BSL -32-

5.7K 258 73
                                    



Genç adam elinde içki bardağını çevirdi. Gözlerini bir noktaya sabitlemiş öylece boş boş bakıyordu. Az önce Mirayla okkalı bir kavga etmişlerdi, öyle ki bu kavgayı son bir aydır sık sık yapıyorlardı. Okul kapandıktan sonra biraz da olsa ayrı düşmüş olmaları ikisininde canını sıkıyordu. Boran’ın canını sıkan kısım sevgilisini az görüyor olmasındandı. Peki ya Miray? Boran’ı gördüğü zaman ‘seni özledim’ demek yerine ‘neredeydin, kiminleydin, çok içtin mi?’ gibi sorular oluyordu. Çok belliydi ki güvenmiyordu. Nitekim bunu itiraf etmişti Miray az önceki kavgada. ‘Sana güvenmiyorum.’ Diye adeta haykırmıştı suratına.

O aslında hayatlarında her şeyin güzel gittiğini düşünüyordu. Üniversiteye başlayacakları için ikiside ayrı eve çıkmışlardı. Boran her ne kadar ikimiz beraber çıkalım dese de Miray bunu kesin bir dille reddedip Pınar ile çıkmıştı. Kendisi de Kubilay, Atakan ve Barış’la çıkmıştı. Üstelik bir apartmanda karşılıklı daireler tutmuşlardı kendileri için.  Boran onu her an görecek olmanın sevincini yaşarken Miray’ın yerli yersiz kavgaları tadını kaçırıyordu. Bir de kavganın üzerinden bir saat geçmeden özür diliyordu Miray. Boransa ona kıyamıyor, ondan ayrı kaldığı bir saati bile kendisine zulüm görüyordu.

Şu anda da kapı çalmıştı ve kimin geldiğini tahmin etmek Boran için zor olmadı. Elindeki bardağı sehpaya bırakıp savsak adımlarla kapıya yürüdü.

Kapıyı açmasıyla Miray’ın kollarını beline dolaması bir oldu. Genç kız sıkı sıkıya sarılmıştı sevgilisine. Bir süre kollarını kız arkadaşının etrafına dolamadı Boran.

“Özür dilerim Boran. Yine saçmaladım. Lütfen... Bu sondu, söz veriyorum.” Dedi burnunu çekerken. “Ama sen böyle bana sarılmazsan...” Deyip göz yaşlarını akıtmaya başladı.

Genç adam kızı bir anda kucağına aldı. Kollarını kızın kalçasının altında birleştirirken Miray’da ayaklarını beline dolamiş, kollarını da boynuna sarmıştı. Sık sık böyle kucağına alırdı Miray’ı. Zayıf bedenini taşımak hiçte zor değildi ve Miray böyle sanki bir biblo bebekmiş gibi kucağına sığıyordu.

“Ben sana sarılmazsam bu kollarım kırılmaz mı?” Dedi kucağında Mirayla koltuğa oturdu.

“Beni bırakma.” Deyip göğsüne yaslandı Boran’ın.

“Ben seni bırakmam Miray. Bunu aklından sil ve artık bana güven. Anladın mı? Ben sana ihanet etmem. Ulan benim gözüm senden başkasını kadın diye bile görmüyor sen bana güvenmiyorsun.” Dedi sonlara doğru yükselen sesiyle. 

“Ben...” Deyip Boran’ın tişörtüyle oynamaya başladı. “Ben sadece o gece kulüplerine gitmeni istemiyorum. Biliyorsun... Eski hayatın hep orada. Playboyluk döneminden kalma kişiler...”

“Duymamış olayım Miray. Oradaysa orada eski hayatım ne olmuş? Sen benim o kızlara yüz verme ihtimalim olduğunu mu düşünüyorsun?”

Konuşmanın sonunun yine kavga olacağını anlayan Miray, susmaya karar verdi.

“Tamam. Kapatalım bu konuyu.” Dedi göz yaşlarını silerken. “Birlikte uyuyalım mı bu gece?”

İlk defa Miray böyle bir teklifte bulunuyordu Boran’a. Şu anda öyle tatlı geliyordu ki adamın gözüne. Dağılmış sarı saçları, şişmiş ve küçük kalmış mavi gözleri, kızarmış burnu...

Genç adam tepki vermeyip tekrar onu kucaklayıp kalktı. Evlerinin karşı karşıya olması çok iyiydi onun için. İstediği her an görüyordu Miray’ı. Odasına girdiğinde tek eliyle kızın kalçasının altından onu tutarken tek eliyle kapıyı örttü. Kızı yatağa bırakıp yanına uzandı.

“Heyecanlı mısın?” dedi Miray’ın yanaklarını okşarken.

Yarın üniversiteye başlıyorlardı. Kendileri Hukuk Fakültesindeyken Pınar ve Atakan Tekstil Mühendisliği tercih etmişlerdi. Kubilay İşletme okuyacaktı. Ayşe ve Barışta Endüstri mühendisliği okuyacaktı. Nihalse yurt dışında okuyacaktı. Aslında Boran olmasaydı kendisi de yurt dışında okumayı düşünürdü ama bir insan bütün şartları değiştirebiliyordu. Ya da İzmir Dokuz Eylül’de Hukuk okuyabilirdi. Puanı yetiyordu ve tekrar memleketinde okumak iyi olabilirdi onun için. Babasının onunla gelmesine gerek bile olmazdı. Babaannesi zaten İzmir’de yaşadığı için onunla kalırdı. Tabi bu planları Borandan önceydi hep.

“Evet.” Dedi parlayan gözleriyle. “Benim hayalimdi Hukuk okumak. Şimdi seninle yine bir arada olacak olmak beni mutlu ediyor.”

***

“Neyseki bugün okulun ilk günü. O yüzden elbiseni görmezden geliyorum.” Dedi Boran kızı baştan ayağa süzerken.

Genç kız siyah, enine beyaz çizgileri olan bir elbise giymişti. Beline kahverengi bir kemer takarken ayakkabı ve çanta içinde kahverengini seçmişti. Ayakkabıları dolgu topuktu. Şüphesiz bu ayakkabıları sırf Boran’dan kısa kalmamak için giyiyordu. Okulun ilk gününde onun yanında sönük kalmak istemiyordu. Lisede zaten Boran hep dikkat çeken bir insan olduğundan bundan rahatsızlık duymuştu ve kendisini hep eksik hissetmişti. Yine aynısını yaşamaktan korkuyordu.

“Güzel olmuş muyum?” dedi etrafında dönerken. “Sen neden bana hiç güzelsin demiyorsun?”

“Haydaaaa!” Dedi Boran avcunun alnına vururken. “Cidden mi Miray? Sen resmen kavgaya yer arıyorsun.”

Genç kız dolan gözlerinden yaş akmasın diye kafasını tavana sabitledi ve yaşların gitmesini sağladı. 

“Tamam... Demedim bir şey. Gidelim mi?” dedi çatallaşan sesiyle. Boran’ın bir şey demesine fırsat vermeden kapıyı açıp dışarı çıktı. Boranda ardından kapıyı çekip kilitledi. Asansöre yönelen kızı durdurdu ve iki elini sıkıca tuttu. Kızın sağ elini dudaklarına götürüp küçük bir buse bıraktı.

“Çok güzel olmuşsun... Yemin ediyorum senden gözlerimi alamıyorum Miray. Bazen öyle görünüyorsun ki gözüme seni bir yerlere hapsetmek istiyorum, kimse görmesin istiyorum. Bazen öyle güzel oluyorsun ki dilim tutuluyor karşında, ağzımı açamıyorum. Öyle güzelsin ki seni hak etmediğimi düşünüyorum.”

“Teşekkür ederim.” Dedi bakışlarını sonunda Boran’a sabitlerken.

Okulun otoparkı bayağı doluydu. Boş bulduğu yere park etti genç adam. Arabadan indiğinde Miray’ın da indiğini gördü. Elini uzatıp kızın elini avcunun içine aldı. Hani filmlerde olurdu ya okul havalı bir giriş yaparlardı, herkes onlara bakardı. Şu anda tıpkı onu yaşıyorlardı. Okulun bahçesinin büyük çoğunluğu onlara bakıyordu. Genç kız lisedeki gibi olmamasını dilemişti burada. Dikkatlerden uzak bir okul hayatları olsun istemişti ama bu şartlar altında imkansız gibiydi.

“Bu kadar dikkat çekmek zorunda mısın?” dedi genç kız sinirle etrafındaki kızları işaret ederek.

“Karizma derler buna güzelim.” Dedi göz kırparken.

“Yapma şunu!” Dedi kızarak.

“Neyi?” Dedi Boran kahkahaları arasında.

“Kırpma gözünü, çok yakışıklı oluyorsun.”

“Daha sık yapayım o zaman.”

“Bende dudaklarımı yalayayım o zaman.” Dedi Miray, tehditkar sesiyle. Tam dilini çıkarıp dudaklarının etrafında gezdirecekken Boran durdurdu onu.

“O dilini koparmamı istemiyorsan sok içine Miray.” Dedi tatlı tatlı.

“Kızlar senin şu öküzlüğünü görseler acaba yine beğenirler mi?”

Genç adam avcunun içindeki Miray’ın elini dudaklarına götürüp birkaç defa öptü.

“Onlar istedikleri kadar beğensin. Sen beğendikten sonra onlar beğenmiş  beğenmemiş önemli değil.”

Açıkça belirtmese de Boran’ın onu öpmesi mutlu etmişti kızı. Bütün kızlar Boran’ı izlerken onun kendisini öpmesi...

“Yine beni tavlamayı başardın.” Dediğinde kız, genç adam gülerek elini omzuna attı ve göğsüne bastırdı kızı.

Okullarının bahçesi çok güzeldi. Geniş ve yeşillik alanı boldu. Zaten seçtikleri üniversite İstanbul’un en iyi özel üniversitesiydi. Hep seçkin ailelerin çocukları gelirdi bu okula ve tonlarca para öderlerdi.

“Pınar ve Kubilay nerde?” dedi genç kız kendisini sandalyeye bırakırken.

Aynı üniversitenin farklı bölümlerinde okuyorlardı ama aynı kampüsün içindelerdi.

“Kubilay sabah erken çıktı. Sen Pınar’ı görmedin mi?”

“Hayır. Yani bizden bir saat kadar önce evden çıkmıştı.”

Bir süre aşkla birbirlerine baktılar. Tamam şu sıra çok sık kavga ediyorlardı ama aşkları ikisininde hiç eksilmemişti. Hatta ilk günkinden çok daha fazlaydı. Genç adamın kıza bakarken içi titriyordu adeta. Saç tellerinden ayak parmak uçlarına kadar bir hareketlilik hissediyordu ve en önemlisi bunca zaman bunları hissederken onu öpmeden nasıl durduğuna şaşırıyordu.

“Seni öpmek istiyorum.” Dedi aklından geçenler diline dökülürken.

Yutkunamadı Miray. Sanki boğazına bir yumru oturmuştu, bu yumru konuşmasını ve yutkunmasını engelliyor gibiydi. Ellerini yüzüne koyup kapattı. Suratını uzun uzun inceleyen Borandan epey utanmıştı. Bir süre öyle bekledi, Boranda zorlamadı onu. Sonunda ellerini yüzünden çekip bakışlarını sevgilisinin gözlerine sabitledi.

“Eğer ki...” Deyip dudaklarını yaladı. Bilmiyordu ki bu yaptığıyla Boran’ı daha çok çileden çıkarıyordu. “...eğer ki senin beklemeye artık tahammülün kalmadıysa ben anlarım Boran. Yani bu kadar istiyorsan-,”

“Hayır Miray. Senin hazır olmanı bekleyeceğim ben. Sen ne zaman hazır olursan. Yemin ederim bu söylediklerim lafta değil. İstersen bir ömür.” Deyip Miray’ın tepkisini ölçmeye çalıştı. Dedikleri kızı memnun etmişti. Suratındaki o tereddüt edercesine beliren ifade kalkmıştı. Onun gülümsemesi kendisini de mutlu ederken  kollarını açtı. “Şu sandalyenin azıcık yanaştır. Yakınımdayken bile özlüyorum seni.”

Genç kız iyice keyiflenerek sandalyesini sevgilisine yanaştırdı. Omzunda Boran’ın kolunu hissederken Pınar ve Kubilay gelmişti.

“Nerde kaldınız lan?” Dedi Boran yanına oturan Kubilay’ın omzuna vururken.

“Biz senin gibi değiliz oğlum, işimiz vardı.” Dedi Pınarla neler yaptığını ima ederken.

İki genç kızda Kubilay’ın bu seviyesiz cümlesine bozulmuştu. Pınar utandığından Miray’da zaten az önceki konuşma yüzünden kendini yeterince kötü hissederken şimdi bir de Kubilay’ın bunları söylemesinden dolayı bozulmuştu. Kubilay kırdığı potun farkına vardı ama iş işten geçmişti.

“B-Boran...” Dedi Miray ayaklanarak. “Ders başlayacak...  Gidelim mi?”

Boran’ın yüzüne bakmıyordu. Gözlerini masaya sabitlemiş, bir yandan da çantasını topluyordu.

“Miray.” Dedi onu durdurmaya çalışırken. Genç kız onu dinlemeyip yürümeye başladı. Gözlerini Kubilay’a çevirdi. “Bunun hesabını fena ödeyeceksin Kubilay.” Deyip Miray’a yetişmek için adımladı.

Sonunda onu durdurup kolundan tutarak kendisine çevirdi ve dolu gözlerle karşılaşmayı beklemiyordu.

“Bak Miray-,”

“Lütfen Boran. Konuşmak istemiyorum şimdi,  dersimize girelim.”

Onu anlayışla karşılayıp gün boyu o konuyu açmadı Boran. Onu neşelendirmek adına hep komik şeylerden bahsetmeye çalışmıştı ama beklediğini alamamıştı. Hep bir gölge vardı Miray’ın yüzünde ve bu durum onun canını sıkıyordu. Okul bitiminde Miray sessiz bir şekilde arabaya yürürken ona bakıyordu. Son günlerde o kadar sık kavga ediyorlardı ki... Genç adam bazen benim yüzümden diyerek kendisini suçluyordu. Ama uzun uzun düşündüğünde gerçekten bir şey yapmadığını fark ediyordu. Evvelden beridir hafta sonları dışarda arkadaşlarıyla eğlenmeye çıkardı. Bu bir gece kulübü de olurdu bir rakı sofrası da. Eskiden kızlarla haşır neşir olduğu doğruydu.  Lakin şimdi ciddi anlamda o kızlarla herhangi bir bağlantı içine girmiyor, hatta yüzlerine bile bakmıyordu. Gece dışarı çıkarken  Miray’a haber bile veriyordu. Genç kız en başta tamam diyordu, sana güveniyorum diyordu. Lakin gece dönüşünde ‘neredeydin, gerçekten kız yok muydu, sen nasıl bekliyorsun beni bunca zamandır’ gibisinden imalarda bulunuyordu. Artık çok bunalmıştı kızın güvensizliğini apaçık belirten sözlerinden. Kendisi eskisi kadar kısıtlamıyordu Miray’ı. Kıyafetine eskisi kadar sık karışmıyordu ya da liseden arkadaşlarıyla, Cihanla konuşmasına karışmıyordu artık. Nereye gidersen bana haber ver diye de diretmiyordu. Nitekim bunu kendisi yapmıyordu ama Miray yapıyordu. Üstelik kendisi eskiden kızın her şeyine karışırken bile kıza güvenmediğinden değilde çevrede ki erkeklere güvenmediğinden, onu korumak için karışıyordu. Ama şu anda Miray’ın kendisine bu yaptıkları düpedüz güvensizlikti.

Düşünceleriyle boğuşurken apartman kapısından girdiler. Miray konuşmayıp kendi kapılarına ilerlerken kendisi de ardından ilerledi. Konuşmaları gerekiyordu. Miray’ın açtığı kapıdan içeri girdi. Salona geçtiğinde Miray üzerini değiştirip gelmişti. Kızın giydiği şorttan açıkta kalan bembeyaz bacaklarına baktı. Bu yaz tatile gitmişlerdi ama güzel sevgilisi güneşten köşe bucak kaçmıştı. Çünkü beyaz tenli olduğundan bronzlaşmak yerine kızarıyordu  (yazar notu: bütün beyaz tenliler olarak nedir bu çektiğimiz güneşten? Rahat rahat tatil yapamıyoruz :D). Kızdı kendisine, Miray bu kadar üzgünken bile onu arzuluyordu. Kız zaten yeterince hassastı bu konuda. Gözlerini sevgilisinin bacaklarından yüzüne çekti. Miray sessizce gelip yanına oturdu. Tam ağzını açacakken yine sözü kesildi Miray tarafından.

“Sen haklısın. Bazı şeyleri istiyorsun ve ben henüz kendimi öptürmedim bile sana.” Deyip gözünden damlayan yaşı sildi. “Belki de bu yüzden gidiyorsun o gece kulüplerine. Eski hayatını özlüyorsun, bensiz günlerini. Hatta daha da ileri gidiyor olabilirsin.”

Son cümlesinde ima ettiği şeyi anlayan Boran kendisini daha fazla tutamadı.

“Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu Miray? Sen ne ima ediyorsun bana! Her şeyi kabul ettim Miray. Son zamanlarda bana söylemediğin, ima etmediğin şey kalmadı. Lakin beni bununla suçlayamazsın anladın mı? Benim içim titriyor sana bakarken sen beni başka kadınlara gitmekle suçluyorsun!” Dedi sesini bir nebze olsun kısmazken. “Fark ettin mi son günlerde kavga etmeden bir saat bir arada duramıyoruz. Eskiden fırsat kollardık bir arada olalım, birbirimize doyasıya sarılalım diye.”

Ellerini saçlarının arasında  geçirdi ve ayağı kalktı. Odanın içinde volta atıyordu.

“Seni bir defa bile zorladım mı böyle bir şeye Miray? Eğer öyleyse söyle ben kendime kızayım, sana bunları düşündürdüğüm için.” Dedi beklentiyle. Miray hayır anlamında kafasını salladı. “Gerçekten...” Dedi yumruk yaptığı elini duvara geçirirken. “Ben gidiyorum ve bu sefer sakın gelme Miray. Çok sinirliyim, sakin gelme!” Deyip kapıyı çarpıp kendi evlerine geçti.

05/02/2018

***

MERHABA GÜZEL İNSANLAR! BİLDİĞİNİZ ÜZERE BİR HAFTADIR ANNEMİN YANINDAYIM VE BU ŞEHİRDE PEK ARKADAŞIM OLMADIĞINDAN EPEYCE SIKILIYORUM. BU YÜZDEN SİZE BOL BOL BÖLÜM STOKLADIM. YANİ SINIRI GEÇTİĞİNİZ AN BÖLÜM YÜKLERİM. YARIN GELMEYEBİLİR. MALUMUNUZ OKULLAR AÇILDI VE YOĞUN GÜNLER BAŞLADI YİNE. ŞİMDİDEN VİZELERE ÇALIŞIYORUM. YİNE DE SİZ BOL BOL YORUM YAPIN FIRSATI BULDUĞUM İLK AN YÜKLERİM. BU ARADA KAPAK YAPABİLEN BİRİLERİNDEN KAPAK İSTİYORUM, BANA ULAŞSIN LÜTFEN.

+15 UZUN YORUMDA YENİ BÖLÜM GELİR.

SEVGİLER.

Bana Sen Lazımsın Место, где живут истории. Откройте их для себя