11

25K 1.8K 450
                                    

Oturduğum yüksek sandalyede sağıma doğru döndüm. Dakikalar olmuştu Paradise'a geldiğimiz. Taehyung yanımda yeni aldığı içkisini yudumlarken diğerleri müzik sesini bastırmak istercesine bağırarak konuşmaya çalışıyorlardı. İnsanların çılgınlar gibi dans edişlerini izlemek hoşuma gidiyordu. Dünyayı bildiğin geride bırakmış, hiçbir şeyi bir taraflarına takmıyorlardı. 

Sipariş verdiğim içecek geldiğinde barmene karşı gülümseyip teşekkür etmiştim. Elime aldığım bardağı dudaklarıma götürüp yavaşça yudumlarken etrafı izliyordum. Bar giderek kalabalıklaşıyor, haliyle de sesler daha da artıyordu.

İçeceğim garip bir şekilde hızlı bittiğinde arkama dönüp yenilemelerini istemiştim.

Ben de diğerleri gibi dünyayı dakikalar bile olsa geride bırakabilir miydim acaba?

Oturduğum sandalyeden kalkıp kot ceketimi çıkartırken beni izlemekte olan Taehyung'a baktım. Kaşları hafiften çatık duruyordu. Sebebini sormayacaktım, merak da etmiyordum açıkçası.

"Ben dans edeceğim."

Herhangi bir şey söylemediğinde bakışlarımı üzerinden çekip yanından ayrıldım. Kalabalığa girdiğimde ilk olarak hiçbir şey yapmadan şarkıyı dinledim. Geçen saniyelerin ardından bedenimi ritme uydurarak hareketlendirdim. Zihnimde sadece çalan şarkı yankılanıyordu. Sanırım dünya bu şekilde geride kalıyordu..

Boğazım kurumaya başladığında çoktan hazırlanan içeceğime doğru ilerledim. Bedenim yavaştan hafifliyor gibiydi. Sanırım.. sarhoş olmaya başlamıştım..

Taehyung'un bakışları üzerimdeydi. Gerçi hiç ayırmamıştı ki gözlerini üzerimden. Beni buraya getiren oydu fakat hiç eğleniyor gibi durmuyordu. Neden eğlenmiyordu?

Sağ elimi içeceğime uzattığım sıra bileğimden kavrayıp "Yeter, içme daha." diyerek engel olmuştu bana. Fakat unuttuğu bir şey vardı. Sol elim hâlâ serbestti.

"İçmek istiyorum." dediğim gibi sol elimle aldığım bardağı çoktan diklemiştim bile. Üst dudağımı yalayıp sırıttığımda nefesini verip başını olumsuz anlamda sallamıştı. Daha sonra tuttuğu elimden çekiştirmeye başlamıştı.

"Bu gece bitti, gidiyoruz."

"Hayır, dans etmek istiyorum ben."

Elimi geriye doğru çekerken bir anda tuttuğu elimden çekmiş, bedenlerimizin yakınlaşmasına neden olmuştu.

"Hayır dans etmeyeceksin, içmeyeceksin de!"

Dışarı çıktığımızda vücudumu saran soğuk titrememe neden olmuştu. İçerinin sıcağına alıştığımdan bir anda soğuğa çıkınca üşümüştüm. Bunu anlamış gibi benden tarafı dönüp elinde tuttuğu ceketimi bana doğru tutmuştu giy dercesine. Etrafımda dönerek ceketimi giyinmiş, yüzüm tekrar yüzüyle karşı karşıya gelince sırıtmıştım. Elimde değildi, sebepsizce sürekli sırıtmak istiyordum.

"Yanakların kızarmış sarhoşsun değil mi?"

Ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçtığında parmaklarımı dudaklarıma götürdüm. Gözleri yüzümü turlarken derin bir nefes almış kolunu sırtımdan dolayıp destek vermişti.

"Gel hadi, gel."

Beraber siyah arabasına doğru ilerlemiş, yanına vardığımızda kapıyı açıp oturmamı sağlamıştı. Arabada ılık bir hava vardı. Birazdan ısınırdım. Gözlerim arabanın önünden dolanıp arabaya binen Taehyung'da geziniyordu. Beklemeden arabayı çalıştırıp gazladığında ona baktığımı fark etmiş olmalıydı ki başını çevirip benden tarafı bakmıştı.

"Ne oldu? Neden öyle bakıyorsun?"

"Neden her yer dönüyor?"

"Acaba neden?"

Yavaştan mide bulantım da eklenince yüzümü buruşturdum. Sıcak hava daha bir rahatsız ediyordu. Arabada koku yoktu fakat sanki çürük bir şeylerin kokusunu almış gibi hissediyordum.

"Midem bulanıyor Taehyung!"

"Bok vardı sanki o kadar içtin."

Arabayı sağa çekip durdurduktan sonra benden tarafı dönmüştü. Elini yanağıma götürüp sıcaklığımı kontrol ettikten sonra sıcak estiren klimayı kapatmıştı.

"Bekle burada su ve poşet alıp geliyorum. Arabaya kusayım deme sakın!"

Başımla onayladığımda direkt arabadan inmişti. Sanırım onun gelmesini bekleyemeyecektim!
Arabadan indiğim gibi doğru bir yer bulmak adına etrafıma bakındım. Gözüme karşımda kalan binayı kestirdiğimde hızlı adımlarla binanın önündeki çalılıklara doğru ilerledim. Ne berbat bir histi bu böyle!

Yanına vardığım çalılıkların arasına girip midemi boşaltırken rahatladığımı hissetmiştim. Fakat boğazımı yakan o acı sıvı yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Destek alarak ayağa kalktığım ağaca sırtımı yaslayıp bekledim. Islak dudaklarımı kolumun tersiyle sildikten sonra derin derin nefes aldım.

Sırtımı ağaçtan ayırıp dikleşirken saçlarımı geriye doğru taradım. Arabaya dönmek üzere binaya giriş yoluna girip çimenlikten çıktım. Yorgun hissediyordum.

Arkamdan gelen hışırtı sesi duraksama neden olduğunda arkamı dönüp bakmak istediğimde bedenime çarpan adam yüzünden dengemi kaybetmiştim. Elindeki çantada bir şeyler aradığından beni görmemiş olmalıydı.

Bozulan dengem yüzünden geriye doğru attığım adım boşluğa geçince bedenim geriye doğru düşer gibi olmuştu fakat belimden dolanan kollar düşmemi engellemişti. Sadece düşen çantanın sesini duymuştum.

Gözlerim bana yukarıdan bakan adamın yüzünde gezinirken bu denli tanıdık olması şaşırtmıştı beni. Evet, oydu. Bay Jeon'du fakat.. bir gariplik vardı. Gözlerim koyu duran gözlerinde geziniyordu. Fakat ona her zamanki gibi bakmıyordum. Öyle ki gözüme fazla çekici geliyordu. Bay Jeon bu kadar yakışıklı mıydı?

Elimde olmadan gülümsemeye başladığımda kaşlarını çatmaya başlamıştı. Bu adam neden hep kaşlarını çatarak bakıyor bana?!

"Çok yakışıklısınız bay Jeon"

Farkında olmadan dudaklarım arasından çıkan sözler kaşlarının daha bir çatılmasına neden olmuştu. Bedenimi hızlı bir şekilde dikleştirip ellerini üzerimden çektiğinde sarhoşluğun verdiği boşlukla sendeledim.

Yüzümü buruşturup hâlâ tek kelime etmeyen Bay Jeon'a baktım. Ruhsuz şey!!

"Böyle bakmanızdan nefret ediyorum!"

Hâlâ sendeliyorken konuşabildiğime şaşırıyorum doğrusu. Arkamı dönüp onu yalnız bırakmıştım. Kendini beğenmiş tavşan kılıklı şey!!

Sağlam bir şekilde karşıya geçip arabaya vardığımda etrafına bakınan Taehyung çekmişti dikkatimi. O da beni fark ettiğinde hızlıca yanıma gelmişti.

"Neredeydin sen?!"

"Bağırma!! Sesin başımda yankılanıyor resmen! Arabama kusma dedin ben de kusmadım işte!!"

Gülmeye başladığında tepkisizce baktım ona. Ne diye gülüyor bu? Dediğini yapmıştım işte. O bana böyle bakarken garip hissetmiştim kendimi.

"Ne diye gülüyorsun? Komik olan ne?"

"Sadece.. çok tatlı gözüküyorsun. Kızarmış yanaklar falan.."

Derin bir nefes alıp ellerimi yanaklarıma götürdüm. Gerçekten kızarmış olmalılar ki bu denli sıcaktılar. Fakat bu sarhoşluktan mıydı bilmiyorum. Az önce Bay Jeon'un gözlerine bakarken hissetmiştim sıcaklığı.

"Bin hadi eve bırakayım seni, dinlen biraz. "

Başımla onaylayıp kapıyı açarak arabaya binmiştim. O da binince benden tarafı dönüp elindeki suyu uzatmıştı. Teşekkür edip suyu aldıktan sonra birkaç yudum içmiştim. Ağzımdaki tat biraz olsun geçmişti.

Araba hareketlendiğinde başımı geriye yaslayıp gözlerimi kapatmıştım. Sanırım Bay Jeon'un koyu gözleri bir müddet hafızamdan silinmeyecekti...

My Teacher ᴶᴶᴷWhere stories live. Discover now