DÜZENLENDİ✔
Umut belki de gelecek sayfadadır.
Kapatma kitabı!!!!!
"ALLAH KAHRETSIN YOSUN,CEVAP VER!Değil cevap vermek korkudan arabadan inemiyordum bile.Vücudumun her hangi bir yerinde ağrı hissetmiyordum,bu da demek oluyordu ki hasar almamıştım.Bütün hasar arabanın ön kaputundaydı.
Yusuf hala telefonun ucundan bağırırken göz yordamı ile telefonumu aradım ama bulamadım bir yerlere düşmüş olmalıydı.Dumandan önümü göremezken üzerimdeki şaşkınlığı ve korkuyu bir kenara atıp arabadan indim.İlk başta başım dönsede kendime biraz süre tanıyıp tekrar denedim.Arabadan biraz uzaklaşıp hasarı kontrol ettim.Ağaca çarpmıştım.Ön tanpon artık yoktu.Bende bir hasar olamadığı için Allah'ıma şükür ettim.
Zaten araba kullanmak benim neyimeydi ki,evet ehliyetim vardı ama bu işte pekte iyi değildim.Bir de kendime güvenip taa buralara kadar yol almıştım.Kulağıma kesik kesik gelen erkek sesi aklıma telefonumu getirdi.
Ön kapıyı açıp telefonumu aramaya başladım.Ses koltuk arasından gelirken eğilip almaya çalıştım ama başıma giren keskin ağrı sayesinde biraz zorlandım.Sonunda telefonumu bulduğumda araçtan uzaklaşıp yorgunlukla bir ağacın dibine çöktüm.Tabi Yusuf'un bağırışları arasında.
"Neler oluyor!Korel Allah aşkına cevap ver.NERDESİN!"
Üzerimdeki korkuyu birazsa olsa attığımda ciğerlerimi temiz hava ile doldurup geri bıraktım ve Yusuf'a cevab verdim.
"Sakin ol,ben iyiyim."
Benim cevabımdan sonra bir kaç saniye sessiz kalan Yusuf'un soluk alışverişini duyuyordum.Bir de emin değildim ama çok şükür dediğinide duymuştum.
"Ne oldu?"
Söylediği bu iki kelime bana milyonlara cümle gibi gelmişti.Öyle bir ses tonu ile söylemişti ki sanki omuzlarında bir ton yük var ve o bunlardan kurtulmuş gibiydi.Boğuk ve samimi kelimeri ile içim ısınmıştı bunu fark edebiliyordum.
"Ben direksiyon hakimiyetimi kaybettim ve bir ağaca çarptım"
"Sen iyimisin?"
"İyiyim bir şeyim yok.Sadece korktum bir an."
Söylediklerim kelimesi kelimesine doğruydu.Öyle korkmuştum ki bir an hatta kısa bir an öleceğimi bile düşünmüştüm.Her insan gibi ölüm benide korkutuyordu hatta işlediğim günahlar,hatalar aklıma geldikçe akıl almaz dercede korkuyordum.
Hele ki babamın ölümüde bu şekilde vuku bulunca vücudum adrenalin pompalamaya başlamış ve korkum en hat safaya ulaşmıştı.Yusuf'un samimi sesi ise bir an sinirlerimin boşalmasına sebep olmuş gözümden bir damla yaş akmış kuru toprağa düşmüştü.
"Sana söylüyorum Korel!Cevap ver. Nerdesin!"
"Bağırma bana!"
Kontrolümü kaybetmiştim.Bana bağırması ile bende bir anda ona bağırmaya başladım.Zaten korkum hatsafada idi birde Yusuf'un bağırması ile iyice beter olmuştum.Az önce ki sessiz ve anlayışlı adam yine gitmişti.Ağzımdan kaçan bir hıçkırdık telefondan karşı tarafa iletilince Yusuf'un sesini tekrar duydum ama bu sefer bağırmıyordu tam aksine ilk başta ki gibi cana yakın ve sıcaktı.
"Sakin ol.Şimdi bana nerede olduğunu söyle olur mu?"
Gözyaşlarımı elimin tersiyle silip etrafıma göz attım.Şile'ye yakındım ama tam olarak nerdeyim bilmiyordum.Telefonumu kendimden uzaklaştırıp ekranda yazan konuma göz attım.Ağva'ya yakın olduğumu görünce telefonu tekrar kulağıma götürüp adresi vercektim ki,birden kısa bir müzik sesi geldi ve telefonum kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNİA (ölüm çiçeği)
SpiritualHayat hiç bir zaman adil olmamıştı. Bazı insanlar vardı, kendi yağında kavrulan elinde ki ile yetinebilen. Bazı insanlar vardı elindekinin değerini bilmeyen hep daha fazlasını isteyen. İşte Korel ve Yusuf'un hikayesi böyle başladı. Elindekilerle yet...