19| Yanıldığımı göster bana.

19.4K 1.6K 2K
                                    

-10 gün sonra-

Beni çıldırtıyordu.

Hoseok beni çıldırtıyordu.

O günün üzerinden 10 gün geçmişti ve hala kime aşık olduğunu söylemiyordu. Zaten bir gram olan beynimin son kırıntılarını bu kişiyi düşünerek harcadığımı bilmesine rağmen susuyor, hatırlamamazlıktan gelip sarhoş haliyle saçmaladığını söylüyor, konuyu kapatıyordu.

Ben de çaresiz kalarak istemesem de ona küsme planımı uygulamaya başlamıştım. Zaten Jungkookla ilk günümüzden beri kırk yıldır berabermişiz gibi yakındık, bu da planıma avantaj sağlıyordu.

Hosoekun sıkıntılı bakışlarına rağmen ona tek kelime etmeden telefonumu da alarak odadan çıktığım gibi kulağımı kapıya yapıştırmıştım.

Neden mi? Belki ben çıktım diye kendi kendine konuşur da o kişinin ismini söyler falan. O yüzden yani.

"Ne yapıyorsun burada?"

Ensemde hissettiğim nefesin sahibini tanısam  da bunu beklemediğim için sıçramış ve başımı kapıya çarpmıştım. Sessizce oflayarak bir elimle alnımı bir elimle Jungkookun kolunu tutmuş ve hızla oradan uzaklaşmıştım. Güvenli bir yer bulduktan sonra Jungkooku bırakarak acıyan başımı ovmaya başlamıştım.

"Acıdı mı o kadar ya?" Diyerek bir kolunu belime sardığında hemen ona sokulmuştum. Ne? Hoşuma gidiyor sevilmek?

"Acıdı tabi" diyerek dudaklarımı büzdüğümde Jungkook gülmesini engellemeye çalışarak alnımı örten saçlarımı kaldırıp dudaklarını hafifçe sızlayan yere bastırmış, bir süre de orada bekletmişti. Dudaklarım memnuniyetle kıvrılırken geri çekildiği gibi dudaklarımızı birleştirmiştim.

Ben dokunarak belli ederdim sevgimi. Kelimelerle pek aram yoktu çünkü.

Geri çekildiğimizde eli yanağımla buluşmuş ve yanağımı okşamaya başlamıştı. Ona kedi gibi sokulmak istiyordum.

"Ne yapıyordun?" Dediğinde dudaklarımı büzerek omuz silkmiştim. Bakışları dudaklarıma kaydığında gülmemek için kendimi zor tutmuştum.

"Hoseok'a küstüm" demiştim çocuk gibi. "On gün geçti, hala bana kim olduğunu söylemedi"

"Bak.." diyerek hafifçe boğazını temizlediğinde kaşlarımı hafifçe kaldırarak ona bakmıştım. "Aşık olduğu kişi sen-"

"Saçmalama" diyerek sözünü kesmiştim. "Hoseok benim abim"

"Bu senin için geçerli" demişti kaşlarını çatarak. Şu an aşırı seksi görünüyordu. "O seni farklı görüyor olabilir. Ayrıca beraber olmaya başladığımızdan beri sana garip davranmıyor mu? Beni ortada hiçbir neden yokken istemiyor, beni dövmek istiyor. Bütün oklar seni gösteriyor Taehyung. Ya sensen?"

"Güven bana" demiştim kollarımı boynuna dolayarak. "Seni anlıyorum, ben de olsam öyle düşünürdüm ama inan bana, ben değilim. Olsaydı, hissederdim."

"Ona güvenmiyorum" dediğinde iç geçirerek tamamen sarılmıştım ona. Kolları belimi sıkıca sararken boynuna sesli öpücük bırakmıştım.

"Ona güvenmeni isteyemem, ama bana güven. Öyle bir şey olmadığına adım gibi eminim. Bütün gün beraberiz hatta bazen beraber uyuyoruz Jungkook. Hiçbir yanlış hareketi olmadı. Her zaman abiliğini hissettirdi"

"Neden beraber uyuyorsunuz? Uyumayın"

"Bunun için söz veremem, özür dilerim"

"Kıskanırım." Demişti benden ayrılarak kaşlarını çatarken. "Ciddiyim bak. Kudururum. Öz abin de olsa gece beraber uyuduğunuzu, boynuna sokuld- ah.. hayır. Hayal etmeyeceğim. Sakin ol Jungkook. Öyle bir şey yok. Olmayacak. Değil mi Taehyung? Olmayacak?"

Archer: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin