Ethem Bey'in İkili Yaşamı

310 21 7
                                    



''İnsanlık için gerçek tehlike olağanüstü güçlerin - şeytan ya da sadist birinin değil-sıradan bir insanın eline geçmesidir.'' E.From

İbrahim Ethem Dirvana, okuldan arkadaşının dediği gibi acıdan ve yalnızlıktan beslenen biri olduğunu fark edeli çok olmuştu. Nihilist bir yaşam sürmek istese de, kalın zincirlerle topluma demir atmış zorunluluktan da olsa ailevi, kültürel değerlere bağlı gibi yaşıyor ama içten içe Nietzsche gibi 'Tanrı öldü yeni tanrınız benim' diye haykırmak istiyordu. Bu ikili yaşam, birbirinden bu kadar farklı iki hayat ona derin acılar yaşatıyordu. Felsefi sorular bir bataklığa düşmek gibiydi. Tek bir soru batmanıza neden oluyor kurtulmak cevaplar bulmak istedikçe daha çok batıyordunuz. Öbür tarafta ise realite, hayat denen olgu vardı. Ne olmak istediğin insan olabiliyordun ne de olmalarını istediğin insan. Bu hiçliğin farklı bir formu gibiydi, hiçlikte arafta kalmak gibiydi. Var olmakla olmama arasında her iki tarafta da olma çabası Ethem Beyi çok yoruyordu.

Sarıyer'de tek katlı küçük bir bahçesi olan orta sınıfın müstakil, alt sınıfın gecekondu diye tabir ettiği bir evde yaşıyordu. Okuduğu ''Sevginin ve Şiddetin Kaynağı' adlı kitaptaki bir paragrafa gözü takılmış bunu doğrulayacak örnekler geçiyordu aklından: ''İnsanlık için gerçek tehlike olağanüstü güçlerin -şeytan ya da sadist birinin değil-sıradan bir insanın eline geçmesidir.'' Sıradan insan, kim ki bu sıradan insan? Öteki, ona dışarıdan bakan herkes için diğeri, sıradan bir insan. Ta ki, ötekinin bizim için sevginin veya şiddetin öznesi olması ihtimaline kadar hepimiz birbirimiz için sıradan bir insanız. Bu da aslında hepimizi potansiyel tehlike, şeytan veya sadist yapıyor. Yine bir ikilem sevgi ve şiddet. İnsan nedir melek mi şeytan mı?

Açık olan televizyonun -belki de sessizliğin ve yalnızlığın onu deliliğe götürmesinden korktuğundan - düşüncelerin ve sessizliğinin sesini çok nadir çalan telefonu bozdu.

BoşlukWhere stories live. Discover now