2.4

412 33 25
                                    


 Sabah okula giderken Ayberk yalnız gitmemi istemediği için beni evimden aldı. Onunla el ele tutuşup ara sokaklarda gezinmek ve her bastığımız arnavut kaldırımına hatıralarımızı bırakmak mükemmel bir histi. Tamamlandığımı onun elini tuttuğumda hissediyordum. Varlığına bu kadar kısa zamanda alışmak güzeldi aslında. Her an kendime hatırlatıyordum sevgili olduğumuzu. Ardından yüzümde bulutsu bir tebessüm beliriyordu.

''Dersim boş. Sizin hocanız da test çözmek için boş bırakırsa izin alıp kütüphaneye gel.'' Saçlarımdan öpüp elimi bıraktığında arkasından bir süre baktım. Ardından onun sıcaklığını koruyan avuçlarım soğukla buluşmasın diye ceplerime soktum ellerimi.

Dersin boş olduğunu öğrenir öğrenmez izin alıp fizik test kitabımı alıp kalemliği üstüne koydum. Ses çıkartmadan merdivenleri inip kütüphaneye girdiğimde Ayberk'ten başka kimsenin olmadığını gördüm. Gidip karşısına oturdum.

''Kütüphane nöbetçisi nerede?'' Organik kimya test kitabından başını kaldırıp bana baktı.

''Nöbetçi en yakın arkadaşlarımdan biri zaten. Ben burada olunca kantine indi. Zaten kimse yok gördüğün gibi.'' Kendim de test çözmeye başlarken fan hesabı aklıma takıldı. Ona anlatmadan geceyi gündüz edebilmeme şaşırmalıydım aslında. Muhtemelen söylemedim diye kızacaktı. Bu iş ne kadar gecikirse o kadar sinirlenecekti bana. Farkındaydım. Arkama yaslanıp derin nefesler aldım.

''Ayberk bana o fan sayfası mesaj attı. Sana okutmak istiyorum.'' Tek seferde söylediğimde anında çatıldı kaşları. Başını gömdüğü test kitabından kaldırıp gözlerime baktı.

''Ne zaman oldu bu olay?'' Sertçe yutkundum.

''Dün akşam. Kızmakta haklısın. Yüz yüze söylemek istedim.'' Telefonu çıkartıp mesajları açtım. Ardından eline verip o okurken beklemeye başladım. Kaşları derince çatıldı. Sinirle boğazındaki gıcığı temizleyip telefonu bana uzattı.

''Senin ya da benim tanıdığım biri. Nasıl bu kadar rahat olabiliyor bu pezevenk?'' Elimi elinin üstüne koyduğum sırada kapı açıldı. Nöbetçi çocuk bize baktı. Ardından bakışları ellerimize değdi. Ters ters süzüp yerine doğru ilerledi.

''İşin kısa sürdü Kaan.'' İsmini henüz yeni Ayberk'ten duyduğum çocuk zehir gibi kara gözleriyle bana baktı. Ardından yerine oturdu.

''Su alıp geldim. Neyse siz çalışın kardeşim.'' Rahatsızca kıpırdanıp Ayberk'in elini farkında olmadan sıktım. Ardından bırakıp çocuğa son kez baktım. Çocuk da test kitabına gömüldü zaten hemen. Kuruntu yaptığımı düşünüp silkenerek kendimi test çözmeye verdim. Zorlu bir senede zorlu sorunlarla karşılaşmak gerçekten bıktırıyordu. Listeye yine de aklımda bulunsun diye kazıdım nöbetçinin ismini. Burnumun dibindekileri saymaya devam edebilirdim. Ders çalıştıktan sonra tabi. 

RUHUMUN GÖÇÜĞÜ||TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin