Bölüm 21

316 47 11
                                    

Gözümü açtığımda kendimi buz gibi soğuk zeminde buldum. Bedenim üşümüştü ve aynı zamanda başımda anlam veremediğim bir baş ağrısı vardı. Kendime gelmem bir iki dakikamı aldı.

Kafamı kaldırıp etrafa bakındım. Bir depodaydım, depoda yaklaşık 10-15 arası yan yana dizilmiş buzdolapları vardı. Onları görür görmez her şeyi hatırladım.

Ayağa kalktım, Amaury'nin bedeni boylu boyunca yerde duruyordu. Etrafındaki kanlar daha geniş bir alana yayılmıştı. Göğsü çıplaktı ve "27" rakamı çizilmişti. Bu görüntü karşısında suratımı asarak Amaury'nin cesedine baktım.

"Bunu hak ettin Amaury." diyerek mırıldandım.

Hafızamı zorlayarak Katil Avcısı'nın bana dediklerini hatırlamaya çalıştım. Ne demişti o? 3. ve 5. caddelerden gitmem gerektiğini söylemişti. Aynı zamanda Amaury'nin evinin olduğu sokakta kamera olmadığını rahatlıkla geçebileceğimi söylemişti. Başka ne demişti? Sanki daha önemli bir şey söylemişti bana. Ama nedense dediği şeyi hatırlamıyordum.

Kolay unutan bir insan değilimdir. Hafızama ger zaman güvenen biriyimdir. Ama galiba son yaşadığım olaylar beni fazla etkilemişti.

Daha fazla zorlamanın anlamsız olduğunu düşünüp saatime baktım. Saat sabahın 6'sıydı. Her an güneş doğabilirdi. Bu demek oluyordu ki hızlı hareket etmeliydim. Havanın karanlığından faydalanıp kimse beni görmeden beni evden çıkmalıydım.

Seri hareketlerle tabancamla el fenerimi aramaya başladım. İki dakikalık bir aramadan sonra iki eşyayı da yerde buldum.

Tabancamı belime ve el fenerimi cebime koyup depodan yukarı çıkıyordum ki Katil Avcısının dediği aklıma geldi.

"Çıkarken parmak izin kalmasın diye elinle ellediğin yerleri silmeyi unutma."

Cebimden her zaman yanımda bulundurduğum bir peçete vardı. Peçeteyi çıkartıp eve girerken ellediğim yerleri hatırlamaya çalıştım.

İlk çitlerden atlarken kollarımdan destek almıştım. Bu demek oluyordu ki çitlerde parmak izim vardı. Hangi çit olduğunu gayet net hatırlıyordum. Çünkü ellediğim çitlerin üzerinde "A" ve "R" harfleri yazılmıştı. Zaten Amaury'nin çitlerinin bazı yerlerinde değişik değişik, anlamsız harfler ve rakamlar vardı.

Sonra evin arka kapısının tokmağını ellemiştim. Onu silmem gerekiyordu. Ayrıca Amaury beni bayıltmadan önce siyah demir bir kapıyı ellemiştim onu bulmam gerekiyordu.

Koşar adımlarla depodan çıktım. Çıkarken kapıyı parmak izim kalmasın diye peçeteyle elledim. Kapıdan çıktıktan sonra kendimi ilk girdiğim salonda buldum. Aynı zaman o berbat kokuyu burunlarımın derinliklerine kadar hissettim. Kafamı sola çevirdiğimde siyah demir kapıyı karşımba buldum. Seri harektelerle kapının tokmağını silmeye başladım. Silerken o iğrenç kokunun burada daha yoğun olduğunu fark ettim.

Büyük ihtimal içeride bir ceset vardı. Ama içimde kapıyı açıp içeri bakmam gerektiğini hissettiren dayanıksız bir istek vardı.

Zamanım var mı diye etrafa bakındım. Güneş neredeyse doğmak üzereydi. Tahminen 5 dakikalık bir zamanım vardı.

Peçeteyle kapı tokmağını kavradıktan sonra yavşça kapıyı çektim, bir yandan sol elimle burnumu tıkıyordum.

Kapıyı açtığımda içerinin zifiri karanlık olduğunu gördüm. Adım atmak üzeriydim ki bu fikirden vazgeçip içeriyi el feneriyle aydınlatıp etrafa bakmaya karar verdim.

El fenerini yakar yakmaz içerisi ışıkla doldu. Duvarlarda kan lekeleri vardı, izlediğim vahşet filmlerindeki duvarları andırıyordu. Yer kan gölü içindeydi, kan gölünün üzerinde süzülen insan iç organları vardı. Odanın en karanlık köşesinde ise kemik yığınları vardı. Büyük ihtimal Amaury insanları burada kesip etlerine ayırıyordu.

Katil Avcısı (BİTTİ)Where stories live. Discover now