SAR BİN DERDE - 13.Bölüm

574 74 20
                                    

Şarkıyı tavsiye ediyorum enfes bir parça :) Keyifli Okumalar canlar ....

Bir kadının gönlünü almanın kolay yolu olarak görülen bir kutu çikolata, bir buket çiçek aldatmasına ne yazık ki ben kanmıyorum. Masamdaki çiçeklerin ikisini de Şahika'ya verip, odamdan uzaklaştırmasını sağladım. 

Kadın-erkek ayrımı yapan biri değilimdir, ama insanı aptal yerine koyan insanlara karşı ayrı bir tutum gözettiğim de doğru.  Gerçek ne kadar acı olursa olsun yalanlarla avutulmak yerine acıyı yeğlerim.  Sahtelikten kaçtıkça kalbimde yer verdiklerimin bana bunu reva görmesini kabullenemiyorum.  

Müteasir(zorlayıcı)  zamanlarda kendime has bir düşüncem vardır, ne kadar darbeye mazur kalsam da inadına üstüne yürüyerek korkumu gizlemeye çalışmam. Aksine üstüne gittikçe ondan güç alır, bahanelerin arkasına sığınmam.

Genel toplantının yapılacağı seminer odasına Şahika'la kol kola giderken, Cemşid çay tepsisini bırakmak için çay ocağına gitmişti.  Reklam ajansında yer alan prodüksiyon, mali ve idari işler, insan kaynakları, medya planlamanın yanında benim de içinde yer aldığım kreatif bölümündeki tüm altmış küsur insan seminer odasında oturmuş bekliyordu. 

"Erhan bey seminer odasında duyuru yapmazdı yoksa şirket iflas falan mı etti, belki de hepimizi işten çıkarıp konkordato ilan edecektir" diyen Şahika, dirseğimi karnına bastırdığımda sustu.

"Şom ağzını açıp durma, piyasanın halinden haberin var mı senin? İş bulamayacağımız gibi sefil oluruz, evrene negatif enerji yollamayı kes" dedim. Bunca duygusal karmaşanın içinde iş arama stresini ne kadar kaldırabilirdim ki? Özellikle de reklam piyasanın şu son dönemde can çekiştiği gerçeği açıkça belliyken. 

Seminer odasındaki tüm bordo koltuklar dolduğunda saçlarını sımsıkı bir topuzla hizaya getiren Naciye Hanım, kalem eteği ve dış görüntüsündeki nizamla yine soğuk rüzgarlar estiriyordu.  Bu kadının bu kadar tertipli düzenli yaşamasına sinir de olmuyor değilim hani, her sabah kıyafetlerim arasında cebelleşirken kesin geceden giyeceklerini ütüleyip astığına kanaat getirmeye başladım. 

"Arkadaşlar biraz sessiz olun fazla vaktinizi almayacak.  Devamında işlerinize geri dönebilirsiniz" dediğinde sesinde otoriter yapı kalabalık insan yığınındaki fısıldaşmaları bıçak gibi kesip attı. 

Kapalı olan seminer odasına önden giren Erhan beyin ilk önce kallavi göbeği ortama girişini yaptı.  Hepimiz onun Naciye hanımın yanına geçip karşımızda dikilmesini sessizce bekledik. Sanırsınız toplu mülakat ile devlet dairesi oluşturacağız!

Genzini temizleyip lafa başlayan Erhan bey, burnunun üstüne düşen gözlüğünü düzeltmeden konuşmasını sürdürdü. 

"Arkadaşlar çoğunuz bizimle yıllardır birlikte, bazılarınız ise henüz aramıza yeni katıldı.  Bundan otuz iki yıl önce cebimde sadece günlük gazete param ve lastiği patlak arabamla bu işe girdim.  Çok şanslıydım, çünkü yanımda bana daima inanan desteğini asla esirgemeyen bir karım vardı.  Aileden zengin değildim, bu işe de gazete satarak başladım.  Okulum mektebim, yabancı dilim de yoktu. Ama kendime olan saygım, aileme duyduğum büyük sevgimle çıktığım bu yolda yüzüm hiç eğilmedi. "

Erhan bey hayat hikayesiyle, sıfırdan başlayıp geldiği noktayla böbürlenen biri olmadığı için toplantı odasındaki herkes pür dikkat neler söyleyeceğini merak içinde dinledik. Başarı ve sonsuz bir azmin hikayesiydi bu, feyz alacağımız nüanslar gizliydi. 

"Bir insanı yapmak isteği şeyden alıkoyan tek şey kendi ürettiği bahanelerdir. Hep buna inandım, ne istediğimi biliyordum ve başarmak için asla pes etmeden çalışmam gerektiğini de biliyordum. Uzun lafın kısası bu otuz iki yılda Mevlana Celaleddin Rumi'nin de dediği gibi hamdım, piştim, yandım. Anlayacağınız benden bu kadar, yeni beyinlere yer açarak emeklilik günlerime başlama kararı aldım" 

AL TAKKE VER KÜLAHWhere stories live. Discover now