elinden çekip cebine attı ve telefonunu çıkarttı.
Birine mesaj atıyordu ama kime? Bu merak içimi yiyip bitirirken telefonuma gelen mesaj sesiyle titredim.
''Güzelim, yemin ederim onun elini isteyerek tutmadım. O elimi tuttu. Özür dilerim. -Kerem''
Bu mesaj birazda olsa gülümsememi sağlamıştı. Kerem'e bir bakış attığımda durdu ve tekrar bana yürümeye başladı.
''Neye gülüyorsun sen öyle?''
Melis'in neşeli sesini duyduğumda kafamı telefondan kaldırıp Melis'e baktım.
''H-hiç yani Barış seni seviyorum diye mesaj atmış da.''
Bunu söylediğim an Kerem'in yüz ifadesi değişmişti. Beni kıskanması hoşuma gidiyordu. Ama Kerem Sayer kıskandığı zaman sadece kıskanmakla kalmazdı.Sayer Prensibi.
''Neyse sana şey diyecektim ben de. Bugün Kerem'lere gidelim mi? Yani Barış'ı da çağırırız. Biraz takılırız öyle.''
Hiç tereddüt etmeden 'tamam' dedim. Çünkü Kerem'in yanında olmak istiyordum. Ne kadar onu öpemesem de onun yanında olmak beni mutlu ediyordu.
''Barış'a sormayacak mısın?''
O sırada yanımıza Barış'ın gelmesiyle telefonumu çıkarmaktan vazgeçip Barış'ın boynuna atladım. Hep ben mi kıskanacağım biraz da Kerem Bey kıskansın.
''Seni çok özledim.'' dedim ve Barış'ın yanağına sulu bir öpücük kondurdum.
Şu an Kerem'in suratını çok merak ediyordum. O sırada Barış benim dudağıma doğru yaklaşınca Kerem'den öksürük sesleri duyuldu.
''Öhöm, öhöm. ''
''Abi iyi misin?''
''İyiyim ya. Sadece şu sulu öpücük faslınızı geçebilir miyiz? Çok can sıkıcı bir görüntü de.''
Ayy ne kadar tatlı benim bu öküzüm ya. Hemen kıskanıyor.
''İsterseniz siz gidin biz birazdan geliriz.'' dedim muzipçe.
''Yok yok sizde gelin siz yalnız kalmayın şimdi.''
Kerem'in dediği bu söze hepimiz şaşırmıştık biz bile.
''Niye abi?''dedi Barış merakla.
''Yaa işte öylesine hani hep birlikte takılalım diye.''
Hemen nasıl yırttı ya inanamıyorum.
....
''Yaaa Kerem sizin evinizde hiç eğlenceli bir şey yok mu?'' dedim nazlanarak.
''Film izleyelim güzelim.''
Kerem'in güzelim demesiyle hepimiz bakışlarımızı Kerem'e çevirdik.
''Ne güzelim mi?'' dedim hemen.
Bugün çok fazla pot kırmıştık. Artık bu olaya bir el atmalıydım. Melis ve Barış'ta şaşkınca Kerem'e bakarken Kerem ise söyleyecek bir şeyler bulmaya çalışıyordu.
''Ne güzelim mi dedim. Ya ben Melis'e diyecektim onu. Yani Melis dedi sandım.''
Melis bir anda gülümsemeye bende bir anda somurtmaya başlamıştım. Bi kere Kerem benden başka hiç kimseye güzelim demez! Diyemez!
Melis bir anda kıkırdadı.
''Ne garip lakaplarınız var böyle Zeynep sen Kerem'e kas hayvanı diyorsun o sana gölyazı gülü. Bende mi acaba Kerem'e 'kas hayvanım.' demeye başlasam?''
Kas Hayvanım? Kızım nerden senin kas hayvanı'n' oldu. O benim kas hayvanı'm'.
''Y-yok yani bundan sonra birbirimize lakap takmayalım. Hem kas hayvanı hakeret içeren bir sözcük sevgi içeren bir sözcük değil.'' diyerek karşı çıktım. Çünkü hiç kimse benim 'kas hayvanı'm'a '' benim kas hayvanı'm' '' diyemezdi.
''Yaa neyse boşverelim bu konuyu hadi Doğruluk mu Cesaretlik mi oynayalım.''
Melis'in ortaya koyduğu fikir üzerine ben mutfaktan bir şişe almaya gittim. Dolapları biraz karıştırdıktan sonra en uygun olan şişeyi bulup tekrar Kerem'in odasına döndüm.
****
''Doğruluk mu Cesaretlik mi?''
''Cesaretlik.''
Barış'ın bu cesur davranışı sayesinde Melis hemen bir şeyler düşünmeye başladı.
''Dışarı çıkıp ben Zeynep Yılmaz'a aşığım diye bağır.'' dedi Melis sırıtırken. Bu kız da az değildi. Yani sanki Kerem'i gıcık etmek için elinden geleni yapıyordu.
Kerem'in de zaten hemen yüzü düşmüştü.
****
''Doğruluk mu Cesaretlik mi Zeynep?''
Bu konu hakkında çok iyi düşünmem gerekirdi. Sonuçta soruyu soran Melis'ti. Yani cesaretlik desem ayrı bir dert, doğruluk desem ayrı bir dert.
İyice düşündükten sonra ''doğruluk'' yanıtını verdim. Çünkü 'cesaretlik'dersem karşıma ''Barış'ı öp'' şeyler çıkabilirdi ve o zaman Kerem'i düşünmek istemiyordum bile.
''Immm o zaman biraz düşünmem gerekecek.''
***
''Tamam, tamam buldum işte.''
Yarım saattir Melis'in soru sormasını bekliyoruz.
''İlk öpücüğün kimleydi?''
Lütfen yorum yapmayı unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin! (ZeyKer)
FanfictionBüyük aşklar nefretle mi başlar? Ah, çok saçma. Aşk diye bir şey yoktur. Hem de nefret ile başlıyanı hiç yoktur. Yani en azından ben öyle zannediyordum. Ta ki karşıma Kerem Sayer çıkana kadar ve beni mahvedene kadar. O kadar nefret doluydum ki ona...