9. Bölüm

6.1K 217 37
                                    

Bütün bu sözler beni serseme döndürmüştü... Onun hakkındason bir hüküm vermekten korkuyor ve bunda isabetliolamayacağımı seziyordum. Kafamdan yalnız bir arzu geçiyordu:Ne pahasına olursa olsun, ona yakın bulunmak, ondan ayrılmamak...Öte tarafının bana lüzumu yoktu... Hiçbir insandan,bana verdiğinden fazla bir şey istemeye alışmamıştım...Buna rağmen içimde garip bir durgunluk vardı. Gözlerimionun benden cevap bekleyen siyah ve dalgın gözlerine dikerekağır ağır:

"Maria" dedim, "sizi gayet iyi anlıyorum... Hayattaki tecrübelerinizinsizi böyle uzun bir izahat vermeye sevk ettiğinide görüyor ve bunu, ileride dostluğumuzu sarsabilecek şeyleremâni olmak için yaptığınızı düşünerek memnun oluyorum. Demekki bu dostluğun sizce bir kıymeti var..."

Tasdik makamında başını hızlı hızlı salladı. Devam ettim:

"Belki bana bunları söylemenize lüzum yoktu. Fakat neredenbileceksiniz? Birbirimizi yeni tanıyoruz. İhtiyatlı bulunmakdaha iyi... Benim hayatta sizin kadar tecrübem yok. Pek az insanlatanıştım ve daima kendimle yaşadım. Görüyorum ki, baş­ka yollardan gittiğimiz halde ikimiz de aynı neticeye varmışız:ikimiz de birer insan arıyoruz, kendi insanımızı... Eğer birbirimizdebunu bulursak harikulade bir şey olur... Asıl ehemmiyetiolan budur, öteki meseleler ikinci derecede kalır... Kadın, erkekmünasebetlerine gelince, hiçbir zaman korktuğunuz cinsten birinsan olmadığıma emin olabilirsiniz. Gerçi başımdan geçmişmaceralarım yok, fakat kendim kadar hürmet etmediğim vekendim kadar kuvvetli bulmadığım bir insanı sevebileceğimiaklıma bile getirmedim. Demin tezlil edilmekten bahsettiniz.Bir erkeğin buna müsaade edebilmesi bence kendi şahsiyetiniinkâr etmesi, asıl kendini tezlil etmesi demektir. Ben de sizin gibitabiatı çok severim, hatta diyebilirim ki insanlardan ne kadaruzak kaldıysam tabiata o kadar sokuldum. Benim memleketimdünyanın en güzel yerlerinden biridir. Tarihlerde okuduğumuzbirçok medeniyetler oralarda kurulmuş ve yıkılmıştır. On onbeş asırlık zeytin ağaçlarının altında yatarken bir zamanlarbunların mahsulünü toplayan insanları düşünürdüm. Çamağaçlarıyla kaplı dağlarında, insan ayağı basmamış zannedilenyerlerde mermer köprülere, işlemeli sütunlara rastlardım. Bunlarbenim çocukluğumun arkadaşları, hayallerimin mevzuuydu.O zamandan beri tabiatı ve onun mantığını her şeyinüstünde tutarım. Bırakalım, arkadaşlığımız da tabii yolundayürüsün. Biz ona suni istikametler vermeye, peşin kararlarlaonu bağlamaya çalışmayalım!"

Maria şahadetparmağıyla, masanın üzerinde duran elimevurdu:

"Siz zannettiğim kadar çocuk değilsiniz!" dedi.

Gözleri,kararsız ve ürkek, üzerimde dolaşıyordu. Biraz büyükçe olanalt dudağını daha çok dışarı çıkarmış, böylece, ağlamak üzerebulunan küçük bir kız halini almıştı. Gözleri bunun aksine olarak,düşünceli ve araştırıcıydı. Kısa bir zaman içinde yüzününne kadar çok ifade değiştirdiğine hayret ediyordum.

"Bana hayatınıza, memleketinize, zeytin ağaçlarına dairbirçok şeyler anlatabilirsiniz!" diye söze başladı. "Ben size çocukluğumuve babama ait hatırlayabildiğim bazı şeyleri söylerim.Herhalde konuşacak söz bulmakta sıkıntı çekmeyiz... Fakatburada ne kadar çok gürültü oluyor. Galiba salon boş daonun için... Zavallılar çalgılarının gürültüsü ile hiç olmasa patronuneşelendirmek istiyorlar... Ah, siz böyle yerlerin patronlarınınne demek olduğunu bir bilseniz!"

"Çok mu kabadırlar?"

"Hem nasıl! İşte erkekleri yakından tanımak için bu da birvesiledir. Mesela bizim Atlantik'in sahibi gayet nazik bir adamdır.Yalnız müşterilerine karşı değil, kendisiyle alışverişi olmayanher kadına karşı... Muhakkak ki, onun kabaresinde çalış-masam, bana bir baron kadar ince kur yapar ve beni kibarlığınahayran ederdi. Fakat kendisinden para alan insanlara karşı birdenbiredeğişiyor ve buna galiba "meslek ahlakı" diyor. "Kazançahlakı" dese daha doğru olacak. Çünkü insafsızlığa ve bazanterbiyesizliğe kadar varan kalabalığı, müessesenin ciddiyetinikorumak arzusundan ziyade, aldatılmak korkusundan ilerigeliyor. İhtimal ki iyi bir aile babası veya dürüst bir vatandaşolan bu adamın nasıl bizden sadece sesimizi, gülüşümüzü, vü­cudumuzu değil, insanlığımızı da satmamızı istediğini görsenizirkilirsiniz..."

Kürk Mantolu MadonnaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin