BÖLÜM:4 KAHRAMAN

2.2K 87 14
                                    

            savaş sırasında belkide bizim takımdan yara almayan tek kişi bendim.diğer melezlerin çoğu hafif yaralanmıştı ama ağır yaralananlarda vardı.annbeth hala kendini savunmaya çalııyordu ama kimseden yardım istemiyordu.lukela omuz omuza çarpışmak çok tuhafıma gidiyordu ama o beni yüreklendirmek istercesine hadi percy bundan daha iyisini yapabilirsin gibi şeyler söylüyordu.doğrusunu söylemek gerekirse yara almadan kalmış olmam onun sayesindeydi.

            sonunda ares kulübesinde birkaç kişi ve elbette zaeusun oğlu aldrich annbethiin bu durumundan faydalanmak istediler.aldrich gökten şimşek çekerek annbethe fırlattı ve şimşek doğrudan annbethe isabet etti.pery annbeth her ne derse desin buna böylece seyirci kalamazdı.içinde öfkenin kabardığını hissetti.anlamadığı nokta hiçbir melez çıkıpta aldriche sen ne yaptığını sanyorsun demiyordu.artık  bunu yapacak kişinin ben olduğumdan emindim.aldriche doğru kılıcımı kaldırdım ve ''sen ne yaptığını sanıyorsun,onlar senin arkadaşın kazanmak istiyorsan kazanabilirsin ama arkadaşlarını yaralamana onlara eziyet etmene gerek yok.ma her ne olursa olsun istediğimi yaparım diyorsan illa ki bir melezi yaralamam gerek diyorsan gel ve beni yaralamayı dene!''sözler ağzımdan birer tokat gibi çıkmıştı ama aldrich buna aldırmıyordu anlaşılan.gülmeye başladı ve kılıcını çekmeden bana alaycı bir bakış fırlattı.gökten şimşek çekecekti ve doğrudan bana fırlatacaktı.annebethi düşündüm şimşek ona isabet ettikten sonra en az beş metre fırlamıştı.midem kasılmaya başladı içimin muhteşem bir güçle dolduğunu hissediyordum.aldrich şimşeği tam da düşündüğüm gibi bana fırlattı şimşek tam göğsüme isabet etti ama olanlara ben dahil herkes şaşkındı bana hiçbirşey olmamıştı.normalde annabeth gibi en az beş metre geriye uçmam gerekiyordu ama olduğum yerde duruyordum.bir an sıra bende diye düşündüm.aldrich henüz olayın şokunu atamamıştı ve bana en güçlü silahıyla saldırdı yani şimşekle ama o bile bana hiçbir etki yapmadı.

         belki de düşünüldüğü gibi güçlü birisi değildi ama aldrich ben bunları düşünürken olay şokunu üstünden atmış ve bana ardı ardına üç şimşek yolamıştı.yollamıştı yollamasına ama bunların da bana hiçbir etkisi olmadı.taa ki havayı kontrol etmeye başlayana dek.bedenimin ağırlaştığını hissediyordum.hareket dahi edemiyordum.aldrich yanıma gülerek geldi ve ''şimşeğe nasıl dayandın bilmiyorum ama bana karşı koyamadığını ve bir zavallı gibi ayaklarımın altına layık olduğunu biliyorum.benim babam zeus tanrıların kralı senin gibi ne olduğu belirsiz birisinin oğlu değilim.'' bu özler birer ok gibi kalbime saplanmıştı.kimdim ben?ve ne yapmak için doğmuştum?tüm bu melez meselesi de neydi?mideme bu şekilde şiddetli krampların gidiğini hiç hatırlamıyorum ama bir anda kamptaki nehire düştüm çünkü hava beni fırlattı ve aldrichin kılıç darbeleriyele heryerimden kan akıyordu.suya düşmüştüm ve suyun yüzüne çıkmaya bile gücüm yoktu.kampçıların ne halde olduğunu düşündüm belki de öldüğümü düşünüyorlardı.yaralarımın kapandığını farkettim.içim yeniden bir enerjiyle doldu yavaş yavaş yukarıya doğru yükselmeye başladığımı hissettim ve her ne olduysa mideme hiç bı kadar şiddetli bir şekilde kramp girmemişti ama bu kramplar canımı yakmıyorudu.o sırada yüzeye çıkmıştım ve bütün kamçılar korkulu gözlerle bana bakıyorlardı o anda sadece ölmediğime değildi şaşkınlıkları.asıl şaşkınlıkları asıl korkuları ben yükselirken yüz metre ilerideki denizin de yükselmesi ve benimle birlikte nehrin yükselmesiydi.

      aldrich yarı inanamaz ve yarı korku ifedesiyle bana baktı.daha sonra gökten şimşek çekti ve şimşeği bana thditkar bir biçimd doğrulttu.annabethe baktım hala bilinci yerinde değildi.daha da öfkelendim ve dalgaların boyu en az yedi ya da sekiz metreyi buldu.yer titremeye başladı ve tüm kamçılar yere devrildi.kulübeler yıkıldı sağlam kalan tek kulübe poseidon kulübesiydi.su itaatkardı.ne dersem yapıyordu adeta.sudan bana bir silah vermesini istedim çünkü dolmakalemim hermes kulübesinde kalmıştı.su bana önce bir mızrak verdi.bu mızrak yeşil renkliydi ve üzerinde de neptünün yolu yazıyordu antik yunancada.mızrağın kenarlarından birisi sağdan diğeri soldan iki mızrak ucu daha çıktı ve elimdeki güçlü bir yabaya dönüştü.yabayı ne tarafa savurursan denizde o yöne savruluyor ve toprak titriyordu.Bunca hengameye buraya gelen bay D. yani dionisosun gözlerinde mor şimşekler çaktı ama gücümü kontrol edemiyordum bir anda arkalardan bir dağın çöktüğünü gördüm.dionisos beni durduramayacağını anlayınca bana saldırdı sanırım etkisiz hale getirmeyi planlıyordu ama o da tıpkı aldrich gibi geriye fırladı ve benim yarattığım bir dalga etrafını sardı ve dondu.

           tüm bunlar olup biterken annbeth yorgun bir sesle ''yeter artık percy,gücünü kontrol edebilisrsin.kimseye bir şey ispatlamana gerek yok hepimiz gücünün farkındayız.aldrichten güçlü olduğunu biliyoruz ve artık gücünü dizginle lütfen!'' annbeth ilk kez bana bağırmamıştı.afallamıştım ve tüm fırtına bir anda dindi aldrich suyun içinde çıktı bayılmıştı ve su onu kıyıya sürüklemişti.herkes şaşkın şaşkın bana bakıyordu kolumda kocaman bir üçlü yaba dövmesi vardı başımda da deniz yeşili parlak bir üçlü yaba duruyordu.latince dersim den hatırladığım kadarıyla bu poseidonun işaretiydi.yani benim babam poseidonmuydu?

percy jackson ve olimposlular neptünün yoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin