HEP YEK, YİNE Mİ HEP TEK! 4.Bölüm

1K 88 8
                                    

Medya: SELVİ

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

Medya: SELVİ

Selvi karakteri için haftalardır benimle birlikte uğraşan, ve tam istediğim gibi bir güzeller güzeli kızılımızı bulan @ummuavci ya bol öpücüklü teşekkürler :*

Pembe pamuk şekerden bulutlar, meyvesi rengarenk makaron olan şekerleme ağaçları, efil efil esen mis limonata çimenler. Ah; dünya bu şekliyle ne de tatlı ve katlanılabilir tatta!

Kafamın üzerinde hasırdan şapka, şezlongda uzanmış, balla karışık karamelli gün batımını seyre durmuşum. Tatlı hayat, ye iç keyfine bak! Roma yansa, Titanik batsa umurumda mı, öyle bir galesizlik bulutuna mazhar olmuşum ki, acı yok dert yok. Bir taraftan da gönlümü bozmuyor değilim hani, diyorum birazdan birisi çıkar keyfime limon sıkar veyahut dev karıncaların istilasına uğrar kaçacak delik ararım. Psikopat bir hayal gücüm var kabul ediyorum, aklıma gelende başıma gelir hani. Öyle de oldu zira; dokunsam elime düşecek pembe bulutlar mora çaldı, mis limonata kokan çimenlerin yerini leş gibi keskin kokan soğan tarlası aldı.

Otomatikman gözlerimde açıldı doğal olarak, cidden burnumun direği soğan kokusundan kırılıyordu. Babam elinde tuttuğu yarısı kesilmiş soğanı yüzümden tarafa tutmaya devam ediyordu.

"Baba Allah aşkına çek şunu burnumun dibinden, iyice Çin işkencesine bağladın!" bin afra tafrayla yataktan doğrulduğumda, babamın kırlaşmış kaşları tiksintiyle çatıldı. Yüzünde gergedan bokuna bulanmış istavrit görmüş bir ifade belirmişti. Merak edilmeyecek gibi değildi o yüzden sorma gafletinde bulundum.

Babam, takma dişlerini gıcırdatarak "Seninle evlenecek adamın vay haline! Gerçi hiçbir insanoğlu seninle bir ömür geçirecek kadar yoksunluk krizine girişmiş olamaz." İşaret parmağını gözüme sokmaya niyetlenerek "Evde kalmanın nedeni de bu zaten" dedi, kendi sözlerini tasdikleyip onaylayarak.

"Sabah sabah rüyanda beni mi gördün babacığım, bakıyorum beni sevgi sözcüklerinle şımartmaktan keyif alıyorsun hayırdır ?" daha başka söyleyeceklerim vardı lakin, soğanın saldırısından sağlam çıkan burnum bu sefer ekşi kesif bir kokunun süngüsüne takıldı. Başımın ağrısını saymıyorum bile, çimentoya kafa atsam bu denli bir ağrı çekmezdim herhalde.

Babam yatağımdan uzaklaştığında, bu sefer kaşlarını çatan bendim. Onun yönlendirmesi olmaksızın, soldukça burnumu yakan kokunun benden geldiğini algılayabildim. Dün gece üstümde şıkır şıkır olan pembe elbisem, göğüs hizasından karnıma doğru yeşilimtrak bir lekeyle kaplıydı. Kaçınılmaz son, içtiğim her gecenin devamında eğlencem kusarak bitiyordu. Düne dair zihnimde bomboş bir sayfa vardı, Reyhan'ı da bölük pörçük hatırlıyordum.

Kendi başına bir uygarlık kuran kızıl, dağınık saçlarımı yüzümden çekip "Saat kaç baba?" sesim tarazlı çıkıyordu.

Eski emektar kol saatine kuşkuyla bakan babam, kötü haber tellalı gibi "Dokuzu yirmi geçiyor. Sen bu gün işe gitmeyecek misin?"

AL TAKKE VER KÜLAHUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum