11.Bölüm (Son) FİNAL

1K 157 89
                                    

Natsu prensin boynuna dişlerini yaklaştırdığında adam küçük bir kahkaha attı. "Şimdiden söyleyeyim de sonra şaşırma. Eğer bana merhamet edecek olursan sonsuza kadar peşine düşerim."

Bu sakura saçlı gence bir tebessüm ettirmişti. "Başından beri öyle bir amacım yoktu zaten."

Biraz durdu genç, sonra kendinden emin alaycı bir sesle konuşmasına devam etti. "Seni öldürürsem de ailen sonsuza kadar peşime düşer... Ne yapsam acaba? Seni bu kadar çabuk öldürmekte birnevi merhamet olmaz mı?"

"Acımasız oynamak mı istiyorsun?"

"Benim yerimde sen olsaydın sen öyle yapmaz mıydın?"

Acı bir kahkaha daha gelmişti. "Kesinlikle yapardım."

"Buldum... Şuna ne dersin? Seni, seni tanıyan herkesin hafızasından silsem ve sonrada senin hafızanı silsem nasıl olur?"

"Aptal mısın sen? Kim olduğumu bile bilmeden neden acı... Kim olduğumu bile bilmeden..."

Natsu adamın gözlerinin içine bakmıştı, bu Ejderhanın verdiği bir emir olacaktı.

"Issız bir yerde bir hiç olarak yaşamaya devam edeceksin eğer olurda kim olduğunu hatırlarsan, yapacağın şey çok basit. Bana gelip seni öldürmem için yalvaracaksın ama bana yalvaracağın güne kadar seni sürgün ediyorum."

Prens "Bunu yapacağım..." demişti adeta hipnoz olmuş bir sesle. "Evet yapacaksın çünkü benim emirlerim mutlaktır."  karşılığını vermişti sakura saçlı genç.

Bu prensi bastırmak için yeterliydi. Bir çöp olarak yaşayacak ve statüsünü hatırlayıp ona tekrar kavuşmak istediğinde kimsenin artık onu hatırlamadığını gerçekten bir hiç olduğunu fark edecekti. Bu aşamadan sonra Natsu ona bunu emrettiği için istese de istemese de ölümü için yalvaracaktı...

Bilinci yerine gelen prens sadece "Yürümem lazım... Çok uzaklara.... Geri dönmemek üzere... Geri dönersem ölüm dilenmek için dönmek üzere..." cümlelerini mırıldanarak yürümeye başlamıştı, tamamen beyni yanmış gibiydi ve hiçbir şeye katlanamıyordu. Natsu'nun onun zihnini yakmasından sonra delirmiş olmalıydı.

Zaten her şey Natsu'nun dediği gibi de olacaktı.... On bile değil, iki yıl sonra prens sakura saçlı gencin kapısına dayanıp kendisini öldürmesi için ona yalvaracak ve ölümün en acı halini tadacaktı. Ama o güne kadar acı içinde sürecek olan sürgün yürüyüşü an itibariyle onun için başlamıştı.

Prensten sonra o büyük Ejderha tüm sarayı dolaşıp prensi, Lucy'i ve Natsu'nun kendisini yetkili kişilere tek tek unutturmuştu.

Natsu saraydan çıktıktan sonra oraya son bir kez bakmış ve geri dönmeyeceği bu yere garipte olsa Lucy'i sürgün ettikleri için teşekkür etmişti. Aksi taktirde onunla asla tanışamazdı çünkü.

Şimdi tek yapması gereken dört aydır görmediği kadına kavuşmaktı. Artık onları durduran bir şey kalmamıştı, istedikleri gibi istedikleri yere gidebilirlerdi.

İki günlük yolculuktan sonra o evin önünde durmuştu. Tanıştıkları ve ayrıldıkları evdi bu. Derin bir nefes aldı, kalbi her zamankinden hızlı atıyordu. İçeri girme isteğiyle kapıya yaklaştı.

NATSU

Bir rüya mıydı? Şu an her şey bitmişti, öyle değil mi? Prensten ve şu soylu bozuntularından sonsuza kadar kurtulmuştum. Tek yapmam gereken Lucy'i alıp Gildarts'a bak gelinin diye götürmek ve ondan sonra özgür olmaktı.

Dört ay olmuştu, dört ay... Onu görmeyi o ladar çok istiyordum ki...

"Aah! Bu ne be! Lanet olsun elim!"

Gözden Düşmüş  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now