9| Mantıkla hareket etmeye kalkarsan aşkın büyüsü kaçar.

24.1K 2K 1.9K
                                    

Arkalarından bir süre bakakalmış, sonrasında Jungkooktan bahsettiğinin farkına vararak iç geçirmiştim. Modum düşerken yatakta büzüşerek yastığa sarılmış ve gözlerimi öylece duvara dikmiştim.

Haklıydı aslında.

Değişmeye başlamıştım. Bitirmem gereken işi bitirmemekte ısrar etmek, benlik bir şey değildi. Ben her zaman "bunu bitireceğim, şunu yapacağım" dediğimde kesinlikle söylediğimi yapan biriydim. Jungkookla güzel bir gece yaşayıp bitireceğim, demiştim. Ama yapmamıştım işte. Nadir olan şeyi yaparak, çizgimi bozmuştum. Ve yaptıklarımı, şu kısa sürede yaşadıklarımı düşününce, gerçekten dışarıdan bir.. sürtük gibi göründüğümü farketmiştim.

Bu zamana kadar gizli kalması dışında hiçbir şey umrumda olmamıştı. Mutluydum. Bedenimi kullandırtsam da bunun benim için bir önemi yoktu. Çelimsiz, en başından beri pis olan bedenimi başkalarından sakınmamı gerektirecek bir durumum yoktu.

İlkler, ikinciler, üçüncüler benim için hiçbir zaman önemli olmamıştı ama nedense birden Jungkookla yaşadığım ilkleri düşünür olmuştum.

Farklı bir başlangıç da yapmamıştık ki? Her zamanki gibi benim hoşuma gitmiş, bir iki gün içinde tavlamış, zevkli dakikalar yaşamıştık. Bu her zaman yaptığım şeylerdi ama.. neden farklı hissettirmeye başlamıştı ki?

Ona aşık falan değildim. O garipti. Ayrıca bulaşmak istemeyeceğim türden popüler ve elitti. Kesinlikle birbirimize uygun değildik. Seviye farkı vardı mesela. Onun başarılı, kültürlü, bilgili biri olduğu açıktı. Bense zevkten başka bir şey düşünmeyen salağın tekiydim. Değişmek için çabalamamıştım, çabalamazdım da.

Ama artık düşüncelerimin değişmeye başladığını hissediyordum. Değer vermediğim şeylere değer verir olmuştum. Kafama takmadığım şeylerı artık kafama takıyor, umursamadığım çoğu şeyi artık umursuyordum.

Dur demem gerekiyor muydu bilmiyorum ama, durmak istemiyordum. Her zaman olduğu gibi akışına bırakmak istiyordum sadece. Ne olacaksa olurdu zaten.

Bazı şeyler değişebilirdi evet. Düşünceler, insanların desteklediği şeyler, yani kısaca sonradan olan şeyler değişebilirdi. Ama insanın temel karakteri değişmezdi işte. Ne yaparsa yapsın, bir fire verirdi illa ki. O yüzden hiçbir zaman kasmamıştım kendimi. Ve biliyorum ki, şimdi moralim bozulsa da dakikalar sonra bu anı unutup gülebilirdim, sürekli bu halde kalmazdım asla.

Dakikalarca düşünmüştüm bu şekilde. Arkadaşlıklarımı gözden geçirmiş, neler yaptığımı düşünmüştüm. Salaklığıma sövdüğüm yerler de olmuştu, oh iyi yapmışım dediğim yerler de. Ama şu an düşünmeyi kesmiş bir halde, yurdun içinde seke seke dolaşıyor, önüme biri çıksa da ona sataşsam diye düşünüyordum. Az önceki ruh halimden tamamen çıkmıştım. Buydum ben, ne yapayım?

Dediğim gibi, temel karakter asla değişmez.

Köşeyi döndüğüm gibi biriyle çarpışmam sadece saliseleri almıştı. İkimiz de farklı taraflara düşerken acı dolu bir inleme duymuştum.

Hadi ama.. sataşmak derken bundan bahsetmiyordum.

Acıyan omzumu ovuşturarak sesin sahibine baktığımda Min Yoongi'yi görmüştüm. Yüzünü buruşturarak kolunu tutuyordu.

"Biraz dikkatli olsana" demişti sinirli gözlerini bana dikerek. "İnsan gibi davranmaya ne zaman başlayacaksın?"

"Sağdan gitme kuralını bilmez misin sen? Hani çocukken bile 'sağdan giden para bulsun' diyerek kazandırılmaya çalışılan alışkanlık ya? Çocuğa bak.. gelmiş bir de bana kızıyor." Diyerek ayağa kalktığımda o da ayağa kalkmıştı. Bir şey demesine izin vermeden gözlerimi devirerek yanından geçtiğimde arkamdan homurdandığını duysam da takmamıştım. Yarım akıllı işte, ne olacak?

Archer: taekookWhere stories live. Discover now