2. Bölüm

2K 199 307
                                    

Annem bana "Kilo aldığım için karnım büyüdü." diye yalan söylediğine mi kırılsam yoksa kardeşimin olacağına mı şaşırsam bilemiyordum. Duygularım karmakarışık hâldeydi. Önce haraç olarak seçilmiş, sonraysa bir kardeşimin olacağını öğrenmiştim. Hayatımın en değişik günüydü bu. En azından Açlık Oyunları başlayana kadar... Çünkü şüphesiz, hayatımın en değişik günleri Açlık Oyunları'nda yaşanacaktı.

"Şuan odaklanman gereken şey hayatın, Emily." dedim kendi içimden. "Ne daha doğmamış kardeşin ne de başka bir şey. Şuan sadece kendine odaklanmalısın Emily." Bu yüzden bugün ve bugüne kadar olanları düşünmemeye karar verdim, şimdilik. Eğer geçmişimi düşünürsem geleceğim olmayacaktı çünkü.

Adamlar halâ beni acımasızca sürüklüyordu ve dizlerimle kollarım çok acıyordu. Oyunlar'dan önce kendime zarar vermem yalnızca dezavantajım olurdu. Bu yüzden sert bir şekilde "Bırakın beni. Sizi takip edeceğim." dedim. Bana şüpheyle baktılar ama kollarımı tutmakta ısrar etmediler, kollarımı bıraktılar. Tam nereye gideceğimizi soracakken ilk gelen adam ne soracağımı tahmin etmiş gibi ben daha soramadan "Eğitim Merkezi'ne gidiyoruz." dedi. "76. Açlık Oyunları diğerlerinden farklı olacak. Bu farklılıklardan çoğu Oyunlar'dan öncesi. Röportaj olmayacak, 'Geçiş Töreni' olmayacak, puanlama olmayacak. Eğitim süreniz ise yalnızca 2 gün. Daha doğrusu 1 buçuk gün. Bugün kalan saatler ve yarın. Bu da demek oluyor ki..."

Adamın söylemesine gerek kalmamıştı. Oyunlar'a sadece 1 buçuk gün vardı. Bunu anladığımı yüz ifademden fark edince cümlesini tamamlamadı. Sanırım beni daha fazla germek istemiyordu. "Ay ne kadar merhametlisin(!)." dedim içimden. Madem beni üzmek istemiyorsun, o zaman beni Oyunlar'a gönderme. İşi kökünden çöz." Keşke tüm bunları sesli olarak söyleyebilseydim. Keşke biraz olsun buna cesaretim olsaydı.

Adamlar yüzünden önümü göremiyordum, önümü kapatacak kadar irilerdi ama durmalarından geldiğimizi anladım. Kapıyı, duvarları incelememe bile fırsat vermeden kapıyı açıp beni içeri ittiler. Sonra da kapı üzerime kapandı.

Çok büyük bir odadaydım. Duvarlar siyahtı ve desensizdi. Odada bir sürü değişik alet vardı. Eğitim Merkezi'nde olduğumu anlamam uzun sürmedi. Oda haraçlarla doluydu. Geldiğimi ya kimse fark etmemişti, ya da bu kimseyi ilgilendirmemişti 1 kişi dışında. Hayatımda gördüğüm en tatlı kız çocuğu bana bakıyordu masmavi gözleriyle. Çok küçük ve çok zayıftı. Bakışlarından üzüntüsü o kadar net anlaşılıyordu ki... O an gerçekten üzüldüm ona. Onun, kurada adının çıktığına neredeyse kendime üzüldüğüm kadar üzüldüm.
Çok saf ve masumdu bakışları... Birkaç saniye bana öylece baktıktan sonra yaptığı işe geri döndü ama ben o minik kızı boşveremedim. Kura sırasında nasıl onun seçildiğini fark edememiştim? Demek ki insanların kim olduğuna dikkat edemeyecek kadar gergindim haraç seçimi sırasında.

Kıza beni çeken bir şey vardı. Şirin olduğu için, ya da ona üzüldüğüm için değildi bu. Bana baktığı o birkaç saniyede kendimi onda bulmuştum. Sanki o benmişim gibi... Çünkü bakışlarıyla tam da benim hissetiklerimi anlatıyordu. "Onu daha tanımıyorsun bile Emily. Kim olduğunu bilmiyorsun. Ailen dışında kimseye kolayca güvenemezsin yoksa sonra pişman olursun. Oyunlar'a sadece 1 buçuk gün var ve Oyunlar'a kadar olan süreyi yalnızca kendin için değerlendirmelisin. O kız için değil, tanımadığın biri için değil." dedim kendime içimden.

Arena genelde orman olurdu ve ben ağaçlara tırmanmayı bile bilmiyordum. Oyunlar'a kadar tırmanmayı öğrenmezsem orada cehennemi yaşardım. Oyunlar zaten cehennemin olacak. Böyle düşününce nedensizce sırıttım.

Doğruca tırmanma bölümüne gittim. Yapay bir ağaç, ipli bölüm ve tırmanma duvarı vardı. Bugünün geri kalanını burada geçirmeye, saldırma tekniklerini yarın öğrenmeye karar verdim. Çünkü önceliğim saklanabilmek, gece güvende olabilmek ve uyuyup enerjimi alabilmekti. Saklanamadığım ve güçsüz olduğum takdirde ben diğerlerini nasıl öldüreceğimi bilecek olsam bile onların beni öldürmesi çok daha kolay olurdu.

76. Açlık OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin