15

2.9K 208 238
                                    

Jeongguk, karşıdaki kişiyi gördüğünde ilk önce küçük dudaklarını aralamış, sonrasındaysa kaşlarını çatmıştı.

"Ne arıyorsun sen burada?"
Az öncekinden daha sert ve daha soğuk olan sesiyle konuştuğunda karşıdaki kişi kıkırdadı.

"Seni burada bulacağımı söylediler Jeongguk. Yani..." dedi ve duraksadı. Gözlerini Jeongguk'tan çekip Taehyung'a sabitledi ve küçümseyici bakışlar atmaya başladı. "Her şekilde kullanılan ve hiçbir şeyden haberi olmayan minik Kim Taehyung'un kendisi gibi düşük seviyede olan evinde. Şimdi söyle Jeon, hangi rüzgar attı seni buraya?"

Taehyung, kafasını indirdi ve derin fakat bir o kadar titrek bir nefes aldı. Sanırım yine ağlayacaktı.

"O salak ve saçma olan sözlerine dikkat et Yu Jin, elimden kimse alamaz seni." dişlerinin arasından sıraladı cümlesini. Sinirlenmişti Jeongguk, kimse güzelini küçümseyemezdi. Onun arkasında ona aşık bir Jeongguk vardı çünkü.

"Seni özledim ama Oppa~"

Taehyung daha çok kafasını eğdi ve gözlerini sımsıkı kapadı. Jeongguk gidecekti, yine onu terk edecekti işte. Çok korkuyordu, iliklerine kadar üşüyor ve gerginlikten dolayı midesi bulanıyordu.

"Siktir olup git buradan. Bir daha Taehyung hakkında kötü bir şey söylersen kendi ellerimle öldürürüm seni."

"Şu sürtüğü koruyorsun ya, acayip komik oluyor. Taehyung ile karşılaştığından beri şirketin batıyor Kookie ve bunun için babama ihtiyacın var, öyle değil mi? Bu sürtük nasıl beceriyor bilmiyorum ama artı-"

"KES SESİNİ OROSPU ÇOCUĞU!"

Taehyung, dudaklarını ısırdı ve yaşlarını akmasına izin verdi.

"SİKTİR OLUP GİT BURADAN, TEKRAR UYARIYORUM. ELİMDEN BİR KAZA ÇIKACAK."
Jeongguk, resmen kükrüyordu ve karşısındaki kızın yüzüne yumruk atmamak için zor duruyordu.

Kız kıkırdadı ve "Yarın şirketine gelirim Kookie!" deyip Jeongguk'un dudaklarına yapıştı. Taehyung, ses çıkmayınca kafasını ürkekçe kaldırdı ve ağzından bir hıçkırık kaçırmasına engel olamadı.

Jeongguk, seri bir hareketle kızı itti ve iğrentiyle dudaklarını silmeye başladı. Onun dudakları sadece Taehyung'a aitti, Taehyung'un dudakları hariç başka kimse dokunamazdı dudaklarına.

Yu Jin, sendeleyerek düşmekten kurtuldu ve sinirli bir şekilde kapıyı kapatıp gitti.

Jeongguk, Taehyung'un ağladığını görünce binlerce küfürler etti içinden. Yine ağlıyordu, yine ağlamasına sebep olmuştu.
"G-güzelim?"

"S-seni oyaladığım için ü-üzgünüm, artık- karşına çıkmam."

Jeongguk, kollarını sarsılan bedene sardı ve saçlarına öpücükler kondurdu. "Ah be güzelim... Boşuna gözyaşı tüketiyorsun, bu kadar savunmasız olma. Nasıl onun söylediklerine ağlayabilirsin?"

"Sen de bana öyle söylemiştin," diye fısıldadı Taehyung, burnunu çekerek. "Her zaman neden ben üzülmek zorundayım Jeongguk?" dedi kafasını Jeongguk'un boynuna gömerek.
Jeongguk, derin bir nefes aldı ve Taehyung'un kulağına, "Senin yerine ben üzüleceğim Tae, fakat bunun için senin de bana yardım etmen gerekiyor."

"O kıza g-gideceksin sanmıştım..." diye fısıldadı Taehyung, boğuk çıkan sesiyle.

"Düşündüğün şeye bak, güzelim. Nasıl böyle şey düşünebilirsin? Senden asla gitmeyeceğim demiştim. Lütfen artık bana inan."

"Sana en son inandığımda paramparça olmuştum Jeongguk, yine mi böyle olmamı istiyorsun?"

"Bir daha seni hayal kırıklığına uğratmayacağım Taehyung. Gerçekten..."

i want you ღ taekook Where stories live. Discover now