Fehmi,Firdevs hanımı Ulupark'a kadar götürür
Firdevs hanım:Fehmi,Allah senden razı olsun,çok sağol
Fehmi:Önemli değil,insanlık görevimiz
Firdevs hanım,arabadan iner ve Orhan hocayı aramaya başlar,Orhan hoca parkın içinde bir bankta oturmaktadır,Firdevs hanımı görünce yerinden kalkar ve yanına gider
Orhan hoca:Hoşgeldin
Firdevs hanım:Hoşbulduk,araban nerede? Hiç zaman kaybedemeyiz,Arif'i bulmamız lazım
Orhan hoca: Tamam,hemen çıkışın orada
Firdevs hanım ve Orhan hoca arabaya binerler,başlarlar Ödemiş'e doğru yolculuğa
Orhan hoca:Sen nasıl geldin buraya kadar?
Firdevs hanım:Bizi kurtaran çocuk,Fehmi getirdi beni buraya,Manisa'da işi varmış,seni İzmir'e bırakırım oradan Manisa'ya geri dönerim demişti
Orhan Hoca:Allah ondan razı olsun,Fulya iyi demiştin
Firdevs hanım:Fulya iyi,yakında taburcu olur o da
Orhan hoca:Allah'ım ikisine de şifa versin,size ne yaptılar?
Firdevs hanım:Kulyas kabilesi ile anlaşıp,bizi tuzağa düşürdüler,sonra iki mezar açıp bizi oraya gömmüşler,ben o sırada kendimde değildim,Fulya'nın anlattığına göre böyle
Orhan hoca:Fehmi nasıl kurtarmış sizi?
Firdevs hanım:Biz köye girdiğimizde o çoktan köydeymiş zaten,bizi polis sanıp saklanmış,Fulya siyah gölgeler görünce çığlık attı,o da birşey oluyor diye bizim olduğumuz yere gelmiş,birşeyler olduğunu anlatınca ateş açmış havaya,bunlarda korkup kazmayı küreği bırakıp kaçmışlar,bizi gömüldüğümüz yerden çıkartıp en yakın hastaneye getirmiş
Orhan hoca:Gecenin bir yarısı ıssız köyde ne arıyormuş?
Firdevs hanım:Define için gelmiş,silahı da vahşi hayvanlar için taşıyormuş...
Uzun süren bir yolculuğun ardından Ödemiş'e gelirler,köy yolunda ilerlerler,köy dağların arasında olduğu için köy yolu yokuştur,yokuş yola her araba kolayca çıkamaz,köy yolunda tam da yokuşun önünde bir araba stop etmiş bir şekilde beklemektedir,yardım etmek için aşağı inerler
Orhan hoca:Selamın Aleyküm
Arabanın sahibi genç:Aleyküm Selam
Orhan hoca:Hayırdır,bir sorun mu var arabada?
Kadın:Evet,düz yokuşu çıkarken stop etti çalıştıramadık
Orhan hoca:Dur bir de biz deneyelim
Orhan hoca tam arabayı ittirecekken arkadan genç bir kız sesi duyulur,genç adama bir şey sorar
Genç kız:Timur,bu eniştemin arabası değil mi ya?
Timur:Olur mu Damla ya,değildir
Damla:Anne baksana plakasıda aynı EJ
Vildan hanım:Ay vallahi bu Doğukan'ın arabası
Firdevs hanım:Fulya'nın eşi Doğukan'ın mı?
Vildan hanım:Evet,bizim damat Doğukan'ın
Orhan hoca:Biz onların komşularıyız,Topukçınar'dan,bizim arabamız yoktu da,onlardan rica ettik,sağolsunlar onlar da bizi kırmayıp verdiler arabayı,şimdi İzmir'deki akrabaları ziyaretten dönüyoruz...
O sırada yan tarafta bulunan bahçeden bir ses gelir;
Bahçıvan:Yardıma ihtiyaç var mı?
Timur:Ya arabamız stop etti de,onu çalıştırmaya uğraşıyoruz
Bahçıvan:Bir dakika
Diyerek bahçesinden çıkar,arabanın önüne gelir ve kaputu açar,kaputtan dumanlar gelmektedir,
Timur:Araba stop falan etmemiş
Bahçıvan:Merak etmeyin 10 dakikaya hallederiz
Der ve evine girer
Vildan hanım:Arifim nasıl? Alışabildi mi buralara?
Firdevs hanım ve Orhan hoca,endişelendirmemek için soruları geçiştirirler
5 dakika geçmeden bahçıvan elinde alet edevat ile geri döner,2-3 dakika içerisinde motoru halleder,Timur arabayı çalıştırır
Orhan hoca:Allah sizden razı olsun
Bahçıvan:Amin,cümlemizden İnşallah
Timur:Usta borcumuz ne kadar?
Bahçıvan:Estağfirullah,Ne borcu,biz Allah rızası için yaptık
Timur:Olmaz usta,al sen şunu,sadaka niyetine
Bahçıvan:Onun yerine gelin evde sıcak çayımızı için hanım da yeni yapmıştı zaten
Vildan hanım:Vallahi çok iyi olur,
Firdevs hanım ve Orhan hoca hiç istememede içeri girer,çaylar içilir,Firdevs hanım ve Orhan hoca,çok geç olmadan kalkmak isterler
Bahçıvan:Hayırdır yahu? Ne bu acele
Firdevs hanım:Evde çocuklar bekliyor da
Bahçıvan:Hangi köy bu?
Orhan hoca;Topukçınar
Bahçıvan:Yalan söylemeyin be
Orhan hoca:Yalan söylemiyoruz
Bahçıvan:Ufak atında civcivler yesin,Topukçınar terk edileli yıllar oldu,ben de o köydenim,kimse yaşamıyor artık o lanet köyde
Vildan hanım:Nasıl yani?
Bahçıvan:Zamanında o köyde cadılar yaşıyorlardı,kara büyü falan yapıyorlardı,bizde ses çıkarmıyorduk,sonra,köyde yılan derili,gözleri oyulmuş ama canlı,yaşayan bebekler doğdu,ondan da sonra cadıların yaşadığı evler biranda bir sabah alev aldı,cadılar cayır cayır yandı,bizde köyü terk etmek zorunda kaldık,Kulyas'lar gelmiş köye,ama kaç yıl önce,şimdi kimse yerini bilmiyor Topukçınar'ın
Damla:Nasıl olabilir yahu?
Bahçıvan:Lübbey'de diyorlar o köye,artık kimse yaşamıyor,daha demin de itfaiyeler,polisler geçti bu yoldan,Lübbey'e gidiyorlarmış,köy alev altında kalmış
Orhan hoca:Tamamı mı?
Bahçıvan:Köyün üst kısımları yanmış,alta sıçramamış
Firdevs hanım:Arif!
Der ve odadaki tüm herkes dışarıya çıkıp arabalarına atlar,Orhan hoca önden Timur arkadan Topukçınar'a doğru ilerlerler,Topukçınar'a nam-ı değer Lübbey köyüne gelirler,normalde 'TOPUKÇINAR'A HIŞGELDİNİZ' yazan tabela yerine 'KÖYE GİRİŞLER TEHLİKELİ VE YASAKTIR' yazısı almıştır,polislere durumu izah edip hemde polislerden izin alıp köye girerler,hemen evi bulup içine girerler,aslında ev çökük bir evdir,her adım atıldığında tahtalardan sesler çıkmaktadır,küçücük evin içinde herkes Arif arar,ne bahçedeki çukurda ne de yatak odasında Arif yoktur,o sırada Damla yerdeki birşeye baka kalır,bu şey odur,düğün davetiyesidir,Damla&Timur düğün davetiyesidir,onlar davetiyeye bakarken,polis içeri girer
Polis:Siz küçük bir çocuk arıyordunuz değil mi?
Vildan hanım ağlamaklı bir sesle:Evet,adı Arif.
Polis:Sizi dışarı alacağım
Evden dışarı çıkarlar,Arif oradadır evet Arif bulunmuştur,hemde sağ salim bir haldedir,Herkes Arif'e sarılır onu öper
Arif:Teyze,Annemle babam nerede?
Damla:Şeyde tatlım....eeeee......
Firdevs hanım:İzmir'de Demet teyzenin yanındalar
Damla:He,oradalar işte
O sırada dürümcü Necmi usta oraya gelir:İyisin değil mi Arif'im?
Arif:İyiyimNecmi amca,sağol
Polis:Arif'i sağ salim bize teslim eden Necmi ustaydı
Vildan hanım:Allah sizden razı olsun
Necmi usta:Ne demek insanlık görevimiz,haberlerde duydum yangını,İhsan bana söylemişti,Arif köyde birşey okursa ona bakarsın diye,yangın çıkınca koşarak geldin Topukçınar'a
Orhan hoca:Çok sağol Necmi usta,Allah senden bin kere razı olsun
Necmi usta:Cümlemizden,Cümlemizden,ben dükkana geri dönüyorum o zaman,hoşçakalın
Orhan Hoca:O zaman bizde anne ve babayı görmeye gidelim
Firdevs hanım:Basıl gideceğiz,birisi Giresun'da birisi Kırklareli'nde
Orhan hoca:Doğukan beni aramış,geri döndüm,iyileşmiş,Kırklareli'ne varmış bile,Fulya da iyileşince geri döneceklermiş
Damla:Ablamın Kırklareli'nde ne işi var?
Firdevs hanım:Yolda anlatırız,çok uzun hikaye
Vildan hanım:İyi tamam o zaman
Damla:Teyzişkom,şimdi anneyle babaya gidiyoruz
Arif:Yuppiiiiiii!
Saatler süren yolculuğun ardından,sapasağlam Kırklareli'ne ulaşırlar,Doğukan ve Fulya'yı ziyaret ederler,hayatlarının geri kalanını mutlu,dertsiz ve tasasız bir şekilde yaşarlar...
YOU ARE READING
Haset 2:Cin Tuzağı
HorrorHep Onları Suçladık Yoksa Biz Masum muyduk? Yıllardır atama bekleyen Doğukan ve Fulya çifti sonunda Topukçınar Köyüne öğretmen olarak atanırlar,köye geldiklerinde ise korkunç kabuslar ve halüsinasyonlar görmeye başlarlar,bir süre sonra gördükleri r...