6

29.9K 1.9K 1.4K
                                    

Kapı zilinin cırtlak sesi ikinci kez evde yankılandığında başımı yastığımdan kaldırıp sıkıntılı bir nefes verdim. Hafta sonu da uyku yoktu arkadaş! Şikayet ede ede kalktığım yatağımdan uzaklaşırken saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

Uykum vardı benim yahu! Kim geldi sabahın bu saatince çok merak ediyorum!

Bir hışım yanına vardığım kapıyı sertçe kendime çekip açtığımda karşımda Bay Jeon'u görünce tüm uykum kaçmıştı. Tanrım doğru ya! Dersimiz vardı bizim! Uyku sersemi her şeyi unutmuşum!

Kaşlarını hafifçe kaldırıp şaşkın yüz ifadesiyle bana bakarken tepki verememiştim. Öylece dikildiğimizi idrak ettiğimde kapının arkasına gizlenip kapıyla beraber geriye çekilmiş, alanı genişletmiştim.

"Kusura bakmayın, içeri buyurun lütfen.."

Bakışlarını üzerimden çekip kapıdan girdiğinde yüzümü buruşturdum. Karşısına resmen Tom ve Jerry'li pijamamla çıkmıştım.

Rezillik!

O salona geçerken elimi saçlarıma daldırıp az da olsa düzeltmeye çalıştım. Karşısına bulaşık süngeri gibi duran saçımla çıkmıştım resmen. Koltuklardan birine oturup benden tarafı döndüğünde ellerimi mahçup bir şekilde önümde birleştirdim.

"Özür dilerim, ben alarmı kurmuştum ama çalmamış. Ya da uyku sersemiyken alarmı kapatmış olmalıyım.. Üzerimi değişip hemen geliyorum."

Bir şey söylemeyip başını aşağı yukarı onaylar bir şekilde salladığında dudaklarımı birbirine bastırdım. Ellerimi yumruk yapıp arkamı dönmüş, yumruklarımı sıka sıka merdivenlerden çıkıp odama geçmiştim.

Kapıyı kapattığım gibi yatağıma koşup gelişi güzel üzerine atladım. Küçük yastığımı ağzıma bastırıp nefesim yettiği kadar bağırmıştım.

Lanet alarmı uykuluyken kapatmasaydım bunlar olmayacaktı!!

Çok güzel! Gerçekten çok güzel! Bir rezil olmadığım kalmıştı ona o da oldu! Gerçekten harikayım! Harikalar yaratmakta üzerime yok! Bravo bana!

Nefesimi dışarı verip daha fazla zaman kaybetmemek adına kalkıp giysi dolabıma doğru ilerledim. Ayna bulunan ahşap kapağını aralayıp kot pantolonumu ve boğazlı, pudra rengindeki fazla kalın olmayan kazağımı giyindim.

Saçlarımı da bağladıktan sonra tavşan desenleri bulunan terliklerimi giyinip odadan çıkmıştım. Salona indiğimde Bay Jeon'u ceketini çıkarmış, siyah kazağıyla kaldığını görmüştüm. Ahh, Bay Park'a ne de güzel yakışıyordu siyah.. keşke Bay Jeon'un yerine o olsaydı..

"Çalışma odasına geçebiliriz, Bay Jeon."

Ayağa kalkıp çantasını aldığında yolu göstermek adına önden ilerlemiştim. Beraber çalışma odasına girdiğimizde büyük olan masaya ilerlemiştim. Dün gerekli eşyaları hazırladığımdan şu an yapacak olduğum bir hazırlık yoktu.

Bay Jeon çantasını masaya bıraktıktan sonra tahta kalemlerini çıkartmıştı. Evet, babam beyaz çalışma tahtası almıştı.. O kitaptaki konulara bakınırken ben de ceza olarak verdiği 100 soruyu çıkarmıştım dosyadan.

"Buyurun Bay Jeon, verdiğiniz ceza ödevi."

Başını kaldırıp ilk olarak bana bakmıştı. Ardından ona uzatmış olduğum kağıtlara indirmişti bakışlarını. Bir şey söylemeyip kağıtları elimden alarak kısaca göz atmıştı onlara. Kaşları çatıldığında ben de kaşlarımı çatmıştım. Sorun neydi?

"Nasıl yaptın bunları?"

Bakışları beni bulduğunda nasıl tepki vereceğimi şaşırmıştım. "Ne demek nasıl? Basbayağı işte.." Tek kaşını kaldırıp bana bakmaya devam etmişti. Pek inanmış gibi gözükmüyordu.

My Teacher ᴶᴶᴷWhere stories live. Discover now