4.Bölüm (Yalan)

1K 177 96
                                    

NATSU

Yanına bıraktığım içeceği içerken düşünceli bir hali vardı. Bu düşünceli hale ben ona eğlenceli bir teklif yaptıktan sonra bürümüştü ve bu biraz garipti.

"Bir sorun mu var, prenses?" ona prenses dememin ardından gözlerini kocaman açarak bana bakmıştı, o güzel gözlerine bakarken hiç sıkılmadığımı düşünüyordum.

"Hayır, bir sorun yok."

"Düşünceli gibisin, yanlış bir şey mi söyledim?" yine telaşla ellerini iki yana sallayarak hayır demeye çalışmıştı.

"Hayır, hayır. Sadece..." hüzünlü bir şekilde kafasını yana eğince parmağımla çenesinden tutup bana bakmasını sağladım.

"Sorun nedir?"

"Seni de burda benimle tutsak ediyorum, sürgüne yollanan benim ama sende benimle birlikte burda acı çekiyorsun. Hayat dolusun ama burda benimle-"

"Bu benim yaptığım bir seçimdi, buraya zorla gelmedim. Ya züppe prense korumalık yapacaktım yada senin gibi güzel bir prensese göz kulak olacaktım, tabii ki sen daha cazip geldin." bunu söylerken eline küçük bir öpücük bırakmıştım.

"Yine de-"

"Hadi ama, mutsuz gibi bir halim mi var? Seninle burda olmayı seviyorum, kötü bir yanı yok, inan bana." işte geliyor, o sevimli kızarma.

Onu heyecanlandırdığımı fark edince yüzüne daha da yaklaştım, bu tatlı kızarıklıkları hoşuma gidiyordu.

Kendini toparlayarak öksürdü. "Sende haklısın. O kendini beğenmiş prense kimse katlanmak istemez."

Ah, demek onu tanıyor. Tabii ki tanıyor. Ne sanıyordum ki? O bir prenses.

"Prensi tanıyorsun, öyle değil mi?" sesim cılız çıkmıştı. Neden bilmiyorum ama o herifle yanyana gelmesi bile can sıkıcı bir durumdu.

"Maalesef..." suratı düşünce sormak istedim ama o buna gerek bırakmadı. "Burda olmamı ona borçluyum, kendisi insanları yargılamada bir numaradır." onunla ilgili kırgınlığı mı vardı yoksa bir tür nefret miydi çözememiştim.

"Eskiden böyle biri değildi, daha nazikti. Bu haline bakınca onu tanıyamıyorum." yutkundum.

"Yakın mıydınız?" sesim titriyordu. Bu merak kıskançlıkla karışık bir meraktı ve vereceği cevap beni ürkütüyordu.

"Çok sayılmaz, sadece babam nedeniyle sarayda prensin ailesine çok yakın yaşadım ve aynı anda büyüdük diyebilirim. Fazla muhabbetimiz yoktu ama birbirimizi sürekli görürdük." ara verip düşüncelere dalınca hoşnutsuz bir halde "Konuşulmamış bir şey vardı yani." dedim.

Gözlerini bana dikerken, omuz silkti. "Çokta umrumda olmayan bir şey. Hatta bir şey bile değil." bu tepkisi beni rahatlatmıştı.

Rakip elemiş gibi hissedince gülümsedim. "Merak etme, burda olduğum sürece prens ikimizden de uzak olacaktır."

"Bu beni sevindirir. İnsanlara daha fazla tahammülüm kalmadı sanırım." Ayağa kalkıp balkona doğru yürürken o kadar asil görünüyordu ki, gözüme ulaşılmaz biri gibi gelmişti.

Çoğu insan için ulaşılmazdı ve bu bir gerçekti ama ben onunla aynı havayı soluyacak kadar şanslı bir adamdım.

Yanına gittim, balkonun demirine kollarımı dayayıp yüzümü ona döndüm.

"Bana köyümü anlatıyordun, devam etmeyecek misin?" suratındaki ifade bıkkındı.

"İnanmadığın bir şeyi neden dinlemek istiyorsun ki?"

Gözden Düşmüş  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin