2. Bölüm

3.2K 210 36
                                    

Selamlar. Umarım bölümler hoşunuza gidiyordur. Ben Tuzlu Kahve'yi özlemişim. Aslında amacım bu hikayeyi bir senaryo formatında yazmak ama önce okulda dersleri almam gerekiyor. Bir duyuru ben artık resmi olarak Radyo Televizyon ve Sinema öğrencisiyim.

Bölüm Şarkıları

Vega- Bu Sabahların Bir Anlamı Olmalı

***

Ece cumartesi sabahına beyninin oyulduğu hissi veren bitmek bilmeyen ağrıyla uyandığında çoktan sabah olduğu belliydi. Aras'ın doğu cephede yer alan odası yan taraftaki büyük ve geniş pencereden güneş geldiği için apaydınlıktı.
Bulunduğu yerin Aras'ın odası olduğunu fark etmesiyle bir anda gövdesini yataktan kaldırdı. Ağrıyan başı, bir anda kalkmasıyla birlikte dönme dolaba binmiş gibi dönmeye başlamıştı.

Başını sağa sola çevirip yıllardır aşina olduğu ama bir yıldır da hiç girmediği odaya baktı. Her şey aynıydı ama bir yandan da farklıydı. Ancak hala burada bir duygu vardı başka hiçbir terde bulamadığı aitlik hissi . Duvar kağıdı açık renklerdeydi ve odanın daha geniş görünmesini sağlıyordu. Tavanı da alışık olunan tavanlardan daha yüksekti.

Kapının karşısında şu anda yattığı yatak vardı. Yatağın karşısında kapının hemen yan tarafında da Aras'ın vazgeçilemez bir parçası olan bilgisayarının bulunduğu çalışma masası ve kitaplık uzanıyordu.

Yatağın sağ tarafında pencerenin ön tarafında mavi bir koltuk, Aras'ın ayaklarını uzatmaktan bir an bile çekinmediği açık ahşap renginde bir sehpa ile bir armut şeklinde oturma pufu vardı.

Duvarda birkaç poster ve resim çerçevesi asılıydı. Onun yanında da Aras'ın madalya ve kupalarını koyduğu küçük bir bölme vardı. Aras'ın gitarı öbür tarafta duvara dayanmıştı.

Beyaz fon ve mavi tül perdenin arkasında odanın küçük balkonu vardı. Bakışları o alana kayınca koltukta uyuyakalmış Aras'ı gördü. Uzun boyu yüzünden bacaklarının büyük kısmı koltuktan taşmıştı. Ece dün gece sarhoş haliyle onu aramamış olduğunu umuyordu ve bu umudu son ana kadar taşıyacaktı. Kızlar aramışsa da onların canına okuması için eline büyük bir koz vermişlerdi.

Çok sık alkol alan bir insan sayılmazdı Ece hatta sağlığı için çok nadir olarak yalnızca özel günlerde veya ayda yılda bir dışarı çıktığı zamanlarda içerdi. Başını bu  şiddette ağrıtacak kadar çok içmeyeli baya olmuştu. En son Aras onu terk ettiğinde böyle içmişti.  İçme nedeni o seferde dünkü ile aynıydı, bir senedir yaptığı tüm aptal şeylerin nedeni de yaşadığı ayrılıktı zaten.

Aklını biraz olsun ondan uzaklaştırmak için başını sol tarafa çevirdi. Bu sefer gördükleri daha şaşırtıcıydı. Gördüğü manzara onu afallatmıştı.

Kitaplığın her yanı Ece'nin kitaplarıyla aynı şekilde diziliydi. Ona aldığı hediyeler, seçtiği tüm aksesuarlar ve çerçeveye yerleştirilmiş birçok fotoğraf dahil birçok anı raflarda duruyordu.

Çerçevelerin içinde ve sol taraftaki duvarda asılı olan fotoğraflar Ece'yi tam kalbinden vurmuştu. Umutlanmak istemiyordu, temkinli davranan bir yanı olmayacak bir düşe bel bağlamak ve sonra uçsuz bucaksız bir uçuruma yuvarlanmak istemiyordu.

Çalkalanan ve bulanan midesini, ağrıyan ve dönen başını umursamadan ayağa kalktı. Dün gece neler olduğunu kızlardan öğrenebilirdi ama eski sevgilisi, ilk ve muhtemelen son aşkı, en büyük acısı henüz uyuyorken eline geçen bu şansı değerlendirmeliydi. Bu odayı, uzun zamandan sonra keşfe çıkmak şansını elimden kaçıramazdı.

Ayağa kalkıp çıplak ayaklarıyla pofuduk mavi beyaz halıya bastı ve dengeyi güçlükle sağladıktan sonra kitaplığa doğru yürüdü. Zihninin içinde eski ve eskimeyen bir şarkı çalıyordu.

Gençlik HatasıTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon