29. Bölüm

790 134 23
                                    

Bu sabah kafeye gelmek için uyandım her hafta sonu gibi. Hazırlanıp sakince annemin hazırladığı tostu alıp üzerime geçirdiğim kabanımla anahtarımı da cebime atarak kapıyı açtım.

Kapıyı açtım ve karşımda bana gülümseyen seni gördüm.

İlk hala uyuyorum ve rüyadayım sansam da burnumun donmaya başladığını hissettiğimde şaşkınlığımı kenara bırakıp gülümseyen sana ben de gülümsedim.

''Günaydın!'' neşeli çıkan sesine karşı koymak zaten imkansızken bana yaşattıkların hiç de iyi değildi Hoseok.

Kafeye giden yolu birlikte yürüyüp elimdeki tostu zorla seninle paylaşmak için sana doğru uzatıp ısırmanı sağladığımda gülümseyip başını önüne eğdin.

Yanaklarının kızarmasını havanın soğukluğuna öyle yakıştırdım ki Hoseok...

Geri kalan gün boyunca kafede yapmamız gerekenleri yapmış sınavlar hakkında konuşmuş ama sonra bunu iğrenç bulup kahkahalarla gülmüştük.

Çok güzel gülüyordun Hoseok.

O anı dondurup bir ömür seni öylece izlemek istedim.

''Pazartesi günü için hazırlık yaptın mı?'' sorduğun soruyla ne diyeceğimi bilememişim.

Ben kendi çantamı çoktan hazırlamış bir de sen unutursun diye senin için küçük bir çanta bile hazırlamıştım. Tabii ki bunu söyleyemezdim ben de geçiştirip sana sordum.

Cidden hiçbir şeyden haberin yoktu.

''Hey, iş çıkışı bize gelsene. Hem bana yardım edersin hem de akşam yemeği yeriz. Annemle seni bırakırız sonra.'' tabii bunu annenin önünde söylememiş olsaydın reddetmek için bir bahanem olurdu.

Hayat şartları beni sizin evinize sürüklemişti.

Neredeyse bir saat önce senin odandaydım Hoseok.

Senin kadar sen kokan bir yerde olmak o kadar farklı hissettirmişti ki...

Evet, benim odamda kaldığından da kokun sinmişti ama Hoseok, bu tamamen senin odandı ve sikeyim her ayrıntı ben Hoseok'a aitim diye çığlık atıyordu.

Her köşede gördüğüm mavi ile yeşil arası ayrıntılar yüzümdeki tebessümü arttırırken yatağındaki yastığı alıp kaçasım gelmişti.

Hızla senin için bir çanta hazırladığımızda yastık hariç her şeyi halletmiştim.

O yastığa yatacaksın Hoseok, o kadar.

Az önce beni eve bıraktınız, ilacımı içtim Hoseok.

Her ne kadar bilmesen de biliyorsun. Seokjin'e verdiğim raporu sana vermezsem kalbimin sıkışmaya devam edeceğinden eminim.

Kızaran yanaklarına çarpan o soğuk rüzgarı kıskandım bugün Hoseok, çabuk geçti ama, çünkü benim de yanaklarımın kırmızı olduğunu anca kafeye geldiğimde fark edebilmiştim.

Aynı havada kızaran yanaklarımız var Hoseok!

Hoseok, seni çok seviyorum.

O güzel gülüşüne hayranca bakmayı geçip minik benini kıskandığım yerden başlayarak her bir noktasına öpücüklerimi bırakmak isteyecek kadar çok seviyorum.

Kızaran yanaklarına dokunmam için az bir zaman mı kaldı Hoseok?

O güzel anları tadabilecek miyim?

Bir nefesimi kesmeye yeten gülüşüne dokunabilecek miyim?

Seni seviyorum Hoseok, iyi geceler Hoseok... İyi geceler.

 İyi geceler

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Hope, Don't Leave Me. // YoonSeokWhere stories live. Discover now