471.Bölüm

6.3K 555 35
                                    

Xia elinde ki kaseden bir kaşık çorba aldı ve sesli bir şekilde içti. İnce yüzü hafif kızarmıştı, gözlerinin içi parlıyordu ve çorba ağzındayken Nede baktı ve gayet sıradan bir şekilde konuştu.

'Usta, kılıcı alabilecek misin ?' dedi sakin bir şekilde. Nefin kaşları anında çatıldı ve bağırdı.

'APTAL! ELBETTE USTA KILICI ALABİLECEK! ' dedi sert bir şekilde. 

Xia gözlerini devirdi, 'Ben pek emin değilim. Usta kılıcını Simya Doasu ile mühürledi ve şimdi Ustanın anıları yerinde değil. Hiçlikten hap arıtmak Simya Doasunun en derin noktasıdır ve Usta anılarının tamamına sahip değilken bunu başaramaya bilir.' dedi Xia aslında Nedin başarmayacağına kalpten inanmıyordu sadece yaşayan herhangi birisinin Simyada ondan daha iyi olmasını istemiyordu. Bu Ustası bile olsa rekabet etmeye hatta onu küçük görmeye hazırdı. 

Ned ise gülümsedi, karşılık vermek yerine bir asil gibi sessizce çorbasını içmeye devam etti. 

Nef ise bunu bir fırsat olarak kullandı ve konuştu. 'Usta seni her zaman ki gibi umursamıyor. Bir köpeğin kaplanla rekabet etmesi nasıl mümkün olabilir ? HAHAHAHA...' Nef cümlesini küçümseyici kahkahası ile tamamladığında Xia'nın yüzü çirkinleşmişti fakat buna itiraz edemedi. Sonuçta öyle konuşmuş olsa bile Simyayı ona öğreten kişi Neddi ve Nede yetişmesinin çok zor olacağını biliyordu. Belki hayatında ilk defa Ned ile şuan ki kadar yakın bilgiye sahipti yine de Nedin anılarının yarısı kayıp olsa da hala ondan daha üstündü. 

Çorbalar bittikten sonra Ned arkasına yaslandı ve derin bir nefes aldı. Xia ise bir pipo çıkartarak ağzına koydu ve eski alışkanlığından vaz geçmediğini adeta ilan ediyordu. Nef ise Jian'nın dizine uzandı ve gözlerini kapadı. 

Jian ise sadece iç çekti. Şuan karşısında evrenin görebileceği en dehşet verici 3 karakter vardı fakat onlar yemek sonrası keyif çatmakla meşguldü. Yine de bu eski anılarını depreştirdi, aslında burada bulunan kişilerden başka bir ailesi yoktu ve kalbinde kimse onlar kadar kıymetli değildi. 

Belirsiz bir süre sonra Ned derin bir nefes alıp ayağa kalktı.

'Artık zamanı geldi.' dedi başını kaldırıp tavana baktı fakat algısı tavanı geçip gökyüzünde ki 4 yıldıza dönmüştü. 

4 yıldızın mühürleri açıldıktan sonra 3 gün içinde belli bir süreliğine aynı noktaya Dao Enerjisi göndereceklerdi. Bu da Nedin 1 günlüğüne mührü bozmasına izin verecekti. Bu süre içinde başarılı olamazsa tekrar anahtarları yapmalı ve beklemeliydi. Sadece 1 gün içinde hiçlikten hap arıtmak Ned için bile kolay bir iş değildi fakat kendisine son derece güveniyordu.

Her şey planlanmıştı, eğer yapamayacak olsa zaten zamanında böyle bir ayarlama yapmazdı. Biraz zorlanacak olsa bile problem etmedi.

Nedin ayağa kalkmasıyla Nef gözlerini açtı ve doğruldu. Xia piposunu tekrar boyutsal yüzüğüne koydu ve ayağa kalktı. 

'Jian geride kal. Bu kaldırabileceğin bir şey olmayacak.' dedi Ned. Jian çaresizce başını eğdi fakat yapacak bir şey olmadığını biliyordu. Simya Daosu sonu olmayan olağan üstü bir Daoydu ve Jianın Simya Daosunun derinliklerini kaldırmasına imkan yoktu.

Nef ekim tabanı ile bunu kaldırabilirdi. Xia ise Nefden daha zayıf olsa bile Simya Daoasunda bir dahiydi ve öyle olmasa bile hiçlikten hap arıtma her gün karışılayacağı bir şey değildi. Yakından izlemek istiyordu ve Ned bu yüzden ona herhangi bir şey söylememişti. 

Jian geride kalırken Ned  diğerleri ile birlikte yürüdü. Kısa süre içinde bitkileri geride bırakmış ve baskılayıcı auranın olduğu alana gelmişlerdi. Burada bir mağara yoktu, sadece bir sunak ve önünde 20 cm boyunda bir böcek vardı. Sunağın üstünde asılı duran tahta bir kılıç bulunuyordu. Görüşünde hiç bir özellik yoktu fakat bütün baskı o kılıçtan yayılıyordu. 20 cm boyunda ki böcek ise bir Mentisti, dikkatli bakılırsa sert derisinin biraz sarkık olduğu görülebilirdi. Çok yaşlıydı, o kadar yaşlıydı ki Ned bile ondan daha kısa süre yaşamıştı. 

