Beşik Kertmesi mi Berdel mi?

27.3K 1.5K 501
                                    

umarım keyifle okursunuz...

selam ve dua ile...


**


" Zeynep baban gelmiş, aşağıda seni bekliyor." Dedi Sema abla.

" Babam mı?" diye sordum şaşkınlıkla. Sema abla şaşkınlığıma anlam verememiş gibi yüzüme baktı alık bakışlarla. Ne var yani, şaşırmam gayet doğal, babam beni pek ziyarete gelmez ki!

" Baban olduğunu söylüyor güzelim, nüfus cüzdanına bakmadık. Seninle görüşmek istiyormuş." Dedi Sema abla, sesi hafif sinirli gibiydi. Bu kız da atarlanmak için sebep arıyor resmen.

" Tamam abla, ben ineyim o zaman." Dedim Sema abla ile daha fazla muhatap olmadan ve bulunduğum dairenin çıkış kapısına yöneldim. Kapının yanındaki aynadan kendime bakıp üstümü başımı, örtümü düzelttim. Sonra acele bir şekilde kapıdan çıkarak binanın merdivenlerinden aşağı yöneldim.

Babam giriş katındaki idari kısımda, ziyaretçilerin alındığı odada beni bekliyordu. Canı sıkkın gibiydi. Hareketleri bunalmış bir insanın keyifsiz hareketlerine benziyordu. Elini kolunu nereye koyacağını bilemiyordu. Sürekli yüzünü ovalıyor bıkkınca yerdeki izleri seyrediyordu.

" Hoş geldin baba" diyerek içeri girdiğimde birden irkilmişti adamcağız. Sanki beni görmeye gelmiş ama beni görmeyi hiç beklemiyormuş gibi.

" Hoş bulduk kızım" dedi. Her zamanki gibi mahcup ve çekingendi tavırları. Şehre inmeyi sevmezdi babam. İnsanlardan çekinirdi. Tarlada toprakla uğraşmak şehre inip alışveriş yapmaktan çok daha keyifliydi onun için.

" Beni görmek istemişsin" dedim kaşlarımı aldırarak. Bu alışık olduğum bir durum değildi. Kaç senedir buradaydım beni ablam ya da abim haricinde ziyaret eden ve ya alan olmamıştı. Bir iki kere de Ahmet amcam gelmişti ilk zamanlar ama onu hiç hatırlamak istemiyorum şahsen.

" Acil bir durum oldu. Eşyalarını toparlayıp benimle köye gelmen gerekiyor" dedi babam. Yüzüme bakmıyor, gözlerini benden kaçırıyordu. Normalde de insanlarla göz teması kuramaz babam. İletişim konusunda sıkıntıları vardır ama benimle konuşurken yüz ifadesi yumuşak ve mütebessim olurdu genellikle.

" Kötü bir şey mi oldu baba?" içime bir sıkıntı düşmüştü işte.

Babam kısa ve öz cümleler kullanır. Bu haline alışkınım aslında. Gerekmedikçe konuşmaz. Toprakla uğraşa uğraşa toprak gibi sessiz sakin ve uysal bir adam olup çıkmış sonunda.

" Eve geçince konuşuruz Zeynep. Burada konuşulacak gibi değil. Sen hazırlan ben seni bekliyorum burada." Dedi ancak.

Derin bir iç çektim. Tam da iki senedir beklediğim, icazetimi aldığım ve hafızlık derslerime başlamayı planladığım bir günde babamın aniden gelmesi hoşuma gitmemişti açıkçası. Ama adamcağız o kadar telaşlı ve üzgün görünüyordu ki evdekilere bir şey olmasından başlayıp birçok kötü şey geliyordu aklıma. Belki kötü de bir şey değildi sebebi ama yine de garipti babamın halleri. Neyse dedim vardır bunda da bir hayır nasıl olsa birkaç güne dönerim kursa ve kaldığım yerden devam ederim eğitimime.

Usulca odadan çıkıp merdivenlere doğru ilerledim. Bir yandan da kendi kendime söyleniyordum. " Az itiraz etsene kızım hemen tamam diyorsun. Aynı babana çekmişsin Zeynep, vur ensesine al lokmasını. Dersim var desene!" Beni merdivenden söylenerek çıkarken gören Merve hoca gülümseyerek yanımdan geçti. Neden? Çünkü bu kurstaki birçok öğrenci ve eğitmen benim kendi kendime söylenmeme ya da ezber yapmama alışıktılar.

YârenWhere stories live. Discover now