Varolmak Özden Önce Gelir-Bölüm 6

85 9 0
                                    




'' geçen gece rüyamda kelebek olduğumu gördüm .Ama şimdi,bir kelebekolduğunu düşünen bir insan mı ya da insanolduğunu düşünen bir kelebek mi olduğumu bilemiyorum''Çinli Şair.

Emin, kurtarılmayı veya kurtarılmamayı pek umursamayan,sırt üstü dönmüş bir hamam böceğini andırıyordu. Dünyaya, olup bitenlere karşı umarsızca bir tavır.Sanki ölmüş veya öldürülmüş de bedenin yanında diz çökmüş bedeninin çaresizliğini izliyor gibiydi. Gregor Samsa gibi böcek olduğunun, dönüştüğünün bilincinde ama bunu pek umursamıyor gerçeklikten pek farklı görmüyor hatta buna seviniyormuş gibiydi. Bu dönüşümün tamamlanmasını açık olan televizyondan gelen tanıdık bir ses bozdu, konuşan İbrahim Ethem Dirvana'ydı.Feza Gürsey'in öldüğü o günden bugüne, bütün gazeteler, haberler onlardan bahsediyordu. Dünyaca ünlü iki bilim adamından biri üniversitedeki odasında ölü bulunmuş biri de aynı odada baygın. Haberlere göre Rus ya da Amerika ajanları Feza Beyin çalışmalarından ötürü öldürmüştü,o bir bilim şehidiydi! Bütün bunları gülerek izleyen Emin bu olayın kendisinden alınmadan önce bir şeyler yapması gerektiğini biliyordu.Doğrulmadan elini etrafında dolaştırarak eline gelen telefonu aldı, İbrahim Ethem'in üniversitedeki ders programına baktı. Bir hamam böceğinden beklenmeyen bir çeviklikle ayağa kalktı.Üniversiteye geldiğinde hocanın sınıfına girdiğinde aslında hocanın ne tepki vereceğini merak ediyordu ama ifadesini alırken aralarında sıcak bir sohbet olmuş. Emin felsefe profesörü olan Ethem Beye Leibniz'in kötülük problemi üzerine birkaç soru sormuş Ethem Bey de bütün felsefeciler gibi felsefe meraklısı birini görünce konuyu uzun uzun anlatmıştı. Emin, sınıfa girdiğinde hoca bir hamamböceğinin hareketlerini andıran bir ağırlıkla sakalını sıvazlayarak Emin'e baktı. Emin sanki hocanın bu davranışında kendini gördü ne diyeceğini şaşırarak 'Hocam dersinizi dinleyebilir miyim dedi?'Hoca da 'Bitmek üzere buyur otur' dedi. Hoca Sartre'nin ' Öz mü önce gelir varoluş mu' üzerine son konuşmalarını dinledi. Hoca çıkmadan önce bomboş olan tahtaya 'Sadece insanda önce varoluş gelir, sonra öz' yazarak çıktı. Emin düşün dünyasında bu yazının altına şunu yazıverdi: Yani insan olarak ne olacağınıza siz karar verebilirsiniz bir katil mi tanık mı sanık mı polis mi ya da hiç biri... Emin ile hoca koridorda yürürken Emin hocanın yanında yürüyen bir polis değil de işini yapan bir akademisyen olmayı o kadar arzuladı ki, bir öğrencinin hocasına olan öfkeli aşağılık kompleksi ile adımlarını hızlandırarak hocanın önüne geçti. Hoca, Emin'e bakmadan gerekli her şeyi anlattığını söyleyecek, bir şeyin kalmadığını, eve gitmesi gerektiğini, taksi çağıracağını taksi gelene kadar yine ona vakit ayırabileceğini söyledi. Emin gelmeden hoca hakkında yaptığı araştırmada hoca içi 'Kant'ın disiplini Ethem hocaya bulaşmış' tarzında bir yorum okumuştu. Bu tarz insanların ne zaman ne yapacakları günler öncesinden bellidir, Emin bu fırsatı kaçırmadı hocaya isterse onu eve bırakabileceğini,yolunun üstünde olduğunu söyledi. Bunu başta reddeden hoca vaktinin boşa gitmemesi için teklifi kabul etti. 30 dakika sonra Emin hocanın evine girmeyi başarmıştı, hoca mutfakta içecek bir şeyler hazırlarken Emin kitap dolu odayı inceliyordu. Bir felsefe profesörü için çok fazla psikoloji, sosyoloji ve edebiyat kitabı vardı. İlk bakışta bir düzensizlik varmış gibi görünse de kitapların bir tür kategoriye ayrılmış olduğu fark ediliyordu. Sağdan sola felsefe, psikoloji, sosyoloji ve edebiyat kitapları. Edebiyat kitapları arasında Dostoyevsky, Hermen Hesse, Sartre,Tolstoy, Pessoa gibi yazarların neredeyse tüm kitapları Türk yazarlardan daPeyami Safa, Tanpınar, Hasan Ali Toptaş gibi yazarların kitapları göze çarpıyordu. Hocanın içeri girmesiyle Emin'in telefonunun çalması bir oldu. Gelen telefonda Gültepe'de bir cinayetin olduğu söylenmişti. Emin bir saate kadar orada olacağını söylese de telefondaki ses öldürülenin bir çocuk olduğunu, basının çoktan mahalleye gittiğini söyleyince Emin hocadan özür dileyerek çıktı.

Tanıklar,kamera kayıtları,deliller,ifadeler,dedikodular...

12 yaşında mahalledeki inşaat alanında düşerek öldüğü söylenen ölü bir çocuk.

Baba,anne,abi...

Çocuk bulunalı 10 gün olmuştu. Gözaltında, tutuklu hatta şüpheli hiç kimse yoktu. Bugün adli tıptan alınıp aileye teslim edilecekti. Emin de öğle saatlerinde işini hallettikten sonra yas evine geçti, gecekondunun bahçesinde erkekler sigaralarını tüttürüyor ölümü bir havaya bir içlerine sallıyorlardı. İçerde anne ağlıyor, ölümü yüzüne akıtıyor, kollarına girmiş kadınlar ölümü dizginliyordu. Okunan Kuran tüm bu fotoğrafın arkasında çalınan hüzünlü bir ezgi gibi ölümün hüznünü ölene doğru uğurluyordu. Emin bu atmosfere daha çok dayanamadı, zaten tüm gözler onun üstündeydi.Bir yas evinde en son istenen kişi bir polis olmalıydı.Emin ayağa kalkıp kadına tekrar başsağlığı dileyip gitmek üzereyken 15 yaşındaki çocuğun -abinin- mutfakta olduğunu fark etti, ona doğru yürüdü. Buarada abinin kendi yaşıtlarında bir kız çocuğuna gece gördüğü rüyasını anlattığını işitti: "Bir kaledeydim,kale duvarlarını, kalenin içini her yeri fareler ve böcekler sarmıştı. Merdivenleri koşa koşa yukarı çıkıyordum sonra bir baktım hiç gitmemiş hep aynı yerde adım atıp durmuşum. Böcekler, bana saldırmaya başlıyor, onları eziyorum... ''Emin ile göz göze geldi. Sustu...


BoşlukWhere stories live. Discover now