BÖLÜM:17 URANÜS'ÜN HEZİMETİ

1.3K 54 7
                                    

arkadaşlar yeni bölüm bayağı geç geldi biliyorum ama özür dilerim çok yoğun o yüzden yazamadım.eğer beğenmediğiniz bir yer olursa mesaj atarsanız ya da yoru atarsanız sevinirim ve her türlü yoruma da açığım bol bol vote ve yorumlarınızı bekliyorum iyi okumalar :)))  

annabethin sesi hala kulaklarımda çınlıyoru.aman tanrılarım ben onu bu dünyada yalnız bırakıp nasıl ölüme yürüyecektim.annabethi görmeden elsyumda bile olsam kesinlikle rahat edmeyeceğimi biliyordum.annabeth benim yaşama sebebimdi.bana soruyorsunuz ve hatta belki dalga geçiyorsunuz ölümekten bu denli korkuyor musun diye.hatta korkak diye dalga geçiyorsunuz belkide.ya da bazılarınız gibi yenilgiyi neden bu kadar çabuk kabul ettin diye yakınıyorsunuz.hakılısınız.hepiniz.ölmekten ölümden korkuyorum.korkuyorum çünkü annabethin yanında olamyacağım.korkuyorum çünkü onun kokusunu içime çekemeyeceğim.korkuyorum çünkü fırtına grisi gözlerinde kaybolup gidemeyeceğim.henüz yalnızca bir kaç kez baba dediğim adamı bir kez daha göremeyeceğim.deniz beni kendime getiren sınırlı sayıdaki şeylerden birisi.bir daha göremeyeceğim.evet korkuyorum.hem de çok korkuyorum kazandıktan sonra kaybetmekten korkuyorum.ben perseus jackson poseidonun oğluyum bazılarına göre ben dünyaya gelmiş ve gelecek en güçlü melezim bazılarına göre ise eziğin korkağın tekiyim.ben ölümü çok korktuğum halde kabullendim neden benim kaybettiklerim kaybetmesin diye.sevdiklerim için ölüme yürüyorum.ölüm benim için ayrılık ve hüsran onlar içinse zafer ve mutluluk olsun istiyorum.

  bunları düşünürken olimposa çoktan gelmiştim bile bu göreve yalnızca bir tanrının değil 12 olimpos tanrısının özelliklede üç büyüklerin kutsamasıyla gidecektim.çok küçük bir şansım vardı kurtulmak için evet belki kurtarabilirdim.annabeth için melez kampı için annem ve babam için bu dünyayı daha yaşanabilir bir hake getirmek için yaşamalıydım başarmalıydım.tanrılar tek tek beni kutladı.ama yapabilecekleri pek bir şey yoktu göklerin gerçek hakimi uranüs karşısında pek şansım yoktu.hatta hiç şansım yoktu.onu öldürmeyi başarabilirsem bana yeterdi bunu başarmam için elimde yalnızca kılıcım yunan zırhım vardı.

    babamla vedalaştık bana gitmek zorunda değilsin dedi ama evet gitmek zorundayım bunu biliyordum.ben perseus jackson büyük titan kral zamnın efendisi kronosun torunu denizler lordu poseidonun oğlu.ben bu görevi başaracağım bana güvenenler var ve onları yüz üstü bırakmayacağım.bu düşüncelerle zeus tarafından göğe çıkarıldım gök derken kasteddiğim şey geçen sefer ki gibi dünya atmosferi değildi ben uranüsteydim dünyada değil.şimdi neden gezegenlere tanrıların ya da titanların ismi verildiğini anladım.çünkü onlar yani gezegenler tanrıların kendi krallıklarıydı ama bazıları oraya hiç uğramazdı.halkı ona tapınırdı ama kimse gelmezdi zeusa döndüm ve ''jüpitere hiç gittin mi dedim sadece oluşumunda oradaydım percy dedi.babanda amcan da kendi gezegenlerine yalnızca oluşumunda gittiler.krallıklarını dünyaya kurdular.böylece yalnızca dünya yok olduğunda gidebilecekleri bir yer edinmiş oldular.yani dedim yani şimdi dünya yok olursa sizler hala hayatta mı kalacaksınız?elbette percy bizler ölümsüzüz.ama uranüsün planı çok kötü yani asıl güç kaynaklarımızı krallıklarımızı yok ederek bizi güçsüz düşürmeyi ve daha sonra da tamamen yok etmeyi planlıyor.sonsuza dek. dedi işte şimdi tüylerimin ürperdiğini hissetmiştim.

     zeus uranüsün atmosferinden içeriye giremeyceğini söyledi.ben kendi başıma atmosferden aşağı doğru inmeye başladım yanımda babamın bana yollamış olduğu bembeyaz bir pegasus vardı daha doğrusu altımdaydı.isminin köpük olduğunu öğrendim.evet sizin ne düşndüğünüzü biliyorum atlarla konuşabiliyorum.babam atların da tanrısı ne var yani tuhaf bir şey mi canım bu.tamam belki biraz tuhaf.neyse birazdan uranüsle karşılaşmayı belkiyordum.

percy jackson ve olimposlular neptünün yoluWhere stories live. Discover now