Ned herhangi bir şey söylemedi sadece Küçük Bo ya bir bakış attı. Küçük Bo Nedin omzundan atlayarak sunağa yaklaştı, 20 cm boyunda ki Mentis başını kaldırıp Küçük Bo ya baktı fakat gözlerinde saygı yoktu. Diğer böceklerin aksine Küçük Bo ya saygı göstermek için eğilmedi fakat Küçük Bo da ona saygı göstermek için eğilmemişti. Sanki iki eski dost gibilerdi.

Mentis Küçük Boya doğru bir kaç adım attıktan sonra durdu, Küçük Bo ile aralarında sadece bir kaç cm vardı. Küçük Bo kanatlarını açmak için kabuğunu iki parçaya ayırdı ve bir zar kalınlığında şeffat kanatları ortaya çıktı. Mentis ise iki kolunu kaldırdı ve bıçaklarını gözler önüne serdi. Bu iki yaratıkta son derece güçlüydü, o kadar güçlülerdi ki Nef veya Xia onlarla savaşsa her şeylerini ortaya koymak zorundalardı. Küçük Bo, Böceklerin İmparatoruydu, Mentis ise yetiştiricilerin tabiriyle yanlız bir varlıktı. Ned ile tanışıklığı Küçük Bo dan bile daha eskiye dayanıyordu. 

Küçük Bo kanatlarını çırpmaya başladığı anda havada belli belirsiz dalgalar ve boyutsal yarıklar oluşmaya başladı. Aynı anda Mentis kollarını savurdu ve rüzgardan oluşan kesikler boyutsal yarıklara atıldı. Ned ise aynı anda bir adım attı ve ellerini kaldırdı.

Elini göğsüne koydu ve mor enerjiyi çekti, avuçlarına topladıktan sonra bir elini şakağına dayadı ve anılarını çekti. Hemen ardından bir miktar kanı elinde toplanan mor küreye fırlattı.

Mor Küre titredi ve ileriye atıldı, kör edici mor bir ışık yaymaya başladı. Ned elini tekrar kaldırdı ve el mühürlerini oluşturmaya başladı ve ufak bir formasyon ışık hızında önünde belirdi, onuda ileriye fırlattıktan sonra lotus pozisyonunda oturdu ve ellerini önünde birleştirdi. Gözlerini kapattıktan sonra derin bir nefes aldı ve boşluğa üfledi,üflemesiyle birlikte boyutsal yarıklar titreşti ve mentisin gönderdiği rüzgar kesikleri güçlendi. 

Şiddetli bir çarpışma aynı anda yaşandı, boyutsal yarıklar parçalara ayrıldı Ned ellerini kaldırdı ve çekim kuvveti ellerinden fırladı. Parçalara ayrılmış boyutların içinde ki görünmez enerjiyi ellerine çekti ve sıkıştırmaya başladı, yoğunlaştırdı ve kendi etrafında dönüştürdükten sonra doğada bulunan enerjiyi ellerine çekti. Bu sırada kanla kaplı mor küre hızlıca dönmeye ve daha fazla ışık yaymaya başladı. Sunak titreşti ve kılıç hafif sarsıldı fakat bu onu sadece biraz sarsmış gibiydi.

Ned aralıksız enerjiyi toplamaya, dönüştürmeye devam etti. Mor küre parıldadı, enerji giderek güçlendi ve Nedin avuçlarının arasında bir tütsü çubuğu şekillenmeye başladı. Mor renkli tütsü çubuğunu gören Xia'nın gözleri yerinden çıkacak gibiydi. Bir adım ileriye attı ve daha yakından görmek istedi lakin şiddetli bir güç anında bedenine çarptı ve bir ağız dolusu kan kusarak 100 adım geriye atıldı. Yine de acısına bakmadan başını kaldırdı ve hiçlikten hap arıtmayı izlemeye başladı.

Ned Simyacıları deliye çevirecek bir işlem yapıyordu, yeni bir enerji merkezi oluşturuyordu ve bu kimsenin yapabileceği bir şey değildi. Bu enerji merkezi herkes tarafından kullanılabilirdi ve kullanan kişi yeterli fiziğe sahipse anında Dao Koruyucu seviyesine geçiş yapabilirdi. 

Bunu şuan ki ekim gücüyle yapmasına imkan yoktu, bu yüzden Küçük Bo ve Mentis sürekli olarak Saf Kaotik Enerji açığa çıkartmalıydı ve Ned bunu toplamalıydı, aksi taktirde ancak basit bir Enerji merkezi yapabilirdi.

Saatler bir çırpıda akıp geçti. Nedin avuçlarında ki hap giderek şekillendi ve kusursuz hale geldi. 

20 saat sonra bir anda enerji akışı kesildi ve aynı anda Mentis ile Küçük Bo yere yığıldı, bedenlerinde ki bütün enerji bitmişti. Ned bu noktada başlangıçta ortaya çıkarttığı kanla kaplı mor küreyi kendisine çekti ve hapın içine yerleştirdi. Aynı anda avuçlarında ki hap titreşti ve güçlü bir aura yaydıktan sonra durdu. 

Durmasıyla birlikte sunak buzdan yapılmış gibi patladı, parçaları tozlara dönüştü ve yığıldı. Tahta kılıç ise serbest kalmış ve Nede doğru atılmıştı. 


ASD / 3. KİTAPWhere stories live. Discover now