20: thnx to jisung

2.7K 215 264
                                    

Bugün oldukça stresliydim, seviye sınavı vardı ve ben kendimi en yüksek yerden atmak istiyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bugün oldukça stresliydim, seviye sınavı vardı ve ben kendimi en yüksek yerden atmak istiyordum. Başım ağrıyordu, uykum vardı, içim buruktu. Ne yapabileceğim hakkında tek bir fikrim bile yoktu? Korkulu rüyam annemdi, seviyem yükselmezse ardı kesilmeyen cezalar alacağımı düşünüyordum.

Okulun kapısından girdiğim anda omzuma atılan kol ile duraksadım. Han Jisung

Yüzüne dik dik bakmaya başladım. Her zaman anlını kapatan siyah saçlarını bu sefer anlını kapatmak için kullanmamıştı. Gözleri her zaman olduğu gibi ışıldıyordu, gözlerini çok seviyordum. Bir ressam tarafından kusursuzca çizilmiş gibiydi, dudakları için de aynı şeyi söyleyebilirdim. Baktıkça boğuluyormuş gibi hissediyordum, özellikle gözleri beni mahvediyordu.

Kendine gel! İç sesim beni olduğum yerde titretmişti. Durmam gerekiyordu yoksa kendimi düşük gösterirdim, kolayca affederdim. Omzumdaki kolunu alıp sertçe indirdim ve yoluma devam ettim. Benim çektiğim acıyı anlamasını istiyordum, bu aşk acısı da değildi artık. Bu bana onca seneyi sorgulattıran şeydi ve ben Jisung'un amacının ne olduğunu anlayabilmek istiyordum. Birazcık onun canın yansa ne olabilirdi ki? Bunu istemem beni cani ve duygusuz mu yapardı, hiç sanmıyorum.

☁️

Sınavdan çıkmıştım ve beklediğimden daha iyi geçmişti. Sanırım alacağım bir ceza yoktu ki bu sıralar yaşadığım şeyler bana ceza değildi de neydi?

Karnım açtı ve birkaç gündür doğru düzgün beslenemediğim için bir şeyler yemem gerektiğinin farkındaydım. Yemekhaneye girip elime bir tepsi aldım ve sıraya girdim. Sırada beklerken gözüm bir yerde takılı kalmıştı, Haneul ve Jisung yan yana oturmuştu ve Haneul Jisung'u besliyordu. Ciddi olamazlardı değil mi ya da ben mi yanlış görüyordum?

Boş olan masalardan birine geçip sadece yemek yemeye odaklanmaya çalıştım. Çalışmak, odaklanmak ne demekti, gözlerimi onlardan alamıyordum bile. Baksam değişen ne olacaktı, bir şey olmayacaktı. Çubuklarımı alıp yavaşça yemeye başladım, kendimi anca böyle teselli edebiliyordum. Ancak gözlerimi ordan çekemediğim bir gerçekti. Kalk Soomin, sana yemek yemek yok. Sesli bir şekilde sandalyemi geriye ittirdim ve tepsimi elime aldım. Burdan çıkıp gitmek yapacağım en mantıklı şey olacaktı. Tepsiyi görevlilere verip çıkış kapısından çıktım. Kimseden bir beklentim yoktu ama birinin bile benim yanımda durmasını isterdim. Tamam Jeongin benim yanımdaydı ama o da arada kalmak istemiyor gibiydi ve ben bunun olmasına izin veremezdim. Sadece kendimi düşünmek doğru bir davranış değildi.

"Soomin." Bu aralar benim arkamdan seslenmek moda olmuştu sanırım. Özellikle bunu yapan saygı değer arkadaşım(?) Jisung'du. Arkamı dönmek ya da dönmemek arasında kalmıştım. Eğer sınavda olsaydım soruyu boş bırakırdım ama şimdi durum farklıydı. Dönmek istiyordum ama dönmemeliydim. "Soomin-a! Nereye gidiyorsun, baksana kim geldi." Şaka yaptığına emindim, beni aklınca kandırcaktı. Yoluma devam ettim.

i am in love with Jisung but he doesn't like me Where stories live. Discover now