DOSYA 6

613 39 1
                                    

Gally bana hala bağırmaya devam ediyordu. Sesini duysamda dinlemiyordum. Çünkü sorduğu sorulara bir cevabım yoktu. Verdiği emirlere verebilecek bir tepkim de...

Bir süre sonra benimle uğraşmayı bıraktı. Kolumdan sürükleyip ormana götürdü. Ağacın birine çarptığımda sadece derin bir iç çekip ızdırapverenlerle çarpışan çocukların yanına koştu.

Bazı evler alev almıştı. Ateş gözümün önünde değdiği her şeye zarar veriyordu.

Bir an kendime gelip çiftlik evine doğru koştum. O sırada bir ızdırapveren tam arkama inmişti. Onlarca bağrışma arasında yere çarpma sesi oldukça az gelse de arkamda kocaman dev bir yaratık olduğunu anlamak zor değildi.

Olduğun yerde durduktan iki saniye sonra bunun hata olduğunu anlayıp koşmaya başladım ancak iki adım atmamla sırtıma büyük bir darbe aldım. Bu darbe beni çiftlik evinin çok ilerisine savurmuştu. Ben memnun olmasam da ızdırapveren bu durum karşısında o koca ağzını açıp bağırmıştı.

Inleyerek düştüğüm yerden kalkmaya çalıştım. Karnıma batan dal parçaları canımı hiç olmadığı kadar yakıyordu. Zorlansam da acılar içinde ayağa kalktım. Sırtımı yanına düştüğün kulübeye dayadım. O sırada aynı ızdırapveren bana doğru koşmaya başladı.

"Aman tanrım Hayır Hayır Hayır! B-ben ne yapacağım?"

Hayır bunu ben söylemedim. Bunu söyleyen Edward'dı. Tam yanımda duruyordu ve bana dönmüş çaresizce bakıyordu.

Izdırapverenin bize doğru koşmasıyla Edward'ı iterek yere düşürdüm. Sonra da yerden aldığım tahta parçasını- bir kulübeden düşmüş olmalıydı- ızdırapverenin ağzına soktum. Hayvan iğrenç iğrenç bağırmaya başladı. Ben de fırsattan yararlanıp Edward'a döndüm.

"Edward karşıdaki eve git hadi! Koşmalıyız!"

Edward yerde biraz kımıldanıp ayağa kalktı. Var gücüyle iki kulübe sonraki yere gitti. Ben de tam koşmaya hazırlanırken ağzına odun soktuğum ızdırapveren Edward'a söylediğim kulübeye atladı. O sırada Edward çoktan içeri girmişti ve o an alevler heryere yayıldı.

Son duyduğum binlerce bağırış, Minho'nun gençleri örgütlemesi ve Newt'in kaçmak için bağıra bağıra plan yapmasıydı. Tabi Edward'in yardım çığlıklarını sayamıyorum bile. Izdırapverenin onu havaya kaldırması ile Edward yanan ceketini ona doğru fırlatmıştı. Ceketle uğraşan ızdırapveren kafasını birden bana çevirdi. Güçlü kükremesinin ardından Edward'in karnına dişlerinden birini batırdı.

"Hayır!!!"

Ne yapacağımı bilemeden onlara doğru koşuyordum ki iki kol beni ormana doğru çekti.

"Aby iyi misin?!"

"Newt?"

"Benimle gel hadi diğerlerinin yanına gitmeliyiz! Bu şekilde tek başına savaşma! Hadi!"

"Ama ama Edward?"

"..."

Sadece bakmıştı. Çünkü onun da verecek cevabı yoktu.

Bir anda kolumdan tuttu ve koşmaya başladı. Ormana doğru ilerliyorduk. O sırada ızdırapverenlerden biri üstümüzden zıpladı. Kafamı kaldırıp yukarı baktığımda aşağı doğru indiğini gördüm. Newt hala ilerliyordu. Eğer o ızdırapveren aşağı inerse Newt ve ben burdan canlı çıkamazdık.

Newt'in tuttuğu kolumu kendime çektim. O şiddetle Newt de üstüme yapıştı. Anlamaz gözlerle bakarken onu Yan tarafa doğru ittim ancak yaptığım hareket ile ızdırapveren Newt'in üstüne indi.

LABİRENT|İSYAN [TAMAMLANDI]Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon