ARA BENİ, ÖPTÜM SENİ! - 15. Bölüm

623 71 16
                                    

Beğeni ve yorumlara çökmeyi unutmayalım , Keyifli bol gülücüklü okumalar :))) Şarkıyı bir dinleyin...

Güvenilir bir omza baş dayayıp uyumayalı ne kadar oldu? Evet, bir zaman güvendim sonrasında güvendim sanıp durmadan tetikte kaldım.  İnsanın bir kez dayanak noktası hasar aldığında, daima korkakça yaklaşıyordu. 

Saçlarım usul usul, acıtmaktan korkar gibi okşanırken gözlerim kapalı bunları düşünüyordum. Kızıl kıvırcık saçlarımı tıpkı ipeğe dokunurcasına dokunurken her an kedi misali mırlayabilirdim. 

"Uyandırmak istemem ama abin geldi" dediğinde bu düşüncemden çabucak vazgeçtim. Yerimden doğruldum an boynumu kitleyen ağrı hafiften gözlerimi yaşarttı.  Serhat telaşlı koşar adımlarla bize doğru geldiğinde tutulan boynumu esnetiyordum. 

"Nuran nerede, karım iyi mi?" 

"Paşa hazretleri nihayet girdiği ağaç kovuğundan çıkıp teşrif edebildi.  Karını bu kadar çok merak ediyorsan yanında dursaydın" dediğimde Uğur koluma dokundu.  Sakinleşmesi gereken bendim anlaşılan. 

"Selvi karım nerede, ona kötü bir şey mi oldu? Konuşsana nerede Nuran, onu hemen görmek istiyorum" 

"Bağırıp durma  sesini alçalt rezil.  Leş gibi içip deli gibi bağırma hastane burası" derken her an abimin üstüne atılıp onu parçalayacak kudretim mevcuttu.  

"Selvi lütfen biraz anlayışlı olur musun adamın haline bir bak. " Uğur beni geriye çekerken abimin omzuna elini attı.

"Ameliyattan çıktı şu an durumunu gözetim altında tutuyorlar.  Korkulacak bir şey yok, uyandığında yanına alacaklar" derken sakin ses tonu abimi yatıştırmışa benziyordu.  Bense hiç oralı olmadan kalktığım yere geri oturdum. 

"Madem adam akıllı sevemeyeceksin ne demeye evleniyorsun" diye söylendim.  Serhat yüzüme öyle içler acısı bir ifadeyle baktı ki serzeniş de bulunmaya devam etmedim. Karı koca arasına girmek istemiyordum, ne kadar tartışırlarsa tartışsınlar birbirlerini köpek gibi sevdikleri aşikardı. 

 O yüzden ağzıma fermuar çekip kafamı başka yöne çevirdim...

*

Sabaha kadar yanımda dibimde, bir kol mesafemde bekleyen Uğur gerektiğinde uyumam için omuzunu bile fedaya hazır olarak bizimle birlikte sabahladı.  Üstündeki üç parça şık takım elbisesi, yorgun ama dinç duran yüzü, yumuşak bakışlarıyla yüreğimi sıcak muhallebiye çeviriyordu.  

Doktor erken saatlerde muayeneyi tamamlayıp bizi odaya aldığında üçümüzde uykusuzluktan helak olmuş suratlarla odaya doluştuk.  Hemşire serumu yenilerken bizi gözleriyle tenkit ederek "Çok fazla kalmayın  istirahat etmesi gerekiyor" diyerek işini tamamlayıp çıktı. 

 Serhat hemen yatağın başındaki sandalyeye çöküp Nuran'ın elini avuçlarının arasına alıp yüzüne sürdü.  Dudakları mırıl mırıl bir dua okuyor gibi hareketli,  gözleri kapalıydı.  Solumda duran Uğur böceğiyle birbirimize baktığımızda, bana anlayışla gülümsedi.  Ama bu sefer gülümsediğinde çenesindeki gamze belirginleşmemişti.  

"Serhat" 

Nuran titrek göz kapaklarını açtığında abim yaşlı gözleriyle "Özür dilerim bitanem, özür dilerim aşkım.  Özür dilerim" sözlerini sayıklayarak yengemin yanaklarını, gözlerini defalarca öptü. 

"Bebeğimiz iyi mi?" diye fısıldadığında içim bir başka acıdı.  Ameliyattan çıktığında doktor, bebeğin düşme riski olduğunu belirtmişti.  

Serhat şaşkınlıkla "Hamile misin?" diye sorduğunda henüz haberi olmadığını, Nuran'ın böylesi önemli bir bilgiyi sakladığını aynı anda öğrendik. 

AL TAKKE VER KÜLAHDonde viven las historias. Descúbrelo ahora