不快乐

517 70 35
                                    

Şimşek sesleri ile gözlerimi araladım. Deli gibi yağmur yağıyordu. Yan tarafıma döndüğümde Tae yoktu. Yavaşça yatakta doğruldum ve uykunun verdiği sersemliği üzerimden atmaya çalıştım.

"Tae! Nerdesin?"

Yataktan çıkıp evi turlamaya başladım. Mutfağa girdiğimde buzdolabının üzerinde bir not vardı.

"Evime git, televizyonun yanındaki masanın ilk çekmecesini aç. Seni seviyorum."

Hediye gibi bir şey mi almıştı? Aklıma direk bu gelmişti. Saçlarımı düzeltip üstümü değiştirdim ve hızlıca evine gittim. Kapının şifresini girdim ve içeri doğru ilerledim.

Televizyonun yanındaki masanın ilk çekmecesini açtım. O kadar tuhaf bir hissediyordum ki, ayakta durmakta zorluk çekiyordum.

Bir CD ve üzerinde not vardı.

"Bunu izle, gün ışığım."

Elimdeki CD'i hızlıca televizyona yerleştirdim ve açtım. Ekranda Tae belirdi. Odasında çekilmiş bir video olmalıydı.

"Sen bunu izlediğinde büyük ihtimalle ben ortadan kaybolmuş olacağım."

Hayır.. Hayır.. Çığlık atarak etraftaki eşyaları dağıtmaya başladım. Ağlayarak yere çöktüm ve televiyona baktım.

"Soo Hyun. Sen şu dünyadaki en mükemmel insansın, bunu biliyorsun değil mi?"

"Hayır! Hayır değilim!" çığlık atıp hem de ağlıyordum, kendimden geçmiştim.

"Eğer bunu izlediğinde ağlıyorsan, gözyaşlarını sil. Seni ağlarken görmek benim için en büyük acı, bunu bilmiyor musun? Bana sevgiyi öğrettin. Ben kimseyi sevememiştim şu ana kadar. Sen benim için bambaşkasın. Seni ilk gördüğümde; kışın ortasında tshirt ile okula gelmiştin, saçların da dağınıktı. Diğer insanların yanında o kadar farklıydın ki. İlk o zaman dikkatimi çekmiştin. 6 Şubat 2016. Her zaman bana gizlice bakmaya çalışıyordun, kafamı sana doğru çevirince, kafanı anında önündeki test kitabına gömüyordun. Çok utangaçtın ve bu halin beni o kadar etkiledi ki.. Seninle konuşmaya çalıştım ama yapamadım. Daha önceden gelmeliydim yanına, özür dilerim. Hastalığım her zaman birilerini sevmeme engel oldu. Ama seni severken hiç korkmadım. Hep yanımda olacağını biliyordum çünkü. Bir an olsun tedirgin olmadım yanındayken. Beraberken yaşadığım o iğrenç hayatı unuttum, senin yanındayken sanki yeniden doğmuşum gibi hissettim. Seni ne kadar çok sevdiğimi tahmin bile edemezsin. İlk başta sana mesaj atıp atmama konusunda kararsızdım, ama daha sonra pişman olmak istemedim. Hayatımda bir kez olsun mutlu olmak istedim, diğer insanlar gibi."

Gözlerin doldu ve yanağından birkaç damla düştü. Ben hala ağlayarak onu izliyordum.

"İnan bana... İnan bana bu konuşmayı yapmak dünyanın en iğrenç şeyi. Sana veda etmek, senden uzak olmak..En kötüsü de, seni bir daha hatırlayamayacak olmam. Ölmek istiyorum, ama cesaretim yok. Çok kötü hissediyorum sevgilim. Benden nefret etsen bile haklısın, inan bana haklısın. Senden sadece başka insanlarla yeni bir hayata başlamanı istiyorum, beni unut. Eğer beni hatırlamaya devam edersen çok acı çekeceksin. Biliyorum, biliyorum çok zor ama yapabilirsin. Sen tanıdığım en güçlü insansın. Ben her şeyi unutacağım. Tüm yaşadıklarımızı unutacağım."

Söylediği her söz kalbimi delip geçiyordu.

"Bana mutluluğun ne demek olduğunu öğrettin. Sevmeyi öğrettin bana. Sana nasıl teşekkür etsem, ne yapsam bilmiyorum çünkü elimden hiçbir şey gelmiyor.. Siktir! Senden ayrılmak istemiyorum!"

Ağlaman şiddetlenince delirecek gibi oldum.

"Eğer yanında kalırsam üzüleceksin, her gün ne yaşadığımızı unutacağım, seni unutacağım ve her gün yeni bir hayata başlıyormuşum gibi olacak. Sen acı çekeceksin, bunu istemiyorum Soo Hyun. Acı çekmeni istemiyorum. Bensiz mutlu ol, üzülme. Kendine iyi bak ve üzerini sıkı giyin. Hasta olmamaya özen göster, lütfen bunu özellikle istiyorum. Dışarı çıkarken saçlarını tara ve sıkça yıka. Bu haldeyken sana benden başkası bakmaz güzelim."

Goodbye, My Love.Where stories live. Discover now