the truth untold

her şey daha farklı olurdu,

jeon: jimin?
10.12AM

ne sikime bütün geceyi parkta geçirirsin?
hava üç dereceydi, kafayı mı yedin?
hastalanacaksın, aptal çocuk.
neredesin şimdi?
10.54AM

park jimin?
iyi misin?
11.09AM

endişelenmeye başladım.
siktiğim telefonuna bak.
neredesin sen?
11.32AM

meleğim, haydi bak şu mesajlara.
bir daha küsmeyeceğiz, söz veriyorum.
affettim bile aşkım, nasıl küsebilirim ki?
12.04PM

jimin: telefonun sahibini tanıyor musunuz?
14.09PM

jeon: ne?

jeon yazıyor...
çevrimiçi.
jeon yazıyor...

jeon: evet.
evet, tanıyorum?
siz kimsiniz?
jimin nerede?
o iyi mi?
telefonu neden sizde?

jimin: sakin olun lütfen.
kendisi yoğun bakımda,
bir akrabası olmadığı için son çare telefonuna bakındık.
yakını mısınız?

jeon: sikeyim, evet.
yakınıyım.
neden yoğun bakımda?
ne oldu ona?

jimin: hasta dismorfofobiye* sahip.
yüksek dozda ilaç kullanıldığı tahmin ediliyor.
olası bir intihar durumu söz konusu.
tek yakını siz olduğunuzdan dolayı, gelip ifade verme şansınız var mı?
Ullevål Sykesus hastanesi.

jeon: veririm.
yani, geliyorum.
şey,
intihar etmedi, değil mi?
siktir
onun ilaç içtiğini hiç görmedim bile.
benim yüzümden.
affetmediğimi söylediğim için,
sikeyim.
sikeyim, söylememeliydim.
tanrım
her şey benim suçum.

jimin: bunların cevabını siz vereceksiniz bayım.

*kişi gerçekte normal görünmesine rağmen, çirkin olduğuna inanır.
dismorfofobik kişiler, algılanan görünüm kusurunun asgari olması veya herhangi bir görünüm kusuru olmaması durumunda bile, nasıl göründükleri konusunda yanlış düşünürler. kendilerini çirkin veya deforme, hatta iğrenç bir canavar gibi görüyor olabilirler. endişeler genellikle yüze veya kafaya odaklanır.
bu rahatsızlığı yaşayanlar çalışma ve sosyalleşmeyi bırakabilir, eve kapanabilir ve hatta intiharı bile düşünebilirler.