KS - 15. Bölüm: SENİ SEVMEME İZİN VER

17.8K 1.2K 517
                                    

Yorum sınırı; 350

Bol bol satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen 💙


15. BÖLÜM: SENİ SEVMEME İZİN VER


Gelişinle deniz kıyısında esen meltem rüzgârı gibi ferahlattın içimi. Neydi farkınız sahi?

Ne sen meltemdin, ne biz deniz kıyısı.

Sen ılık ılık gülen bir Gülfem'din. Sen avaz avaz ahuzardın.


Gülfem bulunduğu yerden memnundu. Onu saran kollar da Gülfem'den kat kat daha memnundu. İkisi de zamanı unutmuş, sadece varlıkları ile meşgul hâle gelmişlerdi. Kadına göre şu an zaman durmalı ve böylece dünyanın sonu gelmeliydi. Adama göre ise şimdi ikinci kez doğmuştu. Dünya bu saatten sonra hayatındaki iki güzel varlıkla yaşanılası bir yer olmuştu.

Bazen öyle bir an gelir ki hiçbir yaşam belirtisi göstermezsin. Lal olur dillerin, görmez olur gözlerin, kurulu bir saat gibi atan kalbinin sesini işitmez, varlığından bir haber olursun. Sonra aniden, komadan uyanan hasta, şoku atlatan kazazede, rüyadan uyanan insan gibi nefes nefese yaşadığını anlarsın. İşte şu an ikilinin hissettikleri tam manası ile buydu. Ne bir eksik ne bir fazla...

"Tamam, sakin ol. Ben artık yanındayım, ağlama güzel gözlü Gülfem'im. Ağlama ki seni ağlatanların canını almayayım." Gülfem, işittikleri ile derince bir nefes çekti ciğerlerine. O nefes öyle bir işledi ki ciğerlerine boğulmaktan yeni kurtulmuş gibi, nefes almayı yeni hatırlamış gibi. Genç adamın göğsüne sığdırdığı bedeni tir tir titrerken, sakin olmak kolay değildi. Biliyordu, çok değil bir kaç dakika sonra aklı başına gelecek ve o kollardan uzağa atacaktı bedenini.

"Sen sadece para kazanmak, kardeşine iyi bir yaşam sunmak istedin. Senin hiçbir suçun yok. Sevmek, sevilmek istemek, yaşamayı istemek suç olur mu hiç? Onca insanın arasında suçlu kim diye ararsan eğer sen hariç herkes suçlu," tepesine konan sayamadığı kadar çok olan öpücükten bir tane daha alınca gözlerini kapattı.

Sırtında gezinen kollar, tepesine konan öpücükler alışık olduğu şeyler değildi. Ne zaman sarılıp, saklanılmıştı? Ne zaman teselli edilmek için öpülmüştü... Gözünün önünde canlanan görüntülerle kendini toparladı. Cihangir'in onu saran kollarının arasından kurtulmak kolay olmamıştı ama çekmeyi başarmıştı. Gözlerini elinin tersi ile hızla sildi. Kendini toparlamak için bir kaç saniye bekledi.

"Ben... Bu yanlış, yani şey..." Cihangir oturduğu koltuktan uzanıp kadını yeniden göğsüne çekti. Yanlış yoktu, asla olamazdı. O kadın bir defa kollarının arasına sığınmıştı, zoru başarmışlardı ve bu saatten sonra onu göndermeye niyeti yoktu. Kolları bedenini yeniden sarmaya çalışırken kadının tereddüdünün farkındaydı.

"Evet, seninle ayrı olmamız çok yanlış Gülfem. Senin yerin benim yanım, kollarımın arası, kalbimin içi, beynimin içi, ömrümün geri kalanı. Senin yanın benim canım Gülfem." Gülfem işittiği sözler sonrası nutku tutulmuş bir hâldeydi. Ne duyuyordu böyle? Bunca yıllık hayatında tahayyül dahi edemediği cümlelerdi bunlar. Rüyada olduğunu düşündü bir an için. O böyle duygulara layık değildi. Kafasını hızla sağa sola sallarken inkâr etmeye çalıştı.

"Yok olmaz... Sen ve ben... Asla olmaz!"

"Olmayan ne Gülfem? Biz istedikten sonra ne olmayacakmış?" Gülfem adamın kollarından mümkün olduğu kadar geri çekildi. Hayal bile etmeye utanmıştı bu yakınlığı. Hayal etseydi belki hayal ve gerçeklik arasında mukayesede bulunabilirdi.

AHÛZAR SERİSİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now