103.Bölüm : Buradan gideceğiz... Ama sandığın gibi bir yere değil!

1.7K 128 226
                                    

Saat gece yarısına yaklaşırken Tolga ile Mine beklenen haberi bizzat Kenan'dan almıştı. Orhan Bey artık İzmir'e getirilmiş ve tedavisinin süreceği hastaneye yatışı yapılmıştı. Her şey olması gerektiği şekilde ilerliyordu ve sonunda bir şeylerin yoluna girdiğini görmek de Tolga'ya kendisini çok iyi hissettiriyordu.


Tabii bu yoluna giren konunun hayatlarını şu an olduğundan çok daha iyi bir noktaya taşıyacak olması da ekstra moral kaynağı oluyordu. Sonuçta Ela öldü sandığı babasına yıllar sonra kavuşacak Tolga'da sevdiği kadının babasını öldürdüğü gerekçesi ile katil damgası yiyen annesini en azından bu damgadan kurtarmış olacaktı.


Tolga iyi geceler dilediği Mine'nin yanından ayrılırken sırtından da büyük bir yük atmış kadar rahatlamıştı. Tüy gibi hafiflemek bu olsa gerekti. Odaya geri dönüp kapıyı kapattıktan sonra da Ela'nın yanına uzanarak gönül rahatlığıyla omzuna bir öpücük kondurdu ve bir an önce sabah olması umuduyla sevdiği kadına sarılıp huzur içinde gözlerini yumdu.


O sırada Mine'de Ela'nın eski odasında yatan Nezaket Hanım'a bakıp aşağıya inmişti. Nevin Hanım olmayınca Mine başlarında bir büyük bulunsun diye anneannesini eve salmamıştı. Gerçi Ela bu haldeyken onları bırakıp eve dönmek Nezaket Hanım'ın da içini rahat ettirmezdi. Nasılsa Tolga da artık gelmişti değil mi? Yarın herkes eski düzenine dönerdi elbet.


Düşüncelere dalan Mine omzuna attığı pikeye sarılıp pencere kenarına oturarak durgun gözlerle dışarıyı izlerken bir süre sonra evin önüne bir araç yanaşmıştı. Bu aracın gelişiyle de aniden oturduğu yerden kalkıp büyük bir heyecanla cama yapışmıştı çünkü bu Tolga'nın arabasıydı ve gelen de Kenan'dan başkası değildi.


Nevin Hanım'la Bora bu gece hastanede kalmak istemiş ve omuzu yüzünden koltuk tepesinde rahat oturamayan Kenan'ı da daha fazla acı çekmesin diye eve gitmeye ikna etmişlerdi. Aslına bakarsanız onlardan biri yerine Kenan'ın eve dönmesi her yönden iyi olmuştu çünkü bu gece Tolga'nın gözü karalık konusunda eline su dökülmeyen kardeşine her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı olacaktı.


Kenan arabayı park edip yorgun argın eve doğru yürürken bir yandan da kapıyı açması için kimin telefonunu çaldırsa diye düşünüyordu. Aslında Mine'yi görmeyi çok istiyordu çünkü ona sarılmaya ihtiyacı vardı. Ama uyuduysa da uyandırmaya kıyamayacak gibiydi. Ah! Şimdi telefonu aniden çalarsa uyku haliyle korkardı da küçük sincabı! Böyle düşündüğü için Tolga'da karar kılıp tam onun telefonunu çaldırıyordu ki pencereden kendisine bakan Mine'yi fark etti. Böyle durumlarda başka bir şey istese olacakmış derler ama Kenan'ın isteyip isteyebileceği tek şey Mine'ydi zaten.


Kenan pencerede duran Mine'yi görür görmez önce kızın hayalini mi görüyorum hisleriyle bir silkelendi sonra da kapıya doğru hızla yürümeye başladı. Mine'de ondan farklı değildi. Pikeyi omzundan attığı gibi kapıya doğru koşup açar açmaz da Kenan ile birbirlerine sarılırken "Çok özledim Kenan! Ne zaman döneceğini söylemeyince seni bir daha hiç göremeyecekmişim gibi hissettim. Sakın bunu bir daha yapma! Yalvarırım yapma!" dedi. Kenan da onu ne kadar özlediğini şimdi daha iyi anlıyordu. Her gün göre göre Mine'nin hayatındaki varlığına o kadar alışmıştı ki bu kısa süreli ayrılık sanki aylar geçmiş gibi hissettirmişti.


Kenan sıkıca sarılarak kokusunu içine çektiği Mine'ye "Kalbim bana her saniye seni hatırlatırken geri dönmemek gibi bir durum söz konusu olabilir miydi Mine? Seni bu kadar severken o maviş maviş bakan gözlerin gözlerimin önünden bir an olsun silinmezken fuzuli olabilecek bir ayrılık yaşamak için aptal olmam gerekirdi kiii malumunuz konu sahibi ben olunca bu da pek söz konusu bir durum olmuyor" dedikten sonra yüz yüze gelmişlerdi.

Geçmişin Gölgesinde (Son 1 Bölüm Kaldı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin