"Hadi ama, daha kaç kere özür dilemem gerekiyor?" Kirishima Eijirou, saçları arasında bir yerde tuttuğu buz torbasını yavaşça kafasından çekerken söyledi. Katsuki'nin elinin ağır olduğunu zaten biliyordu fakat bu sefer kendisini tutmamış olmalıydı ki kırmızı saçlı oğlan hâlâ onun vuruşundan dolayı acı çekiyordu. "Hem, vurduğun için ödeşmiş sayılmaz mıyız?"
"Beni takip etmeyi kes, boktan saçlı." Katsuki onu duymazdan gelerek, yaya geçidinden yolun karşısına geçtiği sırada Kirishima da onun hemen yanında ilerliyordu. Buz torbasını tekrar kafasına koyarken, sarışın oğlanın söyledikleri üzerine yüzünü buruşturdu. "Bunu yapamam, biliyorsun."
Katsuki kaşlarını daha çok çatıp ilerlemeye devam etti. Kirishima da onun yanındaydı, çatık kaşlarıyla sarışından farkı yoktu. Katsuki'yi öpmesi onu neden bu kadar sinirlendirmişti? Bunu hep yapmıyorlar mıydı zaten? Okulda olduklarında, değişen şey neydi?
Benden utanıyor mu?
Kırmızı saçlı oğlan, beyninde dönüp dolaşan soruları ortadan kaldıracakmış gibi, kafasını iki yana salladı. Tabii ki işe yaramamıştı, düşünce denizinden kurtulmak bu kadar kolay değildi. Buzu saçları arasından çekip, bir adım önünde ilerleyen sarışına baktı. Ellerini pantolonunun ceplerini yerleştiriyor, bundan dolayı biraz kambur bir şekilde yürüyordu.
Arkasına bile bakmadan, tereddütsüzce adım atarken Kirishima'nın kendisini kötü hissetmemesi imkansızdı. Katsuki'nin ondan utanç duyduğu düşüncesi bir patlama gibi, aniden kafasının içinde belirse de artık bu fikirden uzaklaşmasının zor olduğunu biliyordu. En fazla beş dakikadır bunu düşünüyor olmasına rağmen omuzlarına binen yükü hissedebiliyordu.
Bu yüzden, bir son vermek istedi; buz torbasını umursamazca kenardaki çöp kutusuna attı ve birkaç saniye için adımlarını hızlandırıp sarışın çocuğun önüne geçerek onun da duraksamasına sebep oldu.
"Çekil" diye tısladı Katsuki, öfkeli gözlerini karşısındaki çocuğunkilerle birleştirirken. Kirishima bir an söyleyecekleri üzerine tereddüt etse de bunu yapmazsa uyuyamayacağını biliyordu. Büyük ihtimalle tüm gece düşünecekti, saçma kuruntulara kapılmaktansa zihninin oyunlarına sarışının sözleriyle noktayı koyması onun için daha iyiydi.
"Neden bu kadar öfkelendin?" diye sordu, tamamen sakin bir ses tonuyla. "Sorun ne?"
Katsuki kızgın görünen surat ifadesinden vazgeçmese de bir anlığına gözlerinden geçen parıltı şaşırdığını açıklıyordu. Gözlerini kaçırıp "Önemli bir şey değil" dediğindeyse davranışları, Kirishima'ya fazla şüpheli geldi. Söylemek istemediği bir şey varmış da önemli olmadığını söyleyerek geçiştiriyormuş gibiydi.
Kırmızı saçlı oğlanın kafası içindeki olumsuz düşüncelerin durması konusunda yardımcı olmuyordu.
"Benden utanıyor musun?" dedi Kirishima, alacağı cevabın risklerini bir kenara koyarak. Eğer hakikat buysa, bunu asıl kişiden duymak istiyordu; onlarca düşüncenin kendisini yönetmesini değil ve bir tarafı Katsuki'nin "Saçma sapan şeyler düşünme" demesini beklerken, öteki tarafı gerçeği duyması gerektiğini söylüyordu.
Fakat Bakugou Katsuki sadece yanından geçip yürümeye devam ettiğinde, Kirishima'nın en çok şaşırdığı -aynı zamanda öfkelendiği- olay bu olabilirdi. Kalp atışları hızlanıp, beyni ona umursanmadığını haykırırken bedenini çoktan birkaç adım atmış olan Katsuki'ye doğru çevirdi. Hayal kırıklığını en uç noktalarında bile hissediyordu.
"Ne yani, bu kadar mı?" diye bağırdığı sırada, sokaktaki üç ya da dört kişinin bakışlarını üzerine çektiğinin farkında değildi. "Lanet olası birkaç haftadır herkesin arkasından atıp tuttuğu birinin peşinde dolanıyorum ve o beni öpmeye bile utanıyor, ha?"
İkinci kez düşünmeden dudaklarından çıkardığı sözcükler kulaklarına dolsa bile beyni onları inceleyecek kadar ilgili değildi o sırada. Tek merak ettiği, bir kez daha -fakat bu sefer kelimeleriyle- durdurduğu oğlanın söyleyecekleriydi. Bir açıklama uğruna yaptıklarının farkında değildi, yüzünün dağılma tehlikesini çoktan unutmuştu.
"Ama bağırmamdan da rahatsız olmuşsundur şimdi sen, değil mi?" Sesini biraz daha yükselterek söylediğinde, birkaç kişinin duraksamasına sebep oldu. Üzerlerindeki bakışların farkındaydı fakat onları dikkate alacak kadar ince düşünemiyordu o an. Sarışın oğlanın hâlâ kendisine bakmamış olması sinirlerini bozuyordu.
Katsuki, kafasını yavaşça sola döndürdü fakat Kirishima'yı görecek kadar değil; daha çok, yere bakıyor gibiydi.
Ve sonunda, kırmızı saçlının uzun sayılabilecek konuşmasından sonra, sadece "Siktiğimin kıçını benden uzak tut" dedi ve yürümeye başladı. Arkasında bıraktığı, omuzlarına binen ağır yükle çökecekmiş gibi hisseden oğlandan haberi yoktu. Oysaki Kirishima Eijirou her türlü darbeyi ondan bekliyordu; yumruk atmasını, onu tekmelemesini, birçok kez küfür etmesini ve bağırmasını. Garip olan şey, ettiği tek bir cümlenin ardından hiçbir şey olmamış gibi sessizce ilerlemesinin Kirishima'yı çok daha berbat hissettirmesiydi.
Bu kadar mı?
•
baktım birkaç bölümdür güzel güzel ilerliyor dedim bu kadar mutluluk bize fazla moruk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ikari 》kiribaku
FanfictionBakugou Katsuki 16 yıldır hemofili hastası ve lisede ayakta durabilmek için kaba olması gerekiyor. [ ikari ; öfke, düşmanlık, nefret ] [ bakugou katsuki × kirishima eijirou ]