chapter 4: i am with you

474 58 30
                                    

"Evet, kesinlikle. Kovboylar tam benlik" dedi Dean. Castiel ile birkaç saattir havadan sudan konuşuyorlardı ve o kadar çok ortak noktaları vardı ki. Dean meleğe gittikçe daha çok hayran kalıyordu. Kendisine o kadar benziyor ve onu öyle iyi anlıyordu ki.

"Seninle sıradan konulardan sohbet etmekten hoşnutum ama konuşmamız gereken bazı önemli şeyler var," ciddileşerek duruşunu düzeltti Castiel. "Burdan gitmeliyiz. Sen kilit altında tutulması gereken biri değilsin."

"Aniden belirip kaybolabiliyorsun," diye cevapladı Dean. "Beni de yanına alıp dışarı çıkaramaz mısın?"

Castiel bir an endişeli göründü. Ağzını açtı ve saniyeler içinde geri kapadı.

"Sorun ne?"

"Bunu yapamam, niye diye sorma. Kendi çabanla dışarı çıkmak zorundasın."

"Peki, bir plan yapmaya çalışacağım," dedi Dean. Ardından saat aklına geldi. Doktorla görüşmesi vardı. Castiel'e dönüp bunu söyleyeceğinde onun kaybolmuş olduğunu gördü. Bu nedense gülümsemesine sebep oldu.

Birkaç dakika sonra hemşire geldi, onu doktorun yanına götürmek için. Bekleme odasına kadar götürüp geri döndü. Dean önce biraz oturdu ama doktor onu çağıracak gibi görünmüyordu. Yanına gidip hatırlatmayı düşündü, belki de görüşmeyi unutmuştu. Kapıya geldi ve tam kulpa uzanacağı sırada, içerden gelen sesi duydu. Aslına bakılırsa önemli olan ses değil, ne dediğiydi. Konuşmanın içeriği.

"Bayan Winchester," diyordu doktor. "Endişenizi anlıyorum, ilaçları bırakmış olması çok büyük bir sorun ama ona küçük dozajlarla başlayarak tekrar tedaviye aldık. Eski haline dönecek."

Eski hali. Eski halinde ne vardı ki? Uyuşmuş hali mi demek istemişti?

"Aynen öyle. Lütfen sakin kalın ve ona biraz zaman verin.İyi günler bayan Winchester."

Dean konuşmanın bittiği anlayıp hızla eski yerine döndü. Bu yeni bilgiler üzerine daha sonra uzun uzun düşünebilirdi.

Doktor kendini çağırdığında ifadesiz yüzüyle içeri geçti ve rahat bir biçimde oturdu.

"Nasılsın Dean?"

"Kötü değil," diye cevapladı, ardından "Siz?" diye ekledi Dean.

"Teşekkürler, iyiyim. Hemen konuya geçmek istiyorum. Castiel, onu tekrar gördün mü?"

"Hayır. Ama bir şey sormak istiyorum. O kim?"

Doktor anında yazı yazmayı bırakıp Dean'e baktı. Gözlerinde gizli bir şeyler vardı. Ordaydı işte, ama Dean ne olduğunu çözemiyordu.

"O, ihtiyacın olan her şey." dedi doktor. Tekdüze bir sesle. Dean donup kaldı. Bunu nerden bilebilirdi? Castiel'i madem sadece Dean görebiliyorsa, ikisi arasındaki konuşulan bir cümle nasıl olurda doktor tarafından bilinebilirdi?

"Bu ne demek?" diye sordu titreyen sesiyle.

Evet, kesinlikle korkuyordu.

"O arkadaşın, dostun, kardeşin. Kime ihtiyaç duyuyorsan, o oluyor."

"Ve siz benim onu görmemi istemiyorsunuz çünkü?" dedi Dean. Aklındaki tüm soruları soracaktı.

"Çünkü o sana zarar veriyor. Senin için iyi değil. Bunu farketmeni ve kontrolü eline almanı istiyorum Dean. Emin ol, sana bu bilgileri vererek belirli sınırların dışına çıkmış oluyorum ama seni çocukluğundan beri tanıyorum, yeterince güçlüsün. Tüm bunları aşacaksın."

Dean'in gözleri dolmuştu. Kafası o kadar karışıktı ki. Ne yapacağını bilmiyordu. Neler oluyordu hiçbir fikri yoktu.

"Bana yardım edin," dedi Dean."Kendi içimde kayboluyorum. Korkuyorum."

Ve yine tam o anda, Cas geldi. Sanki hissediyordu. Gelmesi ve gitmesi gereken zamanları biliyordu.

"Korkma" dedi meleksi sesiyle. "Ben seninleyim Dean, korkma. Seninleyim..."

when I'm with you //destiel ✔️Where stories live. Discover now