GEÇMİŞİN DANTELLİ HATALARI!-11.Bölüm

555 78 17
                                    

Namussuz, karşıma geçip zaferini kutlayacak elbet.  Yıkıp geçtiği kadının örselenmiş ruhuna, bir daha dikiş tutmayan hayatına bakıp 'iyi ki' diyecek.  Tekrardan derleyip toparladığım aklımı yerle yeksan edip, beni mahvedecek.  Biliyorum ki, bu son darbe incinmiş gururumun kaldıramayacağı kadar incitici olacak. 

Ellerimin titremesini bir türlü durduramıyorum, ben ki direksiyon sınavında bile rahatlığıyla müfettişlerin sinirini bozan bir adaydım. Kolay kolay duygularının tesiri altında kalmayan bir yapıya sahip olduğumu düşünürken, aynanın karşında ki ürkek halimle bir türlü bağdaştıramıyorum suretimi. 

"Komşumuz Gülten hanım bize bir tabak revani getirdi, yemek ister misin?" diye soran babam, yatak odamın kapısından başını uzattı.  İçimi çekip yılgın bir edayla başımı salladım. 

"Dünde sigara böreği getirmemiş miydi bu kadın, hatta ondan bir önceki seferinde de yanlış hatırlamıyorsam sarma yollamıştı."

"Evet ne var bunda" diye çıkışan babamın aksi sesi ve çatık kaşları, ne ima ettiğimi pek anlamamış gibiydi. 

"Diyorum ki, Gülten teyze bizim karnımızı doyurmakla pek bir ilgili şu sıralar.  Hayırdır baba, kadıncağız senin aklına midenden mi girmeye çalışıyor yoksa?" 

"Ah nerede o günler, kurudum kaldım bu evde.  İnsan bir can yoldaşı arıyor şu son nefeslerinde " derken hayıflanan sesinde bariz bir istek ve yakınma kendini belli ediyordu. 

Babamın yanına yaklaşıp buruşuk yanağını öptüm, yıllar ne çabuk değiştiriyordu insanları. Hatırlıyorum da çocukken onun bir süper kahraman gibi beni tek koluyla kaldırmasını ne çok severdim, hiç yaşlanmayacak diye düşünürdüm. Meğerse her şey eninde sonunda elimizden kaybolup gidiveriyormuş biz ayrımına varamadan. 

"Acıtasyon yapma şimdi babacım.  Senin de gönlün Gülten teyzeden yanaysa muhallebici de bir çay içiverin de kaynaşın" derken tabi ki ciddi değildim. Babamı başka bir kadınla paylaşmak fikrine alışamam zannediyorum ki.

Üstüme başıma bakıp kırlaşmış kaşlarını çattı.  Şu sıra sürekli gel git aklıyla ortalıkta dolaşan kızının gene ne işler çevirdiğini merak eder bir bakış vardı ifadesinde.

"Hayrola bir yere mi gidiyorsun evde kalmış kız kurusu pijamalarını giymemişsin" dediğinde, öyle keskin bıçak gibi bir bakış attım ki, bir insanı sadece gözlerle öldürmek mümkün olsaydı baba katili ilan edilirdim tartışmasız. 

"Evde kalmış kız kurun birazdan iş toplantına gidecek baba.  Merak etme dönüşte sahipsiz bir koca bulur gelirim sokaktan.  Ondan sonra sen sağ  ben selamet!" 

"Sokakta bulunan sokakta kalır. Koca getireceksen Uğur denen çocuğu getir benim gönlüm aldı onu" derken hakikaten ciddiydi.  Uğur'u damatlık mertebesine layık görüşüne mi şaşırmalıydım yoksa imkansıza alan bağımı güçlendirmeye çalışmasını mı bilemedim. 

"Ömrümün sonuna kadar dizlerinin dibinde kalacağıma kendini hazırlasan çok iyi edersin babacım.  Evlenmeye hiç niyetim yok alışsan iyi edersin" dedikten sonra banyoya girdim.  

Bunu söylediğime ben bile inanmakta zorlandıysam babam ne geçiriyordu acaba aklından?  Ekseriyetle hayallerim evli, mutlu, çocuklu şablonuyla süslenmiş vaziyetteyken bir anda taban tabana zıt durumların ortasında kendimi bulmaktan alıkoyamıyordum.  Neyse ki yediğim darbeler aklımı bir nebze yerine getirdi, artık hayaller kurmuyor bir erkeğin verebileceği güvene kol açmıyordum.  

Kendime bir söz verdim, bundan sonra tek tabanca olarak hayatımı idame ettireceğim. Bu da son nokta...

*

AL TAKKE VER KÜLAHWhere stories live. Discover now