16.Bölüm

7.1K 340 239
                                    

" Sehunah? "
"Hmm?"
" Peki bana şunu söyle, neden öyle giyindin?"
". .. Seni lunaparka götürecektim ama sanırım futbol senin içi-"
"YAH! NEDEN DAHA ÖNCE SÖYLEMEDİN? BEN ÇOK SEVERİM LUNAPARKIAAĞ!!"
Sehun omuz silkti. 
"Ne bileyim futbol için heyecanlıydın ben de bozmayayım dedim."
" Aww Sehunah~"
"Ne?"
*luhandanaşırıbaskıcıveaegyodolubakışlar*
" Şimdi gitsek olmaz mı? "
" Şimdi mi?"
" Evet şimdi! "
" Bilemiyorum Luha-"
Luhan parmak uçlarına çıktı ve dudaklarını onun dudaklarına sürttü. 
Fısıltıyla , "jebhal~"
Sehun yutkundu. 
"Ama bu haksızlık. Rüşvet veriyorsun. "

Luhan tek kaşını kaldırdı. 
" Ve sen de rüşvet istiyorsun. "
'Içimi okudu. ' Sehun Luhan'ın yüzünü ellerinin arasına aldı ve uzun uzun öptü. 
"Rüşvet kabul edildi. "
" EE NEREYE GİDİYORUZ? "
Evet. BaekYeol kesinlikle istediğini duyuyor. Gerçi Yeol'de o kulaklar varken ohooo...
Sehun dik dik baktı. 
" Biz gidiyoruz, Luhan ve ben. Bu bir aaa... date !"
Baek duymamış gibi yaptı. 
" Hangisine gidiyoruz? Bence okulun yakınındaki yer en iyisi ! Hadi oraya gidelim ha?"
Sehun gözlerini devirdi. 
"Dediğim gibi biz Luha-"
Baek Luhan'a aegyo yaptı. 
"Lulu Hyung, beraber gidiyoruz di mi? Hıh? Hıh? "
Lanet olası bi de eyeliner sürmüştü. 
Luhan bi Sehun'a bi de Baek'e baktı. Bu sefer Luhan Sehun'a aegyo yapmaya başladı. 
"Thehunnaaah~ baek ile yeol gelthe bişiycik olmaaağşz keaaa ♡ aing !♥"
Sehun'un ağzı açık kaldı. 
' Yuh be benim için bu kadar eagyo yapmaz şerefsizim. '
Luhan daha da yaklaştı ve burnunu Sehun'un yanağına sürttü. 
" Sehunnaaah~♥"
" Tamaaam tamam."
Baek bağırdı. 
" Yes biçız! Çifte randevu! Suho Hyuuung sevgilini de al gel gidiyoruz ! KaiSoo siz de hazırlanın! Taoo Kris'i getir ! Chen, ağaç gelemeyeceğine göre geriye tek bir seçeneğin kalıyor!"
Sehun elini Luhan'ın omzuna koydu ve kulağına eğildi. 
" Aşiret gibi gidiyoruz. Doğulu sanmasınlar bizi?"
Luhan dudak büktü. 
" Hadi ama Sehunah , eğlenceli olacak. Olmadı ben seni eğlendiririm."
Sehun doğruldu. 
"E hadi ama ne bekliyoruz?"
Hunhan ve BaekYeol çifti hazırlanmış , aşağıda bekliyorlardı.
Yeol merakla sordu.

"Luhan hyung, gerçekten küçükken Sehun ve Xiumin'den başka arkadaşın yok muydu? "
"Öyle de denilebilir. "
Yeol kafasını salladı.
"Sen de bela mıknatısı gibisin be Luhan. Hayır arkadaşların ya Sehun gibi anormal bişiy ya da Xiumin gibi psikopatlar adam gibi arkadaşın olmuyor."
"Haklısın Yeol. En son kanıtı sen oluyorsun sanırım ha? " 
Yeol sustu ve dudak büktü. Sehun kıkırdadı ve elini sevgilisinin omzuna koydu. 
' En az benim kadar zeki.'
Tao Kris aşağı indi. 
Tao heyecanla bağırıp Kris'i çekiştiriyordu. 
" Ahahha gidiyoruz lunapark lunaparka hehey~"
Kris ise pokır feys ile elleri cebinde -hay ben bu fikri bulanın ta yedi sülalesini beep beep bakışı atıyordu.
Sesi, en az matematik sınavından 90 bekleyip de ' ben sanırım 40 alacağım' diyen öğrenci kadar yapmacıktı.
" Evet. Gidiyoruz. Lunapark. Ne hoş. Hey."
Kyungsoo ve Kai de gelmişti. 
Kyungsoo'nun elinde poşetler vardı. 
"Kusarsanız uğraşamam sizinle haberiniz olsun. Alın şunları. "
Kai ellerini Kyungsoo'nun beline koydu. 
" Eğer korkarsan bana tutun bebeğim. "
Kyungsoo kafasını ona çevirdi. 
" Bunu bana kutlamada konfetiden korkan mı kişi mi söylüyor? "
" Yah! Aniden olan bişeyden herkes korkar! D-değil mi?"
Sehun, Baek ve Kris onu pek de desteklemiyodu.
" Yoo ."
"Not really. "
" Niye korksun ki?"
Kai onlara pis pis baktı. 
" İşiniz bana düştüğünde görüşürüz. "
Sonunda SuLay de gelebilmişti.
"Evet Lay, lunaparka gidiyoruz. Lunapark. Lu-na-park."
Lay ellerini göğsünde birleştirdi. 
" İlk defasında anlıyorum ."
Suho gözlerini devirdi. 
" Tabii. "
" Sadece Korece bana zor geliyor. "
Tao kaşını kaldırdı. 
" Ama Çince konuşurken de anlamıyorsun."
Yeol elini kaldırdı. 
" Benim bir hipotezim var. Bence Lay kendine başka bir evrende başka bir dil yaratmış ve beyni ona çalışıyor."
Sehun ona hafifçe vurdu. 
" Ve senin beynin de orada kalmış. "
Baek, gözleriyle Sehun'a taramalı tüfek etkisi yarattı. Hele eyelinerla daha etkili oluyordu.
Sehun dil çıkardı. " Bööğh!"
Luhan ikisinin arasına geçti. 
" Yeter . Her saniye IQ seviyeniz düşüyor. "
Chen ve Xiumin heyecanla indiler.
" Orayı inletelim!"
"Ölüm trenine binelim! "
" Sonra da korku tüneline!"
"Sonra gemiye! "
Kyungsoo gülümsedi. 
" Herkes tamsa gidiyoruz. "

* * * ** 
" Luhan kaybolma. "
"Tamam Sehunah. "
" Yah! Her gördüğün şeker dükkanına koşmak zorunda mısın sen?"
" Ama Sehunah, sen duymuyorsun beni çağırıyorlar."
'Aishh. Bu kadar kalabalık olmasa bari de gözümün önünden gitmese.'
" Lunaparka geldik Luhan yemek yemeye değil. "
Luhan omuz silkti. 
" Ah! Bambili balon! İstiyorum! "
Sehun gözlerini devirdi. 
" Satıcı adamın yanına gitti.
" Bu ne kadar? "
Parayı ödedi ve adamın balonu çözmesini bekledi. 
'Allahım, bu adam Lay'in anlama hızından bile yavaş. '
Sonunda eline balonu verdiğinde Sehun balonu vermek için döndü arkasını .
Evet. Luhan yine yok.
'Şimdi bütün şeker tezgahlarını gezmek zorundayım. Yey.'
Hiçbir yerde bulamıyordu.

'Off lanet. Neredesin ?'
Daha sonra Luhan'ın en sevdiği şeker tezgahının önünde bekledi .
'Buraya mutlaka gelecek. '
Elinde balonla beklerken yaşı biraz geçmiş güzel bir bayan ona yaklaştı.
"Selam şeker şey. Adın ne senin? Noonanın adı Kwon Bo Ah. "
Sehun ters ters baktı ve cevap vermedi. 'Kaçırıldın mı Luhan neredesin? Kafayı yiyeceğim. Şu teyze de bi gitmedi. '
Bayan daha da yaklaştı. 
" Neden konuşmuyorsun? Dilini mi yuttun? Çıkarayım istersen. "
'Iyyk.'

Luhan, Sehun beklerken elma şekeri gördü ve ona koştu. Hemen bi tane aldı be yemeye başladı. Uçuyordu resmen.
" Bunun yanında sevdiğim Jellyler çok iyi gider!"
En sevdiği tezgaha koştu ve Sehun'un yanında yaşı geçmiş bi bayanı gördü. 
'Ne oluyor? '
Baktı ki yaşı geçmiş teyze monolog yapıyor, peşini bırakmıyor Hunniesinin.

'Bitch.'
Sehun'un yanına koştu. Sehun'un gözleri parıldadı ve Luhan'a sımsıkı sarıldı. 
Yanındaki kadın Luhan'a uyuz uyuz baktı. Luhan ısıracak gibi bakıyordu. 
" Teyze? Oğlunla karıştırdın galiba sevgilim o benim. "
" Hah. Ben 30umu yeni geçtim bi kere."
" Orası çok belli. Ama 30unu geçeli geçmiş bayağı ha? Şimdi elimden bi kaza çıkmadan defol. "
" Bayana vurur musun sen ? Terbiyesiz şey. "
" Pis subyancı sürtük. Sehun'a asılan herkesi döverim. Fark yapmaz."
Sehun panikledi. 
" Sa-sakin ol Luhan. Bayan siz de gidin artık. "
" Aman. Pis gaylerle işim olmaz."
Luhan yumruğunu sıkıyordu.
" Bana bak sen!"
Kadının saçını çekmeye başladı. 
Kadın çığlık attı. 
Arkadan bi adam geldi. 
" Karımı rahat bırakın lan!"

Luhan psikopat gibi sırıttı. 
" Kaşaaar bi de kocası varken benim sevgilime asılıyor."
Kadın kocasının arkasına saklandı. 
" Seninle sonra konuşacağız Bo Ah. Ama şimdi şu bücüre gününü göster- Aagh!"
Luhan uçan tekmeyi geçirmişti. 
Sehun onu tuttu. 
" Hadi Luhan gidelim! "
" TUTMAYIN BENİ! GEBERTİCEM SİZİ! KİMSE SEHUN'A ASILAMAZ!"
Adam şeysini eliyle kapatıyordu.
Kadın acıyla bağırdı. 
" Neden oraya vurdun ki başka yer mi yoktu? "
Luhan daha vuracaktı ki Sehun onu omzuna aldı ve oradan uzaklaştırdı. 
Ağaçlık yere geldiler ve Sehun onu indirdi. 
" Aklından ne geçiyordu? Hem neden kayboldun? Bişey oldu sandım! Ya adam seni dövseydi? Şikayet ederlerse ne olacak? Manyak mısın sen? Kendini yaralamak mı istiyorsun? Benim delirmemi mi istiyorsun? "
Luhan'ın gözleri dolmuştu. Ağlamak üzereydi. 
Kendini Sehun'un kollarına bıraktı ve aynı anda gözyaşları da düşmeye başladı. 
Sniff sniff
"Sehunaaah~"
"Waah jommel. Deminki Luhanla bu bir olamaz. İçinde Jonh Cena var resmen. "
" Benim için endişelene bak. Az kalsın o teyze kapacaktı seni."
" Ben izin verir miyim sence buna?"
Luhan başını iki yana salladı ve saçları Sehun'u gıdıkladı. Sehun kıkırdadı. 
" Aptal. " 
Yanağını onun yanağına sürttü ve Lulu'sunun yumuşacık teninin hissinin tadını çıkardı. 
" Sehunah. "
"Mmph? "
" Hiç Bubble Tea içtin mi?"
"Mmm Hayır. "
" O zaman içmeliyiz! Hadi! "
Luhan Sehun'un elini tuttu ve onu sürükledi. 

Baek ve Yeol patlamış mısırla deminki kavgayı izlemiş ve yetinmeyip videosunu çekmişlerdi.
" Harikaydı be!"
" Luhan hyungdan korkulur valla."
" Filmden daha iyi."
"Baek. Sence de yardım etmeli miydik?"
" Hayır tabi ki izlemek varken. "
Yeol başıyla onayladı. 
" Haklısın. "
Yeol Baek'e döndü. 
" Baek, şuranda mısır kalmış. "
" Nerede? "
" Bak şurda. "
Baek o mükemmel elleriyle ağzının kenarını silmeye çalıştı ama mısır parçası oradaydı.
Yeol gülümsedi ve eğilip ordaki mısırı yedi. 
Baek onun koluna vurdu. 
" Yaaaah~"
" Bundan sonra böyle besleneceğim ."
Baek kıkırdadı. 
" Seni aç bırakmamak lazım. "

Kai ve Soo Wiking (gemi) ye binmişlerdi.
" Merak etme Soo buradayım. "
Kyungsoo gayet rahattı.
" Tamam."
Kai ise yerinde duramıyordu. 
" Bak buradayım sakin ol ve sakın korkma. "
" Anladım Kai."
" Bak eğer korkarsan bana tutun."
" Peki Kai. "
"Ben korkmam bu yüzde-"
"ANLADIM KAİ TAMAM."
Kai sustu ama biraz titriyordu ve suratında belli belirsiz bi ifade vardı. 
Gemi hafifçe hareket etmeye başladı ve Kai çığlığı bastı.
" AĞAĞAĞA HHH!"
Kyungsoo gözlerini devirdi. 
' Burdaymış kolunu tutabilirmişim mal. Altına sıçmazsa iyidir.'
Hızlandığında Kai nerdeyse Kyungsoo'nun kolunu koparacaktı.
O esmer tenine rağmen resmen bembeyaz olmuştu.

Kai Fatiha okumaya başladı.
Kyungsoo ona dik dik baktı ve kahkaha attı. 
" Şehadet de getir hazır göçersen buradan. "
Kai daha da panikledi. 
Hatim indirmeye başladı. Şu an Araplar görse ağlarlardı.
Neyse ki bitti ve ikisi indi (tabii daha çok Kyungsoo Kai'yi sürüklüyordu.)
Kai yamuk yumuk konuştu. 
" Bugün sanırım çok yedim ondan böyleyim. Ama önemli olan kimse görmedi. "
Tao Kris ellerinde kamerayla gülmekten yarılmışlardı.
" Kai erdin bakıyorum. "
" Ahahhaha ya öldüm gülmekten. "
"Süpermen gibisin Kai yaa."
Kai yan yan baktı(herif düz duramıyo ki).
"Şu an sizi çift görmeseydim gebertirdim ama- bööğk!"
Kris'in ayakkabılarına kustu.
Kris bağırdı. 
" LAN! BÖBREĞİNİ SATSAN ALAMAZSIN SEN ONU! IYYK !"
Kyungsoo Kai'nin ağzını sildi. 
" Aissh jinjja. İyi misin yah?"
Kai başını salladı. 
" Eve gidebilir miyiz? "
" Tao, Kris, onu taşımama yardım edin. Beni koruyacakmış. Korkmuyormuş. Off salak."
Tao el çırptı. 
" Kesinlikle bu görüntüyü Youtube'a koyacağım. 'LUNAPARKTA NURA AÇILAN KAPI'. Bahse varım 1 milyon izleme olur. "
Kyungsoo gözlerini devirdi. 
Kris ise neredeyse ağlayacaktı.
" My precious shoes..."


Chen ve Xiumin , çarpışan arabalarla ortalığın altını üstüne getirmişlerdi. 
" Hahahha geberin biçız!"
" Evet bebeğim işte bu!"
" Wooohooow!"
Suho ve Lay de binmişti ama onlar kenarda duruyorlardı. Onlara sorarsanız ölmek için çok gençlerdi.

"Lay. Hadi onları tanımıyormuş gibi yapıp buradan gidelim. "
" Ama onları tanıyoruz?"
" Allahım sana geliyorum. "
Ne kadar kötü olabilir demeyin. 
Bir adamın boynu tutuldu, başka biri boynunu kırıyordu.
Gencin teki oturduğu yerden fırladı allahtan ucuz kurtuldu. 
Başka biri ise kendini pistten dışarı atıp canını kurtardı. 
Sonunda bittiğinde Suho ve Lay hayattaydı. 
'Kurban kesmeliyiz.'
" Nereye gidiyorsunuz Suho? "
"Sizden uzak, Allah'a yakın herhangi bir yere yürü Lay. "
" Allah'a yakın? Mekke'ye mi gidiyoruz?"
Suho kendi kafasına vurdu. 
" Boşver Lay. Sadece gidiyoruz. "
Lay şarkı söylemeye başladı. 
"Medine'ye varamadııım~"

Chen ve Xiumin ölüm trenine bindiler.
Pek bişiy yoktu canım.

Sadece biraz 120 metreye çıkıp hızla aşağı iniyordu, yaklaşık 10 tane ard arda takla vardı ve inen her 9 kişiden 1 altına işiyor, 4 kişiden biri ise kusuyordu.
Chen ve Xiumin heyecanla bindi. 
" WOW BU MANYAK BIŞEY! "
"HADİ ELLERI BIRAKALIM!"
Elleri havada uçuşuyordu.
Takla atma kısmı geldi. 
" KIM JONGDAE ! SENDEN HOŞLANIYORUM!!!"
Chen de bağırıp gülmeye başladı. 
"KİM MINSEOK! BEN DE SENDEN HOŞLANIYORUM! BENİMLE ÇIKAR MISIN!?"
"EVET ! VE JONGDAE , KALÇALARIN ÇOK GÜZEL! !"
"KİM MİNSEOK , SENİN D-" (evet Yazarınız olarak burayı bilmesek de olur diyorum. ) 


Sehun ve Luhan Bubble Tea içiyorlardı. Anlaşılan Sehun sevmişti Bubble Tea'yı.
" Vaaah! Bu çok lezzetli! Bayıldım! " Luhan kıkırdadı. 
" Harika. "
"Keşke bunu kusmak zorunda olmasaydım. Gerçi şu an ağırlık hissetmiyorum ama eve gidince belli olmaz."
Luhanın telefonuna mesaj geldi. 
" Sehunah , bizimkiler eve gitmişler. Ayrıca Xiumin ve Chen artık berabermiş. Ayrıca Tao bana video atmış. Izleyelim. "
Sehun omuz silkti. 
*1 Dakika sonra*
İkisi de yerlerde sürünüyordu gülmekten. 
" ULAN AHAHHAHA YA!"
" KAİ SEN NEYMİŞSIN BE İMAM HATİP MEZUNU KUZENIM BU KADAR OKUMUYOR! "
İkisi de yerde yaklaşık 15 dakka gülüp sırtlarındaki ceketlerle yerleri paspasladıktan sonra eve yollandılar.

*****
Evde yine herkes ayrı bi kafadaydı.
Bi kere Kris ayakkabısı için ağıt yakıyor ve anma konuşması yapıp duruyordu.
Tao, çektikleri videoyu başa sarıp sarıp izliyordu ve gülmekten ölen ilk kişi olarak tarihe geçmek üzereydi.
Chen ve Xiumin taze aşk kuşları , adrenalin dolu planlar peşindeydiler ve bu yatak odalarına pahalıya patlayacaktı.
Suho hala oradan canlı çıktığı için şükrediyor, Lay ise Medine'yle kafayı bozmuş halde kendi kendine şarkı söylüyordu.
Baek ve Yeol. . . Baek Nutellayı yiyip ağzının her tarafına kasıtlı olarak bulaştırıyordu. Yeol de onu öperek Nutellayı yiyordu. (Amk nasıl bi fanteziniz var )
Ve kesinlikle , Kyungsoo ellerinden o Nutellayı almasa, ağzına kürekle dalacaktı Kris.
Sehun karnını tuttu. 
"Hala kusmadım ..?"
Luhan'ın gözleri kocaman oldu. 
" Sehun hemen tuvalete git ve sifonu çekme, hadi! "
Sehun anın şaşkınlığında tuvalete gitti

ve yaklaşık yarım saatlik bir uğraştan sonra içinden küçük bir Sehun çıkardı (kibar anlatayım dedim ).
Şaşkınlıkla kendini temizledi ama Luhan'ın dediğini yaptı, sifonu çekmedi.
(Tamam biraz iğrenç bi kısım olabilir kusura bamyayın genşler)
Luhan kapının önünde bekliyordu.
"Sehun hala bitmedi mi?"
"B-bitti ama-"
Luhan direk daldı ve klozetin yanına geldi. 
" İNANMIYORIM OH SEHUN SEN SIÇMIŞSIN.!"
Normalde bu iyi bir haber ama hani 'sen SIÇMIŞSIN' diyince pek hoş gelmiyo kulağa. 
Sehun hala şaşkındı. 
O sindiremezdi. Boşaltım yapmazdı.
Bu da neydi böyle? 
Ev ahalisi ses üzerine Afedersiniz kıç kadar tuvalete toplandı. 
" Sehun? Vay aslanım motor da işliyor. "
" Yani insan mi oluyosun şimdi? "
" Sehun ne yapmış? " "Sonra anlatırım Lay. "
Luhan sevinçle yerinde zıpladı.
" Yapmış ! Yapmış! Kamerayı getirin! Sehun'un 10 yıllık aradan sonraki ilk meyvesi! İNANMIYORIM! "
Sehun elini alnına vurdu. 
" Luhan, evlenip çocuk yapıp da ilk kez yürümesini kameraya almıyorsun şu an."
Luhan kimseyi duymuyordu. 
" Benim Sehun'um aman da aman gelişmiş de yapmış mı? İstediği olmuş mu? Hanimiş?"
Luhan kamerayı aldı ve resmini çekti. 
Kris yüzünü ekşitti.
" Luhan, bunu demek istemiyorum ama iğrenç. Cidden. İğ.renç. Ben çıkıyorum."
Herkes Sehun'a aferin tarzında bişeyler geveledi ve oradan derhal çıktı.
"Luhan, sevincini anlıyorum ama bu biraz, eee ahem, utanç verici. "
" Sehun. Insanlar boşaltır, gaz çıkarır ve bunlar biyolojik olaylar. Bu normal. "
" Ama resimlerini çekmezler ve her olaydan sonra bütün evi ayağa kaldırıp 'aa aferin sıçmış' deyip kutlamazlar. Bunun normal olduğunu pek sanmıyorum açıkçası. "
Luhan omuz silkti. 
" Artık sifonu çekebilirsin. Vee, ahem, buraya bi oda parfümü falan sık. "
Sehun gözlerini devirdi. 
'Ah Lulu. '

Kai'nin başı dönmeye başladı. 
Midesi hala bulanıyordu. Kyungsoo onu yatırdı ve soğuk bezle onun yüzünü sildi. " Hebelehübeleheağmüna."
" Kai iyi misin? "
" Hubabgsjqajjbqkabba."
" Anlaşıldı. Bi daha seni lunaparka götürmek yok. Korktuğun halde neden bindin nöron özürlü gerizekalı? "
Kai'nin yüzü düştü. 
" Bana cesur falan mı görünmeye çalıştın?"
Kai kafasını diğer tarafa çevirdi. 
" Ahh Kai bana dön. Bari korkmadığın bişeye bin de bana artistlik tasla. Arasswo? "
Kai başını salladı. 
" Dur sana su getireyim. "
Kai onun kolunu tuttu. "Gitmeeeğ."
Kyungsoo gülümsedi. " Tamaaam."
Kai'nin yanına yatıyordu ki Kai kusacak gibi oldu. 
Kyungsoo hemen bi BİM poşeti getirdi ve Kai kustu.
" Kris'e ayakkabı borçlusun biliyorsun değil mi? "
Kai dudak büktü. 
Kyungsoo onun yanına yattı ve Kai'nin başını kendi göğsüne yasladı. Kai'nin alnında dudaklarını dinlendirdi.
'Mal.'



DifferentWhere stories live. Discover now