2.6

363 28 25
                                    

  Ayberk: Kapının önündeyim.

Gördüğüm mesajla çantamı sırtıma takıp evden çıktım. Merdivenleri hızla inip sevgilimin yanına gittiğimde beni hemen kollarının arasına aldı. Bir süre öylece sarmaş dolaş dururken babam balkondan seslendi.

"Çok geç kalmayın. Ders çalışacaksın daha güzelim." Babama öpücük atıp el salladım. Ardından Ayberk'in elini tutup yürümeye başladım.

"Nereye gidiyoruz?" Motorsikletindeki kasklardan birini bana verdiğinde kafama geçirdim. O da takıp motora atladığında binip arkasından sıkıca sarıldım.

"Uzaklaşmanın iyi geleceği bir yere. Sıkı tutun." Belini sahiplenircesine sarıp yanağımı sırtına yasladım. Dünyam birkaç saatliğine muazzam hale gelecekti. O varken her şey olduğundan daha büyülü görünüyordu gözüme. Havanın kokusu bile ona bürünüyordu.

Motoru bir koruda durdurdu. Sırt çantasını takıp kaskını çıkarttı ve saçlarını düzeltti. Bu sırada ben de kaskı çıkartıp çantamı düzelttim. Elimi kavradığında parmaklarımı eline sarıp onunla beraber içeriye yürümeye başladım. Göl kenarında bir yerde adımları kesildiğinde bana yeri işaret edip oturdu. Çantasından örtü çıkarttığında şaşkınca baktım.

"Otursana. Piknik yapacağız." Şaşkınca yüzüne bakmaya devam ederek oturdum örtünün üstüne. Çantasından iki sandviç, iki meyve suyu ve büyük bir poşette çekirdek çıkarttı. Ona gülerek baktığımda meyve suyumun pipetini takıp bana uzattı.

  Sandviçlerimizi yerken etrafı izleme fırsatı buldum. Göl buranın insanına göre fazla temiz kalmıştı. Belki de belediyesi iyi çalışıyordur, kim bilir? Etrafta çöp atılan kutuların bulunduğunu görünce rahatlıkla nefes aldım. İnsanların buna uyum sağlayacağını düşünmüyordum fakat etrafa bir göz gezdirince beni şaşırttıklarını hissettim.

"Bu kadar temiz kalmış olması şaşırtmıyor değil." Çekirdekleri yerken beni göğsüne yasladı. Orada kendime bir sığınak oluşturup sırtımı yasladığımda bulunduğumuz romantik anın aksine çekirdeklerimizle kendimize ait bir an oluşturduk.

Telefonunu çıkartıp ön kamerayı açtı ve bizi birkaç kez çekti. Anı biriktirip saklamamızı seviyordu. Bu fotoğraflarla anı albümü oluşturacağını söylemişti.

"Ailecek her pazar buraya pikniğe geliriz. Düzenli gelen bir kitlesi var, onlar temiz tutuyor burayı. İlk zamanlarda yerden sigara izmariti topladığımızı hatırlıyorum." Gölü işaret etti.

"Balıklar kıyıya vuruyordu burada. Çok pisti. Sonra insanlar daha dikkatli olmaya başladı. Evet şaşırtıcı ama şu doğallığı yakalamak paha biçilemez." Dudaklarını yavaşça saçlarıma bastırdığında gülümsedim. Bu kadar düşünceli oluşu ve çevreye olan sevgisi hislerime tercümanlık ederken bakışlarımdaki aşk büyüdü. Ona doğru döndüğümde bakışları dudaklarıma kitlendi. Gülümsememi durdururken dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Anın şokuyla ne yapacağımı bilemeden bir süre bekledim. Ardından ona karşılık verirken bu mucizevi olay uzun sürmedi. İkimizin de yanakları kızarırken dudaklarımız birbirinden ayrıldı.

Eve dönene kadar konuyu bir daha açmadık ve ikimiz de kızarıklığı geçmeyen suratlarla evlerimize gittik.

Neslihan: Bugün çok özeldi, teşekkür ederim.

Ayberk: Aslında bakarsan özel olan yalnızca hisler, mekanı güzelleştiren de bulunduğumuz anın mucizesi bence.

Ayberk: Asıl ben teşekkür ederim, varlığına bu denli muhtaç olmama izin verdiğin için.

Ayberk: Ders çalıştıktan sonra uyu, yarın okulda görüşürüz sevgilim.

Neslihan: Çizim yaparken beni hatırla, ruhumun göçüğü.

Neslihan: İyi geceler.

Ayberk: Seninle iyi geceler, aklımdan bir an olsun çıkarsan hatırlarım.

RUHUMUN GÖÇÜĞÜ||TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin