Ep.25

3.6K 367 46
                                    


Elimin altında hissettiğim yumuşaklıkla kaşlarımı çattım. Bir yatakta yatıyordum.

En son olanları hatırlamaya çalıştım. Hoseok ile bodruma, çalışmaya inmiştik ve-

Hoseok.

Gözlerim kocaman açıldı, aynı anda yaşlar gözlerime hücum etti ancak onları son anda durdurdum.

Tam hatırlayamıyordum, anılar kesik kesikti ve bir görünüp bir kayboluyordu.

Sinir krizi geçirdiğimi biliyordum. Büyüğünden bir tane hem de. Hoseok'un beni sakinleştirmeye çalıştığını da biliyordum. Ancak yapamamıştı.

Çığlıklarımın evi inlettiğini hatırlıyordum, herkes bodruma koşmuştu.

Sonra onu görmüştüm. Yoongi.

Ona olan nefretim o kadar büyüktü ki onu görünce görüşüm kırmızılaşmıştı.

Ona saldırmıştım.

Tanrım! Yoongi'ye saldırmıştım!

Bir yumruk salladığımı hatırlıyordum, sonra birçok el tarafından geriye çekilmiştim.

Yumruğumun isabet etmesini umuyordum. Bunu çoktan hak etmişti.

Gerisini hatırlamıyordum. Bu yatağa nasıl geldiğimi veya ne güçlüklerle getirildiğimi de.

Yavaşça yataktan indim. Boynum acıyordu. Elimi oraya götürdüğümde uzun kabarıklıklarla karşılaşmıştım.

Çekmeceleri karıştırıp küçük bir el aynası buldum. Aynayı boynuma tuttum.

Hassiktir.

Kendi boynumu yırtmıştım. Sayamayacağım kadar çok çizik vardı ve bazıları kabuk tutmak üzereydi. Diğerleri ise hâlâ kıpkırmızıydı ve acıyordu.

Aynayı bırakıp ellerimin ayasını çevirdim. Tırnaklarımın içine dikkatlice baktığımda et parçalarını seçebiliyordum.

Tanrım. Kendi boynuma ne yapmıştım ben böyle?

İğrenç.

Gardolabından bir fular kaptım ve tuvalete gittim. Yanan yerlere soğuk su vurarak rahatlamaya çalıştım. Daha sonra fuları boynuma taktım. Çoğu iz gözükmüyordu.

Banyodan çıktım. Ev oldukça sessizdi.

Dünden sonra, her zamanki gibi davranabilecek miydik?

Kendi adıma konuşmak gerekirse imkânsızdı.

Mutfakta da kimse yoktu ancak sofra toplanmamıştı. Sandalyelerden birine kurulup kahvaltımı yaparken ne kadar çok kilo kaybettiğimi düşünüyordum. Yemek yemeyi sürekli unutuyordum.

Kahvaltımı bitirdikten sonra sofrayı topladım. Oturma odasına giderken gergin fısıltıları duyabiliyordum.

Kapıyı açıp içeriye bir göz gezdirdim. Hepsi daltonlar gibi sıraya dizilmişlerdi. Bakışları suçlu bir çocuğunkileri andırıyordu. Jungkook bana 2 saniyeden fazla bakamıyordu. Taehyung bir köşede anlamsız bakışlarla onları süzüyordu. Ne olduğuna dair hiçbir fikri yokmuş gibiydi. Aramızdaki en masum kişi o olmalıydı.

Yoongi'nin bakışları daha cansızdı. Her geçen gün yaşam enerjisinin bir kısmını kaybediyor gibi görünüyordu. Kilo vermişti. Bir anlığına aklımdan 'acaba benim yüzümden mi?' düşüncesi hızla geçse de o ihtimali hemen sildim.

Dudağının bir kenarında yara vardı. Demek ki yumruğum isabetli olmuştu.

Peki bu neden beni rahatlamış hissettirmek yerine mutsuz etmişti?

Consciousness // Min YoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin