десять ° son

371 60 55
                                    

[seokjin'in ilk kazasından sonra]

gri otomobil ve kırmızı kamyon çarpıştıktan sonra yarım saatlik bekleyişin ardından her iki şoför de canlarını vermişti. seokjin'in dudaklarının arasında dışarı kaçan ruhu, neler olup bittiğini anlayamamış ve etrafta dolaşıp durmuştu. kendi bedeninin başına gidip kaç kere uyandırmaya çalışsa da bir işe yaramamıştı. ardından kamyon şoförünün yanına da gitmiş ve onu da uyandırmaya çalışmıştı. ancak onun ruhu bedeninden daha önce ayrılmış ve uzaklara gitmiş olmalıydı ki hiçbir tepki vermiyordu.

çaresizce yola oturup ağlamaya başladı. bedeni bir türlü uyanmıyor ve seokjin'in ruhu bundan korkuyordu. saatlerce ağlamış ve sonunda gün doğar doğmaz takım elbiseli bir adam enkazı görüp hemen yanlarına koşmuştu. adamı görür görmez sevinip ağlamayı kesen ruh, hemen oturduğu yerden kalkmış ve adamın yanına gitmişti. adam, seokjin'in nabzını yokluyor ve alnındaki kan akan derin oluğa dokunuyordu. sonunda öldüğüne dair şeyler söylerken, seokjin'in ruhu buna sinirlenmişti. "hayır," demişti. "ben ölmedim! bakın, ben buradayım! efendim, neden beni duymuyorsunuz?"

kendisini fark etmeyen adam bir telefon etmiş, yaklaşık yarım saat içinde de bölgeye polis ve ambulans araçları akın etmişti. burada ne işleri vardı? seokjin ölmemişti ki. ambulans görevlileri araçtan birer sedye çıkarıp ölü bedenleri yatırırken, seokjin'in ruhu bu kez görevlilerin yanına gitmişti. "bedenimi nereye götürüyorsunuz? size diyorum, ben yaşıyorum! bakın, buradayım!"

yine kimse onu duymadığında, seokjin'in ruhu yeniden ağlamaya başlamış ve onlara küsüp yanlarından ayrılmıştı.

[seokjin'in bedeni morga kaldırılırken]

hoseok'u arayıp seokjin'in ölüm haberini veren görevli, görüşmeyi sonlandırdıktan sonra cansız bir şekilde uzanan kumral gencin yanına doğru adımlamıştı. onun için fazlasıyla üzülmüştü, aşağı yukarı aynı yaşlarda sayılırlardı. "ne talihsiz bir durum..." diye mırıldandı. "gençliğine yazık oldu..."

çocuğun kumral saçlarına hafifçe dokunduğunda, yaşam enerjisinin oldukça yüksek olduğunu fark etti. ve onun inancına göre, yaşam enerjisi yüksek insanlara ek ömür takviyesi yapılabilirdi. bir yumruğunu sıkıp düşündü birkaç saniye. daha önceki gençlere yapmamıştı ancak belki bu çocuğu kurtarabilirdi.

kararını verdiğinde, çocuğun üzerine eğildi ve aralık dudaklarının arasından güçlü ve soğuk bir nefes üfledi. "bedeninle buluşan bu nefes, yolunu kaybetmiş olan ruhuna bir çağrı göndersin ve onun sana geri dönmesini sağlasın. şansın açık gitsin, ruhun seninle yeniden bir bütün haline gelsin. basübadelmevt, her daim seninle olsun."

bu işlem sırasında görevli çocuğun gözleri bir kristal görünümüne bürünüp mavi bir ışık yayıyor ve bu ışık seokjin'in yüzüne de vuruyordu. buradaki işi biten çocuk, gönül rahatlığıyla morgun ışığını ve kapılarını kapatıp koridordaki insanların arasına karıştı.

[seokjin hastaneden ayrılırken]

giriş katın her köşesine yerleştirilmiş güvenlik kameraları, kata giriş yapan ve tanımlayamadıkları bir güç sayesinde frekansını kaybetmiş radyolar gibi cızırdamaya başlamıştı. kameralara gittikçe yaklaşmakta olan o güç, hem cihazların sinyallerini bozuyor hem de bazılarının ekranını çatlatıyordu.

o güç, bir pencerenin açılmasını sağladığında aniden içeri dolan hava akımı sayesinde bazı masaların üzerindeki saksı çiçeklerinin yaprakları sallanıp durmuş ve kendi aralarında adeta bir kavgaya tutuşmuştu. ardından masaların üzerindeki kalemler ve kağıtlar yere yuvarlanıp, ortalıkta uçuşmuşlardı.

seokjin camdan atlayıp caddedeki hayatın arasına karıştığında ise, arkasında bıraktığı dağınıklık sanki hiç gerçekleşmemiş gibi yeniden bir düzene girmişti. yere düşen kağıt ve kalemler masalardaki yerlerine dönmüş, cızırdayan ve ekranı çatlayan kameralar ise eski sağlamlıklarına geri kavuşmuştu.

[jimin benzin
istasyonundan ayrılırken]

içeri giren siyah şapkalı sarışın çocuktaki tuhaf halleri fark eden market görevlisi, onda veya yakınındaki birilerinde bir tuhaflık olduğunu sezmişti. altıncı hissi güçlü olan biriydi sonuçta ki kolay kolay da yanılmazdı. sarışın çocuk marketten ayrılırken, kendisi de gizlice arkasından gitmiş ve marketin kapısının önünde dikilip çocuğun yöneldiği otomobili incelemişti uzun uzun.

biliyordu, o aracın içinde onun ilgisini çeken herhangi bir şeyler dönüyordu.

gözlerini kıstığında, aralık camdan etrafı seyreden arka koltuktaki kumral çocuğu fark etti. ve o an, market görevlisinin kalbi tekledi. o çocuğun basübadelmevt sayesinde yeniden canlandığını anında anlamıştı. gözleri, bu olayı yaşayan herkeste olduğu gibi kristal bir görünüm kazanmıştı çünkü. - ve bu insanlar yalnızca bir araya geldiklerinde gözleri kristalleşirdi. sıradan insanlar bunu fark edemezdi. -

"demek ki," dedi. "demek ki bu yakınlarda benim gibi ölü insanlara nefes üfleyebilen birileri daha varmış..." başındaki kırmızı şapkayı birkaç saniyeliğine çıkarıp karışmış saçlarını düzeltti ve devam etti. "her neyse, her ikisinin de şansı açık olsun. ve basübadelmevt onları yarı yolda bırakmasın." ardından yeniden içeri girdi.

[ son ]

şu hikayeyi yazarken birkaç gece uykularımdan oldum ve ürkütücüydü açıkçası isjwjs ama bittiği gece her şey tekrar yoluna girdi isjwks

neyse,

umarım beğenmişsinizdir ve basübadelmevt yüreğinizde
güzel bir yer edinmiştir.

lütfen tüm bölümlere oy verdiğinizden emin olun ve düşüncelerinizi belirtmekten çekinmeyin.

saygılarla,

nudy.

basübadelmevt | 2seokWhere stories live. Discover now